Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Cadı avıysa, cadı avı... Bu mücadele sürecek

Cadı avıysa, cadı avı... Bu mücadele sürecek

“Dershane tartışmaları” ile başlayan, “kirli 17-25 Aralık operasyonları” ile devam eden, “30 Mart seçimleri” ile zirveye çıkan süreçte; hep “Abi”lerden, “Abla”lardan, ara-sıra da “şehir ve bölge imamları”ndan söz ettik... Elbette “Emniyet İmamı” da vardı, “Yargı İmamı” da... Ama bunlar da, “şehir ve bölge imamlarının emrinde” faaliyet yürütüyordu...

Anlayacağınız;

Bir “piramitsel  yapı” ile karşı karşıya bulunuyorduk... Alt katlarda; “emekleri ve alın terleri ile paraları ve inançları sömürülen” insanlar, yukarı katlara çıktıkça da; sırf “örgüt mensubu” oldukları için “yüklüce miktarda maaşlar” alan yöneticiler!..

Elbette, “piramitin tepesi”nde, yani “1 Numara”da Fetullah Gülen oturuyordu... Bütün “rüya”ları o görür, bütün “görüşme”leri o yapar, bütün “talimat”ları o verirdi!.. 

Çünkü, “en yüce makam”da o oturuyor, hâşâ “Allah’la bile görüşüyor”(!) ve Allah ona; “Kainatı Hz. Muhammed’in hatırına yarattım, senin hatırına da devam ettiriyorum”(!) diyordu!..

HAYALET İMAMLAR DA VARMIŞ!

Bütün bunları biliyorduk bilmesine de, şu “Hayalet İmamlar” da nereden çıktı, onu anlayamadık... Malûm, İstihbarat Şefimiz Murat Alan, Paralel Yapı’nın eski imamı olan Tamer Barış Terkeşli ile görüştü ve onun anlattıklarını, dün “Akit’in manşeti”nden verdik... 

İşte ondan öğrendik ki; Paralel Yapı’nın bir de “Hayalet İmam”ları varmış ve onlar; “çocuk yaştan itibaren” alınıp, “özel” olarak yetiştiriliyorlarmış!.. Bunların varlığından; değil “il imamları”nın, “bölge imamları”nın bile haberi olmazmış!.. Onlar, doğrudan “1 Numara”ya bağlılarmış!..

“Görevleri” de şuymuş:

“Yayınlanan ses ve görüntü kayıtları bu hayalet imamlar tarafından elde edilir ve bir plan dahilinde servisi yapılır. Erdoğan’ın koruma birimine sızan biri önemli bir toplumun ses kaydını elde edebilir. Çünkü her zaman kıyafetlerinde kamera ve ses düzeneği bulunur. Toplantı yerini kontrol için önceden girer, kayıt cihazını yerleştirir. Toplantı sonrası girer detayı alır ve kısa sürede bağlı bulunduğu üstüne elden ulaştırır.”

Demek oluyor ki;

“Hayalet”ler sadece “çizgi film”lerde olmuyormuş... Baksanıza, “Paralel Çizgi”de görev icra eden “hayalet”ler de varmış!..

Üstelik “Sevimli Hayalet” değil,

“Casus Hayalet”ler!..

Kimbilir, belki de;

“Gül’ün yanına” da sızmışlardır!..

Ya da, “Kılıç’ın yanına!”

2 DEĞİL, 3 DARBE GİRİŞİMİ!

İçişleri Bakanı Efkan Âlâ; “Afyon’daki İstişare Toplantısı”nda demiş ki;

“17 Aralık süreci ile başlayan, ardından 25 Aralık süreci ile devam eden darbe girişimi ve İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş’ın bildiri dağıtması, bir plân dahilinde yapıldı... İzmir’deki liman soruşturmasıyla da, 3’üncü darbe girişimi yapılmak istendi...

İzmir limanı soruşturmasıyla, 10 ayrı ilde aynı anda düğmeye basıldı, ancak alınan önlemlerle Paralel Yapı’nın 3’üncü darbe girişimi de püskürtüldü...”

PARALEL’İN YASSIADA PLÂNI

Evet, Efkan Âlâ’nın da dediği gibi, bu “darbe girişimleri püskürtüldü” püskürtülmesine de, ya püskürtülemeseydi?!?..

“Paralel Yapı’nın savcıları”, bu darbe girişimlerinin “başarılı” olacağına o kadar inanmışlar ki; “darbe sonrasının iddianamesi”ni bile hazırlamışlar, iyi mi?..

“Yargı içindeki Paralel savcılar” tarafından hazırlanan iddianamelerde, Başbakan Tayyip Erdoğan için, “Dönemin Başbakanı” ifadesi bile kullanılmış!..

“Dönemin Başbakanı!”

Evet, evet;

Bildiğiniz “Devrik Başbakan!”

Ya da;

“Sabık Başbakan!”

Eğer 17-25 Aralık operasyonları ve İzmir Limanı soruşturması başarıya ulaşsaydı, bir “Terör Örgütü Dâvâsı” açılacak ve “iktidardan düşürüleceğine kesin gözüyle bakılan” Erdoğan’ın bileklerine “kelepçe” takılacak ve “Terör Örgütü’nün lideri” olarak mahkemeye çıkarılacaktı!..

Ki, bazı savcılar; “Erdoğan’a kelepçe” takmayı “orgazm” derecesinde bir “haz”la bekliyordu!..

Sadece Erdoğan değil, onun “yakın çevresi” ve “birçok gazeteci” ile “işadamı” ve “bürokratlar” da tutuklanıp, “sanık” yapılacaktı!..

Biliyorsunuz;

“Gözaltına alacakları kişileri” doldurmak için, “2 spor salonu” ile görüşmeler bile yaptıklarını çok çok önce yazmıştım!..

Uzun lâfın kısası;

“27 Mayıs Darbeci”lerinin Merhum Adnan Menderes ve arkadaşları için hazırladığı “Yassıada Plânı” neyse, “Paralel Yapı”nın Erdoğan ve arkadaşları için hazırladığı plânın da “Yassıada Plânı”ndan hiçbir farkı yoktu!..

Dua edelim ki;

“Böyle bir plân yok” diyemeyecekler!.. Çünkü, “yok edilmek” istenen bu plan, yakılmak üzereyken Adalet Bakanlığı tarafından kurtarıldı ve halen üzerinde çalışılıyor!..

“CADI AVI” DA DESELER!

Başbakan Tayyip Erdoğan, “Afyon’daki İstişare Toplantısı”nda, “hayli kararlı” bir konuşma yapıp;

“Sütün içine karışmış bu pis suyu, gerek kaynatarak gerekirse moleküllerine ayırarak sterilize edeceğiz...

Adana’da, İstanbul’da, Ankara’da yürekli savcılar, hakimler mesleklerinin gerektirdiği vicdani sorumluluğu üstlendiler, vatanseverce adımlar atıyorlar.

Paralel Yapıyla mücadelenin bir cadı avına dönüşmesini ikide bir konuşuyorlar... Bu ülkeye ihanet edenlerin görevlerini değiştirmek cadı avıysa, biz bu cadı avını yapacağız, bunu da bilin... Bu, sıradan bir mücadele değil.

Partimize, ekonomiye, kardeşliğimize saldırdılar. Filistin davamıza, Mısır’daki demokrasi davasına, Suriye’deki insanlık davasına saldırdılar. MİT TIR’ları üzerinden, Dışişleri’ndeki gizli toplantı üzerinden bayrağımıza, toprağımıza saldırdılar. Susanı tarih affetmeyecek. Nefes aldığım sürece unutmayacak ve affetmeyeceğim. Çok iyi tanıyorum bunları. Artık çok iyi öğrendim. Ama ben bunların bu kadar yalancı, bu kadar müfteri olacaklarına inanmıyordum. Ama yaşayınca bunları öğrendik. 2010 bize çok şey öğretti. Ondan sonraki süreçte işte her şeyi açık açık görmeye başladık.”

Dediyse... Bunu deme noktasına gelmişse; Paralel Yapı’nın “Yassıada Plânı”nı ve oradaki “dehşetleri” görmüş demektir!..

Ve yine, Erdoğan; “Nefes aldığım müddetçe bu yapı ile mücadeleden vazgeçmeyeceğim” demişse, burada “kesin kararlılık” vardır!..

O kadar “kararlı”dır ki;

“Cumhurbaşkanlığı”na da çıksa, “Başbakan” olarak da kalsa, “Paralel”le mücadele”yi sürdürecektir!..

KÖŞK’E ÇIKARMA GAYRETLERİ!

Peki, bu mücadeleyi, “Başbakan” olarak kalırsa mı daha iyi sürdürür, yoksa “Cumhurbaşkanı” olursa mı?..

İşte bunu düşünürken, Takvim Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergün Diler’in, önceki günkü yazısı çekti dikkatimi... Ergün Diler; Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürüldüğü “Danıştay Cinayeti”nin de “Erdoğan’ın üzerine yıkılıp, tasfiye edilmek” istendiğini ama “bu darbe girişiminin de tutmadığını” söyledikten sonra, diyordu ki;

l Devlette Anadolu’yu istemeyen, Avrupa çizgisinden sapmayı asla kabul etmeyen Merkez, “Erdoğan’ı kızdırarak, Köşk’e taşımak” gayretinde!..

Erdoğan Köşk’e çıkarsa, “aşağısını geri alacaklarını” sanıyorlar!..

Plânları bu!..

Bu nedenle, “psikolojik suikast” hazırlıyorlar... Her savaştan galip ayrılan Erdoğan’ı öfkelendirip, “Başbakanlığı boşaltmasını” bekliyorlar!.. 

İngilizler; bu nedenle, kolay kolay “Evet” diyemeyecekleri halde, “Erdoğan’ı yukarı çıkarma plânı”na sessiz kalıp, “dolaylı onay” veriyorlar!..

Erdoğan’ın, “aşağıda kalması” halinde “bütün sistemi değiştireceğini” bildikleri için, Erdoğan’ı yukarı çekerek, “sistemin içinde eritmeyi” plânlıyorlar!..

Bu yüzden; “Yerine kim geçer” sorusunun cevabı üzerinde, şimdiden harıl harıl çalışmaya başladılar!..

Ama aşağısı;

Onları şok edecek, bilmiyorlar!

YENİ BİR DÖNEM!

Ergün’ün yazısı, bana son derece ilginç geldi... “Bir bildiği veya duyduğu” mu var, yoksa “tahmin”de mi bulunuyor bilmiyorum ama, fotoğraf ortada:

“Erdoğan kesin kararlı!”

İster Başbakan olarak kalsın, ister Köşk’e çıksın; “Nefes aldığı sürece, Paralel’le mücadeleye devam edecek!”

Çünkü bu mücadele;

“Sıradan bir mücadele” değil!..

Bir “İstiklâl” mücadelesi!..

“Türkiye’nin istikbali” mücadelesi!..

Öyle ya;

“Vatanımıza saldırdılar, “bayrağımıza” saldırdılar, “şerefimize” saldırdılar... Dolayısıyla, hiç kimse susmasın!..

Zira, susanları tarih affetmez!..

“Yeni bir dönem” başlıyor,

Uyan Türkiye!..

Bu mücadeleye sen de katıl!..

Aksi halde;

Uyanacağın Türkiye de olmaz!..

 ****************************************************************************

Metin Feyzioğlu gibiler için; “en iyi genç, ölü genç”tir!

Malûm; Metin Feyzioğlu’nun, Danıştay salonunda “şov” yapıp; “Gezi kalkışmasında ölen gençler”in isimlerini sayması üzerine, Başbakan Tayyip Erdoğan; “Bunlar için en iyi genç, ölü gençtir” demiş “ölü istismarı” yaptıklarını söylemişti...

Başbakan söylemedi ama, bunlar için, “en iyi genç” sadece “ölü gençler” değildir!..

Bunlar için; “En iyi genç, Kamer Genç’tir!.. En iyi genç, Nihat Genç’tir!.. En iyi genç, Halit Ergenç’tir!”

Kamer Genç’tir; çünkü “provokasyon başı”dır!..

Nihat Genç’tir; çünkü “Ulusalcı başı”dır!..

Halit Ergenç’tir; çünkü “Gezi’ci başı”dır!..

Metin Feyzioğlu “ölü gençleri” istismar eder, adlarını saydığımız “Genç”ler de, “yaşayan ölü”leri!..

Ama yine de, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “teşhisi” doğrudur... Metin Feyzioğlu gibiler için, “en iyi genç, ölü gençler”dir!.. Meselâ, “18 yaşında bir genç kız” olan Münevver Karabulut öldürülmeseydi; Feyzioğlu, “katilin babasını savunmak” için “1 milyon dolar” alamazdı!.. Muzaffer Kuşhan’ın kampında “zayıflamak” isterken ölen “genç kadın” olmasaydı, Feyzioğlu; Muzaffer Kuşhan’ı savunup da, “avukatlık ücreti” alamazdı!.. “Bursa’da 19 kömür işçisi ölmese” idi, Feyzioğlu; “maden ocağının sahibi”ni savunup da, “avukatlık ücreti” alamazdı!..

Demek ki, bunlar için; “En iyi genç, ölü genç”tir!..

Ne yapsınlar, “geçimleri” onlardan!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi