Hendeklerin ardındaki hayat
Toplam 120 bin nüfuslu Nusaybin’in 15 merkez mahallesi bulunuyor. Bunların beşinde barikat ve hendekler var. İlçenin geri kalanında günlük hayat sürüyor. Ancak halk, yeni bir hendek operasyonu için, her an sokağa çıkma yasağı ilân edileceği beklentisi ile yaşıyor. Emniyet güçlerinin zırhlı araçları önemli noktalarda konuşlanmış durumda.
Nusaybin'in Abdulkadirpaşa, Fırat, Dicle ve Yenişehir mahalleleri ilçenin göç ile oluşan yerleşim alanlarından. Burada yaşayanların büyük bir çoğunluğu 90'lı yıllarda Cizre, Silopi ve Hakkari gibi bölgelerden göç edenlerden oluşuyor. 'Koçer' olarak bilinen Kürt göçerler de burada yaşıyor. Bölge halkı geçmişteki yanlış uygulamalardan zarar gördüğü için, devlete muhalif tutumuyla biliniyor.
İlçe merkezini Fırat ve Abdulkadir Paşa mahallelerinden ayıran Çağ Çağ deresinin üzerindeki köprü PKK tarafından yerleştirilen bombayla kısmen tahrip edilmiş. Köprü, delikdeşik olmuş bir tanker ve arkasına örülü parke taşı duvarı ile kesilmiş durumda. Yalnızca yayaların geçebileceği bir boşluk var.
Fırat ve Abdulakadir Paşa mahallelerinin tam ortasından geçen Şirin Bulvarı boyunca birden çok duvar ve hendek bulunuyor. Araçların girmediği bölgede sivil halk, duvarların arasından, perdelerin altından geçerek yaya olarak hareket ediyor. Birkaç motosiklet ve at arabasından başak taşıt yok.
En çok çocuklar etkileniyor
Çatışma sırasında elektrikler ve sular kesiliyor. Kör kurşunlar herkese korku saçıyor. Son çatışmalarda ölen 9 kişinin arasında kadınlar ve ileri yaşta erkeler var. Görüştüğümüz bazı insanlar, güvenlik güçlerini, hedef gözetmeksizin ateş açmakla, sivillerin ölümüne yol açmakla suçluyor. Güvenlik güçleri ise PKK’nın çocuk yaştaki gençlerin eline silah verdiğini, örgüt ateşiyle ölenlerin de devletin üzerine yıkılmaya çalışıldığını söylüyor.
Kesin olan bir konu var ki, o da çocukların bu çatışma ortamından en çok etkilenen kesim olduğu. Kalabalık ailelerin yaşadığı bu mahallelerde kurşun seslerinin susmasıyla birlikte çocuklar da soluğu sokaklarda aldı.
Dört yaşındaki Emine ve ilkokul üçüncü sınıf öğrencisi Vesile harabe haline gelmiş olan sokaklarında oyun oynuyor. Sokağa çıkma yasağı olduğunda dışarı çıkmaları imkansız olduğunu, günlerce evlerinin bodrumunda gün ışığı görmeden oturduklarını anlatıyorlar.
Anneleri Behiye Hanım, kızlarını hep gülerken görmek istiyor:
“Silah patlamalarını duyar duymaz çocukların sesi soluğu kesiliyor, yüzlerinin rengi gidiyor. Bana sarılıp, öylece süngerin üzerine oturuyorlar. Yazık bu çocuklara. Okullarından, hayatlarından oluyorlar. Barış ve huzur istiyoruz”
Şirin Bulvarı üzerindeki büyük barikatlardan biri Gurbet Aydın’ın evinin önünde başlıyor. Aydın 8 çocuğu ile birlikte çatışmalar boyunca evdeydi:
“Duvarımız delik deşik. Sokağa çıkma yasağı boyunca, evin daha korunaklı olan iç odasında çocuklarımla oturdum. Gençlerin evimizin önüne ördüğü barikata karşı değilim. Bizi mermilerden korudu. Ama ortam düzelince kalksın isterim tabii.”
Mahallede konuştuğumuz birçok insan, barikatların onları polislere karşı koruduğunu söylüyor. Onlara göre, "barikat olmasa polis baskınlar düzenleyerek, halkı keyfi bir şekilde tutukluyor." Ancak, bu gerekçelerin hiçbiri, "İlçenin geri kalan 10 mahallesinde neden halkın hendek kazmadığı ve yolu duvarlarla kapatmadığı" sorusuna yanıt vermiyor.