Cumhuriyet'in Diyanet rahatsızlığı

Cumhuriyet'in Diyanet rahatsızlığı
Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri’ni düzenleyen yasa tasarısındaki değişiklikler, yerli pravda Cumhuriyet'i rahatsız etti. Gazete, yeni yazarı ulusalcıların göz bebeği Süheyl Batum'u konuşturarak aleyhte yayına başladı.

İŞTE BUGÜN CUMHURİYET GAZETESİNİN MANŞET YANINDAN VERDİĞİ HABER...

Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri’ni düzenleyen yasa tasarısındaki değişikliklerle dev bir kamu kurumu yaratılıyor. Tasarıda yeni kadrolar oluşturulması ve dini yayınlar döner sermaye işletmesinin Bakanlar Kurulu kararı ile yirmi katına kadar arttırılması var. Prof. Dr. Süheyl Batum, “Diyanet’e öyle geniş yetkiler veriliyor ki, adeta Papalık kurumu Türkiye’de oluşturuluyor izlenimine kapılıyor insan” dedi. 

Tasarı Meclis’ten geçerse değişiklikler ve eklemeler dev bir kamu kurumu yaratacak

Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri’ni düzenleyen yasa tasarısında yapılan değişikler ve eklemelerle dev bir kamu kurumu yaratılıyor. Yıllarca teşkilat kanunundan yoksun yönetilen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş ve görevleri hakkındaki 633 sayılı kanunda değişikliklikler ve eklemeler yapan tasarı, AKP hükümeti tarafından hazırlandı ve tasarı komisyondan geçti. Ancak kamuoyunda fazlaca tartışılmayan ve muhalefet partilerinin de sessiz kalarak bir anlamda onay verdikleri kanun tasarısında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı Türkiye’nin idari ve ekonomik anlamda en büyük kurumu yapmanın ötesinde fikir özgürlüğünü kısıtlayan bir kuruma dönüştürebilecek maddeler bulunuyor.

Hükümet tarafından hazırlanan 633 sayılı “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” TBMM’de aynen yasalaştığı takdirde Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye’nin en büyük kurumu olacak. Başkanlığın il ve ilçe müftülüklerinde ihtiyaca göre şube müdürlüklerinin kurulmasına olanak veren tasarıda, başkanlık müşavirlerinin sayısı on beşe çıkarılıyor. Diyanet İşleri uzmanı ve uzman yardımcısı, imam-hatip ve müezzin-kayyımlar dışında uzman imam-hatip, başimam-hatip, başmüezzin, Kuran kursu öğreticisi, Kuran kursu uzman öğreticisi, Kuran kursu başöğreticisi gibi yeni kadrolar oluşturulmuş. Türk Diyanet Vakfı ile organik ilişkiler kurmak ve burada kamu görevlilerinin çalışmasına olanak tanımak için tasarının 17. maddesinde Türk Diyanet Vakfı, mevcut 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun hükümlerinin dışına çıkarılıyor. Tasarının 14. maddesi ile Bakanlar Kurulu’na halen yirmi milyon TL olan Dini Yayınlar Döner Sermaye İşletmesi’nin sermayesinin yirmi katına kadar çıkarma yetkisi veriliyor.

Tasarı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüm personelinin TCK’nin 219. maddesine göre yargılanmasının önünü kesiyor. TCK’nin 219. maddesinde belirtilen “İmam, hatip, vaiz, rahip, haham gibi dini reislerden biri vazifesini ifa sırasında alenen hükümet idaresini ve devlet kanunlarını tahkif ve tezyif ederse bir aydan bir yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır” hükmünü ortadan kaldıran tasarıya göre Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı tüm personel, artık görevleri nedeniyle işledikleri suçlarda kamu görevlisi sayılacak ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun’a tabi olacaklar.

Madde 4’ün d bendinde yer alan, “Başkanlıkça incelenmesi veya yayımlanması için havale edilen eserleri dini bakımdan inceleyerek mütalaa verilmesi” hükmünden hangi tür eserlerin incelenip mütalaa verileceği anlaşılmıyor. Maddenin yazılışından başkanlığın istediği bütün eserlerin dini bakımdan inceleneceği anlaşılıyor. 5. maddenin c bendinde ise “Hatalı ve noksan basıldığı veya yayımlandığı Kurul tarafından tespit edilen mushaf ve cüzler ile sesli ve görüntülü Kuranıkerim yayınları, Başkanlığın müracaatı üzerine, Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile toplatılır ve imha edilir” deniyor. Bu maddede Kuranıkerim’in meal ve tefsirlerini kapsayıp kapsamadığı belirtilmemiş. Bu durumda Kuranıkerim’i Diyanet’ten farklı yorumlayanların eserleri için de toplatma ve imha kararları verileceği akla geliyor.

Söz konusu maddede “dördüncü fıkra kapsamına giren yayının internet ortamında yapılması halinde, Başkanlığın müracaatı üzerine, sulh hukuk mahkemesi bu yayınla ilgili olarak erişimin engellenmesi kararı verir” denilerek mahkemeye başka karar verme seçeneği bırakılmamış.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.