Tecavüz vahşetinin babası 28 Şubat

Tecavüz vahşetinin babası 28 Şubat
“Taşımalı eğitim faciaları”nın, “tecavüz” ve “cinayet”lerin temelinde;“İmam-Hatiplerin kökünü kurutmak” için, 28 Şubat Süreci’nde çıkarılan“8 Yıllık Kesintisiz Eğitim Yasası” yatıyor.

ALİ EYVAZ'ın haberi...

Yatılı İlköğretim Bölge Okullarıyla ilgili son günlerde meydana gelen olaylar ve toplumda artan rahatsızlıklar, 28 Şubat döneminde temelleri atılan sistemin artık çürüdüğünü de ortaya koydu. Siirt’te meydana gelen cinsel istismar olayları, “Yatılı İlköğretim Bölge Okulları” (YİBO) gerçeğini bir defa daha gündeme getirdi. Kesintisiz eğitime geçilmesi üzerine köylerdeki çocukların yatılı bölge okullarına çekilerek 8 yıl zorunlu eğitim verilmesi mantığıyla hareket eden dönemin Anasol-D hükümeti, sayıları 60’larda olan YİBO’ları 1998 yılında, kısa süre içinde 180’lere çıkarttı ve bu okulları kırsal bölgelere ve ilçe merkezlerine kadar yaydı. 6-7 yaşında ailelerinden kopartılan çocuklar 15 yaşına kadar aynı binada yarı karma bir biçimde barındırılarak, cinsel ve her türlü istismara açık hale getirildi.

GÜNBEY: BİZ UYARDIK
Bu okulların eski Sovyet mantığıyla dizayn edildiğini, kız ve erkek çocukları ailelerinin yanından alarak, toplu bir merkezde eğitmenin insani ve vicdani olmadığını o dönemde dile getiren Refayol hükümetinin Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Sacit Günbey, Vakit’e yaptığı değerlendirmede, “Haklı olduğumuz ne yazık ki bu gibi üzücü olaylarla ortaya çıkmıştır. O dönem biz bu uyarıları yaparken ve kendi iktidarımızda SHÇEK yurtlarında kız ve erkekleri ayırırken, ‘bu çağda bu kafa, yobaz zihniyet’ diye saldırılara uğramıştık. Buyurun işte, bize saldıran o zihniyetin ortaya çıkardığı manzara” şeklinde konuştu.

28 ŞUBAT’IN DAYATMASI
Günbey, sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçişle birlikte insani ve vicdani olmayan iki uygulamanın; taşımalı eğitim ve YİBO sisteminin Türkiye’ye dayatıldığını belirterek, şunları kaydetti: “Biz çocuk esirgemeden sorumlu devlet bakanıydık. Büyük çocukların kaldığı yurtlarda ve rehabilitasyon merkezlerinde kız çocuklarıyla erkek çocuklarını birlikte istihdam ediyorlardı. Özellikle bu İzmir’deki Dünya Kiliseler Birliği tarafından desteklenen okul ve evlerde durum böyleydi. Biz buralarda bu çocukları ayırdık. Sonra o günlerde medya üzerimize geldi, ‘bu çağda bu kafa, yobaz zihniyet’ vs. diyerek bize saldırdılar, günlerce karalama kampanyaları yaptılar. Biz Türkiye çapında kendi kurumlarımızda kız ve erkek çocukların birlikte kalması uygulamalarına son verdik. Bütün yaptığımız buydu, ancak medya tarafından inanılmaz suçlamalara maruz kaldık.”

“TOPLU KALIMLAR ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE UYGUN DEĞİL”
Günbey, “Düşünsenize, kız ve erkek çocuklar aynı yerde kalıyorlar, aynı binalar, aynı odalar; bu insan vicdanına sığar mı? Bunun yanlış olduğunu peşinen belirtmemiz gerekiyor. Biz Çocuk Esirgeme Kurumu’nda bir proje uygulamıştık, çocuk yurtlarında kalan çocukları ailelerine geri göndermiştik ve bunlara ücret bağlamıştık. Devletin okulları yatılı da olsa ne kadar masraflı olursa olsun çocuğa o şefkati ve sevgiyi vermiyor. Toplu kalımlar çocuğun gelişimine uygun değildir” diye konuştu.

SOVYET REJİMİNDEN KALMA
Günbey, YİBO’ların kesintisiz eğitimin neden olduğu sorunları çözebilmek maksadıyla yaygınlaştırıldığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “YİBO’lar da tam komünist rejimlerin uygulamalarına benziyor. İnsani ve psikolojik özellikleri, cinsiyetleri dikkate alınmadan insanları bir yere doldurup yatılı eğitim vermeye çalışıyorlar. İnsanlar çocuklarını devlete emanet ediyor, devlet bu emanete iyi bakması lazım. Bakarken de bunun bütün ihtiyaçlarını ve namus ırz, can emniyetini temin ederek barındırması gerekiyor. Biz bunlarla mücadele ettik Ama maalesef o zamanlar birtakım insanlar bizi yobazlıkla itham ettiler. Şimdi haklı olduğumuz ortaya çıkıyor.”

VAKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.