27 Mayıs Amerikancı darbe değil

27 Mayıs Amerikancı darbe değil
Milli Birlik Komitesi üyesi Alparslan Türkeş’in yakın dostu emekli Kurmay Yarbay Mustafa Kaplan, 27 Mayıs’ın Amerikancı darbe olduğu yönündeki tespitleri kabul etmedi ve “ABD burada atladı olanları. Belki CIA dünyanın hiçbir yerinde olan

Mustafa Kaplan ile röportajımızın ilk bölümünde 27 Mayıs darbe planı hazırlıklarının ne zaman nasıl başlatıldığını, ihtilalci ekibin nasıl hangi fikir çerçevesinde bir araya geldiğini ABD ve CHP’nin darbeyi hazırlayan ortama katkısı olup olmadığını konuştuk...

* 27 Mayıs ihtilalinden önce nerede görevliydiniz?
Ankara’da Binbaşı olarak Sarıkışla’da tabur komutanlığı yapıyordum. 27 Mayıs’tan sonra Yarbaylığa terfi ettim.

* Darbeye katıldığınız için mi terfi ettiniz?
Askerlikte böyle bir şey mümkün değil.

* 27 Mayıs darbesini yapan grubun içinde nasıl yer aldınız?
Ben Alparslan Türkeş’le beraberdim. Kendisiyle teğmenliğim döneminden beri tanışırdım. Türkeş 1944’te Tabutluk olayında tutuklanmıştı. O olaydan birkaç gün önce tanışmıştım kendisiyle. Harp okulunda beraber okuduk sonra kıtalarda beraber çalıştık. 25 sene birlikte olduk. 5 arkadaşımız Türkeş beyle ihtilal hazırlıkları konusunda birlikte hareket ettik.

* Darbe planları ilk olarak hangi yılda başladı?
1958’de başladı bizim hareketimiz. Irak’ta bir ihtilal olmuştu o dönem, Abduselam Kasım ihtilalle iktidara gelmişti. Aynı zamanda devalüasyon oldu.

* Türkeş’in yayınlanan anılarında 1958’den çok önce ihtilal hazırlıklarına başladığı anlatılıyor...
1956 yılında Talat Aydemir gibi bazı arkadaşlar bir ihtilal hareketi kurdular. Bu aşamada Talat Aydemir, Türkeş’e bir ihtilal hareketi kurduklarını anlatıp destek istemiş. Türkeş “tamam” dese de sonradan söz konusu hareket dağılıyor. Tarihe 9 subay olayı olarak geçti.

* Ankara’da bir grup vardı ihtilal hareketi içinde bildiğimiz kadarıyla...
Sezai Okan, Sadi Koçaş ve Suphi Karaman’ların yürüttüğü bir ihtilal hareketinin de Ankara’da yürütüldüğünü haber aldık. Rıfat beyi Türkeş gönderip bu grupla görüştürdü ve hazırlıkların doğru olduğu öğrenildi. Güçlerimizi birleştirme kararı aldık.

* Sizin geliş şeklinizde bir tuhaflık yok mu? Halkın oyları ile gelenler yine halkın oyları ile giderler. Demokrasilerde işleyiş budur.
Doğrudur.

ADAM ÖLDÜRMEK DE YASAK AMA...

* Yaptığınız örgütlenme yasadışı değil miydi?
Adam öldürmek de yasak efendim.

* Ama onun cezası veriliyor. Size ceza veren olmadı...
Cezayı göze alan adam da öldürüyor. Bakın biz o zaman bu ihtilal hazırlıklarına durumun kötüye gittiğini, DP’nin demokrasiden uzaklaşmaya başladığı kanaatine varmaya başladığımız için başladık. Son zamanda ise Tahkikat Komisyonu çıkarıldı. Bu komisyon cezalar vermeye başladı. Bize göre DP demokrasi rayından çıkmaya başlamıştı.

* Darbeye giden süreçte İsmet İnönü ve CHP’nin rolü var mı?
İnönü tahrikçilik yaptı. İsmet Paşa, Büyük Taarruz diye bir hareket başlattı. Yunanlılara karşı yürütülen Büyük Taaruzun güzargahında mitingler başlattı. Afyon’daki mitingte başına taşlar atıldı. İzmir’e gitti. Adnan Menderes İnönü’ye karşı daha sert bir cevap verdi. Türkiye’de köylerde kahveler bile siyasi partiye göre ayrılır bir durum oluşmuştu. Bizi bu durum harekete geçirdi işte. Bu iki kutup bir kapışırsa kimse durduramaz diye korktuk.

* Bugün bile çoğu böyle bölünmeler söz konusu değil mi?
O zaman husumet vardı, ama şimdi yok.

27 MAYIS AMERİKANCI DARBEDİR SÖYLEMİNİ KABUL ETMEM

* Ercüment Yavuzalp “Menderesle Anılar” kitabında Menderes’in 1959’da ABD’ye gittiğinde ABD’lilerin “Artık buralarda dolaşma size 1 dolar bile vermeyiz” dediklerini yazdı. Gerekçesi de Menderes’in getirdiği paralarla çimento ve şeker fabrikaları kurması olarak açıklanıyor.
Dediğiniz doğru. ABD’nin maksadı hiç üretmememiz hep onlardan hazır getirmemizdi.

* Menderes de “Ben sizden aldığım parayı memleketin menfaatine istediğim gibi kullanırım” diyor.
1958’de IMF’den bir para aldığını biliyorum Menderes’in. ABD’nin onayı ile alındı bu para.

* 27 Mayıs 1960 ihtilali Amerikancı bir darbe midir?
Hayır kesinlikle bunu diyemeyiz.

* Öyle diyorsunuz ama 27 Mayıs’ta radyodan bildiri okuyan Alparslan Türkeş anılarında memur maaşlarının ödenemediğini Amerika’nın verdiği parayla maaşların ödendiğini söylüyor.
Bu doğru evet. Emin sular olayında da tasfiye edilen askerlerin kıdem tazminatlarını da ABD ödemiş. Biz biraz da orduyu tasfiye etmek için geldik. 27 Mayıs’ı biz darbe olarak değil devrim olarak düşündük. Bunun için de çok büyüyen ordunun da tasfiye edilmesi gerekiyordu. 700 bin kişilik bir ordu besliyorduk. Harp okulunda her devreye 1000 kişi alınıyordu. Ben Ankara’da tabur komutanıyken Binbaşı olmama rağmen emrime 3 Yarbay 2 de Albay verdiler. Emekliliklerine az kalmış; bizim orada günlerini doldursun diye gönderdiklerini söylediler. Bu sebeplerden dolayı 235 general 1800 de askeri tasfiye ettik. Bu kolay bir iş değildi.

TASFİYE EDİLEN ASKERLERİN TAZMİNATLARINI ABD GÖNDERMİŞ OLABİLİR

* Bu atılan askerlerin kıdem tazminatları mı ABD’den geldi?
Haziran maaşlarını vermeye gücümüz bile yoktu. Türkiye’ye dönemin NATO kumandanı gelmişti. Türkeş ve Sami, tasfiye edilen askerlerin kıdem tazminatlarını NATO kumandanından istedi. NATO kumandanı bize askerleri neden tasfiye ettiğimize dair hesap sormaya çalışsa da kendisini tersledik. Başkan karşı çıksa da ülkesine gittikten sonra gerekli parayı gönderdi. Emekli ettiğimiz askerlerin tazminatlarını Ağustos’ta ödedik. Yarbaylara 33 bin, Albaylara 36 bin, Generallere 42 bin lira ikramiye ödedik. Yekünü 13 milyon dolar tuttu. NATO bu parayı ABD’den temin ettiyse dediğiniz doğru olabilir.

* Türkeş “Bizi ilk tanıyan Amerika oldu” diyor anılarında?
Darbe ile ABD’nin hiç ilgisi yok. ABD burada atladı olanları. Belki CIA dünyanın hiçbir yerinde olanları atlamadı ama o dönem burada olanları atladı. Çünkü hiç sızdırılmadı. ABD ile 1960’da bir anlaşma yapılmıştı ve ABD’den istenildiğinde 2 tümen asker ülkeye gelebilecekti. 27 Mayıs harekatından 3 gün önce de Amerika İncirli Havalimanına bir hava indirme tugayı indirdi. O zaman biz bizim harekatımızı duydular mı bize karşı mı önlem alıyorlar diye çekindik. Sonra iyice sorunca Beyrut’taki olaylara ilişkin tedbir amacıyla bu indirmenin yapıldığını öğrendik ve rahatladık.

* Türkeş bir sözünde, “27 Mayıs bir asayiş hareketiydi” diyor. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
Sonu öyledir. Türkeş bu ifadeyi toplumdaki ayrışma açısından söylemiştir. Özellikle kırsal bölgelerde olaylar oldu.

* CHP de tahrik etmedi mi olayları?
Etti tabii ki. O zamanlar köylerde kasabalarda başkanlar vardı, onlar tahrik ediyorlardı.

İHTİLALİ BİZ KEŞFETMEDİK
*Sayın Türkeş başka bir sözünde, “27 Mayıs tecrübesinden sonra anladım ki ihtilal yoluyla memlekete hizmet etmek mümkün değildir. Hukuk yoluyla bir memlekete hizmet etmek en güzel yoldur. En kötü hukuk nizamı, en iyi ihtilalden iyidir” diyor. Bu sözlerin altına siz de imza atar mısınız?
Tabii ki atarım. Şunun altını iyice çizelim. Biz hükümeti yerine geçmek için devirmedik, ihtilali de biz keşfetmedik. Tarih boyunca toplumlarda ihtilal olmuştur. PARALAR

AMERİKA’DAN GELDİ
Devletin elinde döviz olmadığı için dış temsilciliklerimizde maaşlar ödenemiyor, masraflar karşılanamıyordu. Bu yüzden, çok sıkışık vaziyetteydik. Ne yapalım diye düşündük. Dostumuz Amerika’ya başvurduk. Hatırımda kaldığına göre, 15 milyon dolar yardım alarak, Büyükelçiliklerimizin masraflarını karşıladık. Hatırımda kaldığı kadarıyla bu para bağış şeklinde alınmıştı. Ordunun gençleştirilme hareketinde de yine paraya ihtiyaç vardı. O sırada, NATO’nun Paris’teki Başkomutanı Hava Orgenerali Norstad, Türkiye’ye gelmişti. Projemizi kendisine anlattık. Bize yardım edin, dedik. Bu iş için 12 milyon dolara ihtiyaç vardı. Para, Amerika Birleşik Devletleri’nden temin edildi. Bu, NATO parası değildi. Bundan sonra tasfiye hareketine girişildi. O gün için yüksek sayılan bir ikramiye verildi. Bu arkadaşlar kişi başına 36’şar bin lira ikramiye aldılar. Ayrıca kendilerini yüksek maaşla emekliye sevk ettik.

(Hulusi Turgut / Şahinlerin Dansı)
Mustafa Kaplan’dan 27 Mayıs’ın birçok bilinmeyenini okuyucularımız için öğrendik...

Türkiye çok partili hayata geçişin ardından 1950’deki seçimlerde derin bir nefes almıştı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçimleri kaybetmesi ile şeflik döneminin sonu gelmiş, Demokrat Parti, iktidara geçmişti.. Atılım üstüne atılım yapan Adnan Menderes önderliğindeki Demokrat Parti, 10 yıl iktidarda kalabilmişti. 50 yıl önce bugün yani 27 Mayıs 1960’da yönetime el koyan cunta, başta Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve başvekil Adnan Menderes olmak üzere çok sayıda siyasiyi gözaltına alıp zindanlara attı. Yassıada’da Demokrat Parti mensupları insanlık dışı muamelelere tabi tutuldular. Yapılan yargılamalar sonucu Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu hakkında idam kararı çıktı. Celal Bayar yaş haddinden idamdan kurtulurken, 16 Eylül 1961’de Zorlu ve Polatkan, 17 Eylül 1961’de ise Menderes asıldı.

Türkiye tarihine ilk askeri darbe olarak geçen 27 Mayıs darbesini, ihtilalin bizzat içinde yer alan Milli Birlik Komitesi (MBK) üyesi Alparslan Türkeş’in yakın arkadaşı Mustafa Kaplan ile konuştuk. Henüz 35 yaşında bir kurmay binbaşıyken Türkiye’nin kaderini etkileyen kararlara imza atan Milli Birlik Komitesi’nde yer alan Kaplan bugün 85 yaşında... Yaşından beklenmeyecek bir dinçlikteki hafızası ile bizi fazlasıyla şaşırtan Kaplan’ın evine beğenilen yazı serilerinin altına imza atan Fatih Uğurlu ağabeyimiz ile misafir olduk.

Kaplan’ı geniş kapsamlı ilk röportajında yaklaşık 4 saat adeta soru yağmuruna tuttuk. Kaplan anılarını yazdığını ve “Devrim Rüzgarları” adını vereceği kitabının bitmek üzere olduğu için bize her detayı anlatmak istemese de ondan 27 Mayıs’ın birçok bilinmeyenini okuyucularımız için öğrendik...

Fatih Uğurlu-Nazif Karaman / VAKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.