Güzel şehir, güzel komutan

Güzel şehir, güzel komutan
Osmanlı ordusu, 29 Mayıs 1453'te Konstantinopolis (Constantinople) şehrini Sultan II. Mehmed Han'ın komutanlığında fethetti.

Bu fetihten sonra Osmanlı Devleti İmparatorluk olmuş, henüz 21 yaşında olan Sultan II. Mehmed, fatih unvanını da alarak Fatih Sultan Mehmed olarak anılmaya başladı. Fetih ardından, Doğu Roma İmparatorluğu sona erdi.

Fethi gerçekleştiren Fatih Sultan Mehmet, Peygamber Efendimiz’in övgüsüne mahzar olmuş bir komutan olmayı başardı.

Hazırlayan: FAHREDDİN DEDE

1071’deki Malazgirt Zaferi’yle Anadolu’nun kapılarını açarak burayı bir İslâm yurdu haline getiren Türkler, uzunca bir süredir Rumeli’de hüküm halindedirler. Asırlar boyu birçok medeniyet İstanbul’a egemen olmak için savaştıysa da M.Ö 667’de Megaralıların kurduğu bölge M.Ö 269’da Bithynialılar’ın, M.S 146’da Romalıların, 269’da Gotlar’ın, 313’te Nikomedialıların ve son olarak da Roma İmparatorluğu’nun elindedir. Öyle ki 324’e kadar küçük bir yerleşim birimi olarak kalan İstanbul, bu tarihten sonra buranın inşası ve 330’da başkent ilan edilmesiyle birlikte gözlerin çevrildiği bir yer haline gelecektir.

Tarih boyunca birçok topluluğun kuşatmasına uğrayan İstanbul, Emeviler döneminden itibaren de Müslüman akınlarına maruz kalır. Hazreti Muhammed (sav)’in "İstanbul mutlaka fetholunacaktır; O’nu fetheden kumandan ne güzel kumandan onu fetheden asker ne güzel askerdir" şeklindeki hadis-i şerif’i tabiri caizse İslam halifeleri için bir hedef noktası çiziyordu. Bu amaçla İstanbul’un fethi bir tutku olarak yaşanıyor ve bu tutku aşka dönüşüyordu. Müslümanlar tarafından ilk kuşatma 665 yılında yapıldı. Emevi halifesi Muaviye tarafından gerçekleştirilen kuşatma başarısız oldu. Hz. Muaviye, İstanbul’dan vazgeçmedi ve 667’de 2. defa kuşattı. Salgın hastalık nedeniyle bu kuşatma yarım kaldı. Bu kuşatmaya Hazreti Peygamber (sav)’i Medine’deki evinde ağırlayan Ebu Eyub El-Ensari Hazretleri de katıldı. Muaviye’nin gerçekleştirdiği 3. kuşatma ise 672 yılında gerçekleştirildiyse de bundan da netice alınamadı. 712 yılında I. Velid tarafından yapılan kuşatma da sonuçsuz kaldı ancak 722’deki kuşatma da Galata alınarak Arap Camii inşaa edildi. 782’de Abbasiler tarafından yapılan kuşatmayla İstanbul haraca bağlandı. Halife Mütevekkil’in kuşatmalarından da bir sonuç elde edilemezken, Arapların 9. ve son kuşatması 970’te gerçekleşti ve yalnızca İstanbul’un haraca bağlanmasıyla sonuçlandı.

KUŞATMA SIRASI OSMANLILARDA


13. yüzyılın başlarında Latin din kardeşlerinin işgaline uğrayan İstanbul, 14. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı korkusunu içlerinde yaşar. 1391’de 6 ay süren kuşatma Yıldırım Bayezid tarafından gerçekleştiriliyordu. 1396’da yine Yıldırım tarafından gerçekleştirilen kuşatmanın sonucunda Bizans İmparatoru Emanoel Poaleolog, suriçinde bir Müslüman mahallesi ve caminin olmasıyla birlikte bu camide Cuma namazlarında Yıldırım adına hutbe okutulmasını kabul eder. Ancak Bizanslılar, 1402’deki Ankara Savaşı’ndan sonra rahat bir nefes alırlar ve bu camiyi yıkarlar. Fetih için geri sayım başlamıştır: II. Murad tarafından 1422’de yapılan kuşatma Mustafa Çelebi’nin ayaklanması nedeniyle kaldırılır. Bu kuşatma 29 Mayıs 1453’ten önceki son fetih girişimi olarak kayda geçecektir. İstanbul artık Fatih’ine hazırlanmaktadır...

“TÜRK SARIĞINI YEĞLERİM"
Doç. Dr. Levent Kayapınar’ın çevirisiyle Türkçe’ye kazandırılan "Yorgios Sfrancis’in Anıları"nda Bizans ileri gelenlerinden Sfrancis’in dünya Hıristiyanlarını Bizans’a bir yardımda bulunmamaları nedeniyle eleştirdikleri göze çarpıyor. Konstantinopolis halkı ise, "Biz ne Latinlerin yardımına ne de birliğe muhtacız. Katolik tarzı ibadet bizden uzak olsun" görüşündeydiler. Nitekim o dönemde Bizans’ta Katolik karşıtı muhalefetin başını çeken Gennadius’un müttefiki Grandük Notoras bu düşünceyi "Şehirde Latin külahını görmektense Türk sarığını yeğlerim" ifadeleriyle seslendiriyordu.

İSTANBUL SAHİBİNİ BEKLİYOR


Tüm bu koşullar içinde harekete geçen Sultan II. Mehmed, İstanbul’un fethini kolaylaştırmak için birtakım tedbirler alır. Bu çerçevede Bizans’a denizden gelebilecek yardımı önlemek amacıyla Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptıran Sultan Mehmed, Bizans’a Balkanlar’dan gelebilecek muhtemel Haçlı yardımını önlemek için de sınır boylarına akıncı birlikleri gönderir.

HAZIRLIKLAR BAŞLIYOR
Devrin mühendislerinden Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlılara sığınan Macar Urba Edirne’de top dökümü ile görevlendirildi. "Sahi" adı verilen bu topların yanında, tekerlekli kuleler ve aşırtma güllelerin (havan topu) üretilmesi de gerçekleştirilen hazırlıklar arasındaydı.

400 parçadan oluşan bir donanma inşa edildi ve Turhan Bey komutasındaki bir Osmanlı donanması Mora’ya gönderildi ve İstanbul’a yardım gelmesi engellendi. Ayrıca Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç’e bir zincir gerdirerek, buradan gelecek tehlikeyi önlemeye çalıştı.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethi için gereken hazırlıkları, görüşmeleri yaptıktan sonra, ayrıntılı bir kuşatma planı hazırladı. Bu sırada, Osmanlıların etkinliklerinden rahatsız olan Bizans imparatoru XII. Konstantinos, Avrupa’daki tüm devletlerden yardım istedi.
Sultan Mehmet, Bizans İmparatoru Konstantinos’a bir elçi göndererek, kan dökülmeden şehrin teslim edilmesini ister ancak İmparatordan gelen ‘savaşa hazırız’ mesajı üzerine, Osmanlı ordusu, İstanbul’un kara surları önüne geldi.

SULTAN MEHMED, PEYGAMBER ÖVGÜSÜNE NAİL OLDU


Fethe 6 gün kala Sultan Mehmed, Bizans imparatoruna elçi göndererek kan dökülmeden kenti teslim ederse, yakınları ve hazinesi ile istediği yere gidebileceğini ama kent savaş yolu ile alınırsa halkın tutsak sayılacağını ve yağmaya izin verileceğini bildirdi. İmparator XII. Konstantinos, kuşatma kaldırılırsa vergi vermeyi kabul ettiğini, ama kenti teslim etmeyeceğini belirtti. 27 Mayıs’ta yeniden başlayan top ateşi, 29 Mayıs’a kadar sürdü; aynı günün sabahı kente karadan da saldırıya geçildi. Topkapı ve Edirnekapı’da açılan gediklerden Türk askerleri kente girmeye başlayınca, çıkan panik sırasında imparator XII. Konstantinos öldü. 53 gün süren ve 19 Nisan, 6 Mayıs, 12 Mayıs ve 29 Mayıs’ta yapılan dört büyük saldırıdan sonra Doğu Roma İmparatorluğu’nun 1123 yıllık başkenti olan İstanbul, 29 Mayıs 1453 Salı günü Fatih Sultan Mehmet ve güçlü ordusu tarafından fethedilir.

Bizans’ın paslı mıhını sökme şeref ve fazileti ise ALLAH sevgilisi, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’in: "Ne güzel komutan! Ne güzel asker" diye müjdelediği, "Fatih Sultan Mehmet" ve "Osmanlı askerine" ait olmuştu. İstanbul gibi dünyanın gözbebeği ve can damarı sayılan bir şehrin fethedilmesini yüce ALLAH, Fatih Sultan Mehmed’e ve onun askerlerine nasip etmişti.

FATİH’TEN KONSTANTİNOS’A: “KENTİ TESLİM EDİN”
2 Nisan 1453’te Bizanslılar, Haliç’in girişine zincir gerdikten sonra kentin kapılarını taşlarla örerek kapadılar. Konsantinopolis’in kara sularının Ayvansaray’dan Edirnekapı’ya kadar olan sol kanadı Rumeli beylerbeyi Karaca Paşa’nın; Edirnekapı-Topkapı arasındaki merkez bölgesi padişahın; Topkapı’dan Yedikule’ye kadar olan kesim de İshak Paşa ile Mahmud Paşa’nın komutasındaki birlikler tarafından kuşatılmış durumdaydı. Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey komutasındaki Osmanlı donanmasında 150 gemi, Bizans’ta ise 39 gemi vardı. 6 Nisan 1453’te top atışları ile başlayan kuşatmanın beşinci günü, Fatih, imparator XII. Konstantinos’a kenti, kan dökülmeden teslim edilmesini önerdi. İmparator bunu reddedince, 12 Nisan’da top atışları yeniden başladı. Surlarda açılan gedikleri halk hemen kapatıyordu. 18 Nisan’daki yoğun Osmanlı saldırısı da geri püskürtüldü.
Vezir-i azam Çandarlı Halil Paşa kuşatmanın kaldırılmasını önerdiyse de, öteki komutanlar padişahtan savaşı sürdürmesini istedi. Haliç’e girmeden İstanbul’un fethedilmeyeceğini anlayan Fatih Sultan Mehmet, Tophane’den Kasımpaşa’ya kadar kızaklar döşetti. Gemilerin, kızakların üzerinden kaydırılabilmesi için, Galata Cenevizlilerinden zeytinyağı, domuzyağı ve sade yağ alınarak kızaklar yağlandı. 21-22 Nisan gecesi 67 parça Osmanlı gemileri bu kızaklardan kaydırılarak Haliç’e indirildi. Haliç’in iki yakası arasında kurulan köprüye yerleştirilen toplarla İstanbul, tam bir kuşatma altına alındı.

VAKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.