Balonları çok fena patladı!

Balonları çok fena patladı!
Kullanışlı medyanın Balyoz'un başı Çetin Doğan'ın Yahudi damadının yardımıyla Balyoz cuntasını aklamaya çalışması işe yaramadı. Edelman'ın "2004'te bana sahte bir darbe planı belgesi geldi" diyerek bahsettiği belge bakın ne çıktı...

Balyoz soruşturmasını çürütmek için çırpınan Çetin Doğan'ın Yahudi asıllı ABD'li damadı Dani Rodrik'in, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman'ı konuşturarak biricik kayınpederi için açtığı blog sitesine aldığı çarpıtma, derinlerin tetikçisi, yeni Perinçek Soner Yalçın'ın dezenformasyon makinesi sitesi tarafından haberleştirildi.

Ardından AK Parti ve Erdoğan'ın yeminli düşmanı Neocon kuşağının genç öncülerinden Michael Rubin'in eski sevgilisi Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş, Edelman'la tekrar konuşarak konunun Milliyet'te sürmanşet olmasını sağladı. Bugün de Hürriyet gazetesi bizzat topa girdi ve Edelman'ın sözlerini güçlendirmek için eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'le konuşarak bunu manşet yaptı.

Ancak kullanışlı medyanın Edelmanın "Bana 2004'te TSK'nın darbe hazırlığında olduğu yönünde sahte bir belge geldi" şeklindeki sözlerini dezenformasyon tekniğiyle Balyoz'la ilişkilendirerek sunma çabası sonuç vermedi.

Meğer Edelman'ın bahsettiği ve kullanışlı medyanın sekronize olarak Balyoz belgeleriyle ilişkilendirdiği belge, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Refahyol hükümetinin gitmesi için hazırladığı plana dair bir belgeymiş...


Star yazarı Ergun Babahan, Taha Kıvanç'la konuşarak konuyu köşesinde işledi:


Aslı Aydıntaşbaş’ın haberi dün gazeteci deyimiyle Milliyet gazetesinin “sürmanşetindeydi.”

Yani logonun üzerinde.

Haber, “Evet, sahte darbe notları geldiği” başlığını taşıyordu.

2004 yılında dönemin Ankara Büyükelçisi Edelman’a ordu içindeki darbeye hazırlanan cuntayı anlatan elyazısı bir ihbar mektubunun öyküsü bu.

Edelman bu gelişmeyi Çetin Doğan’ın damadı Dani Rodrik’in bloğuna yazmış.

Edelman sözkonusu belgeyi inceletmiş ve “kaba bir kalpazanlık vakası” olduğu sonucuna varmış.

Edelman, notları yanında olmadığı için ihbar mektubunun Balyoz veya Ergenekon’a ait oup olmadığını hatırlayamamış.

Yeni Şafak’ta Taha Kıvanç müstear adıyla Kulis köşesini yazan Fehmi Koru tam da bu konuya hatırlatmış kendisine:

“Washington’u Irak Savaşı sırasında Ankara’da temsil eden Eric Edelman bile tezvirat işine karıştı. Yakın zamana kadar ‘Ergenekon’ tutuklusu olan bir emekli orgeneralin ABD’de yaşayan kızı ve damadına, ‘Ak Partililer’ demiş Edelman, ‘Bana da askerlerin darbe yapacağına dair bir belge getirmiş
lerdi; araştırttım, belge sahte çıktı...

Ya Edelman doğru söylemiyor, ya da sözünü nakledenler yanlış anlamış. Doğrusunu buraya yazıyorum: Edelman’a ulaştırılan belge bizim askerlerin darbe girişimiyle ilgili yerli bir belge değildi; Refahyol’un 28 Şubat süreciyle işbaşından gönderilmesinin ABD tarafından tezgâhlandığına dair bir Amerikan belgesiydi. Belgeyi görenlerin bir bölümü ‘sahte’ dediği halde, gerçekliğine inanan saflar yine de ABD Büyükelçisine sunmuş olmalılar.”

Fehmi Koru ile dün konuştum, belgenin Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlandığı iddia edilen bir 28 Şubat yol haritası belgesi olduğunu anlattı.

Ankara’da zamanında bir dönem konuşulmuş unutulup gitmiş.

Bu konuya geçmeden önce Genel
kurmay Başkanı’nı 2010 Mart ayında Milliyet gazetesi Ankara temsilcisi Fikret Bila’ya yaptığı Balyoz’la ilgili şu sözleri hatırlatayım önce:

“1. Ordu plan semineri kapsamındaki gelişmeler ne zaman oldu? 22 Şubat 2010 Pazartesi günü. Olay ciddidir ve bugüne kadar belki yaşanan olayların Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki etkisi açısından en önemlilerinden birisidir. Ve en ciddilerinden birisidir.”

Dönelim 28 Şubat’ta Amerika’nın rolüne...

Bu rolü Cengiz Çandar, Hasan Cemal’in son kitabı “Türkiye’nin asker sorunu” kitabının 302’nci sayfasında anlatıyor.

Çandar 1999 yılında Washington’dadır.

Bir toplantı esnasında konu 28 Şubat’a gelir:

“Washington Institute adlı İsrail lobisinin düşünce kuruluşunun ba
şında bulunan Alan Makovsky, Morton Abramowitz’e ‘O 12 mart günü sekizinci kattaki toplantıda neredeydin?’ sorusunu yöneltti. Abramowitz, ‘Amerika dışındaydım. O yüzden katılamadım’ cevabını verdi.

Toplantıda herkes Londra’dan gelmiş olan Philip Robins ve benim dışımda Amerikalı idi ve neyden söz edildiğini anlamışlardı. Sohbette müdahale ettim, ‘Sorması ayıp olmasın; sekizinci kat nedir, sözünü ettiğiniz ne toplantısı?’ diye sordum.

Alan Makovsky, “Sekizinci kat, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın en üst katıdıt. Orada sadece kafeterya vardır ve sadece bakan tarafından kullanılır. Genelde kapalı durur. 12 mart 1997’de, yani 28 Şubat’ta yapılan MGK toplantısından tam iki hafta sonra Madeleine Allbright orada bir grubu ‘Türkiye’ başlıklı bir toplantı için davet etti.

12 mart 1997’deki toplantıdan nasıl bir sonuç çıktı peki?

‘Short of a coup. Erbakan government gotta go!’

Yani, ‘askeri darbe yolu olmaksızın Erbakan hükümeti gitmelidir.”

Biraz fazla alıntılılı bir yazı oldu, Mustafa Karaalioğlu çok sevmez böyle yazıları ama at izi it izine karışmasın diye not düşmek şarttı.

Belki Edelman da bu arada notlarını bulur.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.