Brifingi aldı idamı verdi 

Brifingi aldı idamı verdi 
28 Şubat darbesine yönelik soruşturma devam ederken, Av. Doğan Yıldırım'dan şok bir iddia geldi: “Harbiye’de gizli bir toplantı yapıldı, önemli kararlar alındı... O toplantıya katılanlardan biri de, hakim Metin Çetinba

28 Şubat darbesine yönelik soruşturma devam ederken, Akit; yaşanan süreci deşifre eden çok önemli bir tanığa ulaştı... Yeni Akit'ten Murat Alan'a konuşan Av. Doğan Yıldırım “Harbiye’de gizli bir toplantı yapıldı, önemli kararlar alındı, dedi... O toplantıya katılanlardan biri de, hakim Metin Çetinbaş idi... Çetinbaş, brifingte alınan kararlar doğrultusunda Salih Mirzabeyoğlu’na idam cezası verdi" iddiasında bulundu.

HATA YAPMIŞ OLABİLİRİM DEMİŞTİ

Akit'in haberine göre, İBDA-C Dâvâsı’na bakan ve Salih Mirzabeyoğlu’na idam cezası veren hakim Metin Çetinbaş; daha sonra yaptığı açıklamada; “Verdiğim karar yüzde yüz doğrudur diyemiyorum... Biz o günkü şartlara göre karar verdik, hata yapmış  olabiliriz” diyerek, “brifingte alınan kararlara” gönderme yapmıştı... Adana DGM’nin; “Mirzabeyoğlu dosyasının takipsizliğine” karar vermiş olması da, hakim Metin Çetinbaş’ın; “Brifingte alınan kararları uyguladığı” yorumlarını güçlendiriyor.

HARBİYE ORDUEVİ’NDE TOPLANMIŞLAR

Bahçelievler davasından tutuklanan Haluk Kırcı ve Mehmet Ali Ağca ile 1. Ergenekon davası sanığı Fuat Turgut’un avukatlığını yapan Doğan Yıldırım, Genelkurmay ve sivil uzantılarının hükümet yıkma planına bizzat şahitlik ettiğini söyledi. 1. Ordu Komutanlığına ait Harbiye Orduevi tesislerinde tertiplenmiş çok gizli bir toplantıya katıldığını söyleyen avukat Doğan Yıldırım, darbenin sivil kadrolarına bu toplantıda brifing verildiğini belirtti. Yıldırım, toplantıda Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, dönemin 1. Ordu Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, Balyoz’un bir numarası eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, dönemin DGM Başsavcısı, mahkeme başkanları, Susurluk ve İBDA-C davasında hakimlik yapan Metin Çetinbaş, eski İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, İstanbul Valisi Erol Çakır, Doğan medyasında görev yapan birçok gazetecinin bulunduğunu ifade etti.

28 ŞUBAT’IN SIR ŞAHİDİNDEN TARTIŞMALARA SEBEB OLACAK AÇIKLAMALAR

Kayseri’deki ofisinde görüştüğümüz Doğan Yıldırım sorularımıza şu cevapları verdi:
Akit: Türkiye’de önemli isimlerin avukatlığını üstlendiniz, Haluk Kırcı, Mehmet Ali Ağca bunlardan birkaçı. Sizin savunduğunuz kişilerin birçoğu sağcı hatta ülkücü diyebiliriz; siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Doğan Yıldırım: Kayseriliyim, çocukluğum burada geçti. Temel eğitimi tamamladıktan sonra Deniz Harp Okulu’nu kazandım siyasi çekişmeler yüzünden daha sonra atıldım. Türk Milliyetçisi olarak tanımlıyorum kendimi, dediğiniz gibi birçok önemli isme avukatlık yaptım.

“İLK EYLEMLERİ YARGIDAKİ ALEVİ KADROLAŞMASI”

Akit: 28 Şubat döneminin şu ana kadar gizli kalmayı başarmış tanıklarından olduğunuz söyleniyor?

Doğan Yıldırım: Doğrudur (gülüyor) o döneme ilişkin birçok şey gördük yaşadık. Dönemin öncesi ve sonrasına vakıf biriyim. 28 Şubat aslında 1997’de değil Özal’ın ölümüyle başlayan bir süreç aslında. İlk eylem yargıdaki kadrolaşma oldu. Yargıdaki ilk kadrolaşma maalesef söylemek zorundayım bu bir siyasi parti görünümü (CHP-SHP) altında Alevi kadrolaşmasıydı. Bariz bir şekilde Alevi hakim ve savcılar kilit noktalara atandı.
Bu belki konumuz dışı ama merhum Türkeş’in Seyfi Oktay’ın desteklenmesi gerektiğini belirttiğini biliyorum..

Akit: Merhum Türkeş’in de... ilginç yani Ergenekoncu mu demek istiyorsunuz?

Doğan Yıldırım: Soruşturması ve davası süren Ergenekon yapılanmasından çok daha büyük bir yapılanma var aslında. Bu henüz tam olarak idrak edilebilmiş değil. Soldan sağa doğru hilal gibi dizilen gizli bir ittifak. Bu ittifak soldan sağa doğru yayılarak her iki grubu da kontrol eden gizli bir yapılanma. Sol kesimi idare eden isim isim verebileceğimiz insanlar var. Sağ grubu da hakeza. Kendi tanımlamalarına göre hilalin merkezinde birleşiyorlar örnek olarak merhum Türkeş beyi verdim. Hatta açık olarak talimat verdiğini biliyorum kendi partisine, ‘Seyfi Oktay’ı destekleyeceksiniz’ dediğini biliyorum. Ne ilginçtir değil mi?

Akit: Doğru ise dehşet verici ama asıl konumuza dönelim istiyorum.

Doğan Yıldırım: Tamam asıl konumuza dönelim. Ergenekon’da da sanık olan Seyfi Oktay’dan sonra gelen Mehmet Moğultay ile kadrolaşma tamamlanmış oldu ve bu kadro yargıda terör estirmeye başladı. Rahşan Affı olarak bilinen genel af çalışmasında sağcı mahkûmlar içeride tutuldu. Bahçelievler katliamından dolayı idam cezası alan müvekkilim Haluk Kırcı bu kuvvetin yargıdaki kadroları tarafından tahliye edilmedi. Fakat politik olmayan kişiler tahliye edildi. Mesela İzol Aşiretinden Mustafa İzol, 7 kişinin katili Mustafa İzol tahliye edildi. Dönemin Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Kolukısa’ya dilekçe verdik. Adam ‘ben kabul etmem bunu’ dedi. Neden diye sorduğumda, ‘ben tarafım kardeşim kabul etmem’ dedi. Üsküdar o dönem stratejik bir mahkemeydi. O anlamda oranın kilit noktalarına kendilerine yakın kişileri atamışlardı. Adalet Alevi kadroların eline geçmişti. Ben bugünki durumu da bu kadroların tasfiyesi olarak görüyorum.



“28 ŞUBAT’IN SİVİL ÖRGÜTLENMESİ HARBİYE ORDUEVİ’NDE YAPILDI”

Akit: O dönem DGM’lerinde nasıl bir hava hakimdi?

Doğan Yıldırım:
DGM’lere gelecek olursak PKK’nın insan kaynakları ve ekonomik altyapısını çökertmek için kurulsa da asıl hedefi derin devletin izlerini örtmek, Müslümanları baskı altında tutmak olmuştur. Bunlara talimatın gittiği nokta da Genelkurmay’dı. Devletin askeriyesi, Genelkurmay’ı Yargıtay, HSYK ve diğer mahkemeleri ile pek sıkı fıkıydı. Şahidi olduğum toplantılarda nasıl tavır alacakları izah ediliyordu.

Akit: ‘Şahidi olduğum’ dediniz, açar mısınız?

Doğan Yıldırım: Benim saklayacak gizleyecek hiçbir şeyim yok. Birazdan söyleyeceklerimle istiyorum ki gerçekler açığa çıksın. 28 Şubat post modern darbesinin sivil örgütlenmesi askerin sivilleri koordinesi Harbiye Orduevi’nde yapıldı. 1. Ordu Komutanlığı’na bağlı Harbiye Orduevi’nde toplantı yapıldı. Benim de katıldığım toplantıya yargı mensupları başta olmak üzere akademisyenler ve o dönem çok etkili olan birçok gazeteci katıldı. Toplantıda irticadan ve hükümetin irticayı körüklediğinden bahsedildi. Buna karşılık toplantıya katılanların koordineli harekete etmesi ve kendi konumlarından doğan gücü lehte kullanmaları gerektiği vurgulandı. 

“KARADAYI, KIVRIKOĞLU VE ÇETİN DOĞAN ORADAYDI”

Akit: Bu çok önemli bir açıklama. Yani karargâhın gizlice toplandığını söylüyorsunuz kimler katıldı isim verebilir misiniz?

Doğan Yıldırım: Elbette gizli ve seçmece bir toplantıydı. Harbiye Orduevi’nin konferans salonuna girdiğimde içeride Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, dönemin 1. Ordu Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, ne ilginçtir şimdi Balyoz’un bir numarası eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak ve daha birçok asker vardı.

“İBDA-C DÂVÂSININ HAKİMİ...”

Akit: Sivillerden kim vardı?

Doğan Yıldırım: Dönemin DGM Başsavcısı, mahkeme başkanları, hatta Susurluk ve İBDA-C davasında hakimlik yapan şu meşhur hakim Metin Çetinbaş da vardı. Ve hatta Çetinbaş kürsüde konuşma yaptı. Herkes protokoldeki yerine göre oturuyordu. Resmi bir toplantı havasındaydı. Ön sıralara baktığımda yanlış hatırlamıyorsam İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu vardı.

“İSTANBUL VALİSİ EROL ÇAKIR, TUNCAY ÖZKAN DA İÇERİDE”

Akit: Toplantıda basından kimler vardı?

Doğan Yıldırım: Epey zaman oldu hepsini hatırlamak zor ama şimdi Ergenekondan sanık olan Tuncay Özkan, Erol Mütercimler, Milliyet yazarı Yalçın Doğan ve şu an Doğan Medyasında görev alan birçok isim vardı. En ön sırada ise dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır’ın oturduğunu gördüm.

“BRİFİNG MEDYASI HEDEF ÜRETTİ, KOLLUK KUVVETİ DELİL, YARGISI MÜEBBET VERDİ”

O dönem yapılan anti demokratik uygulamaların hepsinin geri planında o toplantıda alınan kararların olduğunu biliyorum. Toplantıya katılan DGM hakimleri karşılarına gelen dosyaları buna göre değerlendirdi. Delil aramadı gerekçe önemli değildi. Brifing Medyası irticacı yaftasıyla hedef üretti, brifinge katılan kolluk kuvveti bu kişiler hakkında sahte delil üretti, yargısı ise dosyada suç var mı yok mu umursamadan irticacı diye yaftalanan kişilere müebbet hapis cezası ve hatta idam cezası verdi. İBDA-C davası Susurluk davası ve benzeri birçok dava bunun neticesi. Bunların araştırılması aydınlatılması lazım, bu anti demokratik uygulamaların deşifre edilmesi, hesap sorulması lazım.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.