Sözcü’nün sahibi kim?

Sözcü’nün sahibi kim?
Akit gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu bugünkü yazısında “Sözcü’nün sahibi kim?” sorusuna cevap aradı.

İşte Karahasanoğlu’nun dikkat çeken o yazısı:

Sözcü’nün sahibi Aydın Doğan mı?

28 Şubat’ta Gözcü gazetesi vardı.

Mütedeyyin insanlara belden aşağı vuran, darbe tahrikçiliği yapan bir gazete..

Amiral gemisi Hürriyet’ten, “Gerekirse silah kullanırız” manşeti atılırdı.

Biraz daha belden aşağı başlık kullanılacak ise, Gözcü’ye görev verilirdi.

Refah Partili milletvekillerine, çok ağır hakaretler edilecekse; hiçbir mesnedi olmayan, tamamen iftira mahiyetinde haberler yayınlanacaksa, Gözcü gazetesi kullanılırdı.

AK Parti iktidara geldikten sonra, bu gazete kapandı. İddialara göre; güya Aydın Doğan, siyasi iktidarın baskılarına dayanamadığı için, sert muhalefet eden bu gazeteyi kapatmak zorunda kalmıştı.

Bir süre sonra, Sözcü ismi ile, Gözcü’nün taklidi bir gazete çıkmaya başladı..

Gerek ismindeki benzerlik, gerek yayın çizgisi, gerek köşelerdeki stil, gerekse fiyatındaki “Beni birisi sübvanse ediyor” diye bas bas bağıran ucuzluk..

Tüm bu benzerlikler, dedikodu şeklinde de olsa, bu gazetenin de sahibinin Aydın Doğan olduğu iddialarına sebep oldu. Bu iddialar çok net olarak yalanlanmadı..

Öylece kaldı...

Uzun süredir takip ediyordum..

Dün ve önceki günkü yayınları ile, Sözcü artık sahibini ele verdi.

Niye mi?

Anlatayım..

Türkiye çalkalanıyor..

Tüm gazetelerde, tüm televizyonlarda “Hürriyet gazetesi şantajla bakan istifa ettirdi mi?” konusu tartışılıyor.

Olaya hangi açıdan yaklaşırsanız yaklaşın, Doğan grubu için rezaletin doruk yaptığı bir nokta..

Bir yanda Ertuğrul Özkök ve Aydın Doğan var. Diğer yanda o dönem Sabah grubunda, ama şimdi Doğan grubuna geçmiş olan Zafer Mutlu var. Bir yanda ise uzun yıllar (Vatan gazetesinin sahibi olduğu dönemde) Aydın Doğan’a bağlı olarak çalışmış Can Ataklı var.

Bunlardan asgarisinden biri, mutlaka yalan söylüyor.

Belki ikisi.. Belki de üçü.

Bunun içindir ki, herkes bu konunun üzerine gidiyor.

Doğan grubu gazetelerinde bile tartışma hem haber oluyor, hem de köşe yazılarına konu oluyor..

Sadece Sözcü gazetesinde, “üç maymun” oynanıyor.

Ne önceki gün, ne de dün, bu tartışma ile ilgili ne bir haber, ne de bir köşe yazısı yok, Sözcü gazetesinde.

Niye acaba?

“Sahiplik iddiaları” ile ilgili meseleden mi kaynaklanıyor, bu sessizlik..

“Patron fena yakalandı, biz de üzerine gitmeyelim” diye mi düşünülüyor?

Ve böyleceeee.. Patronun bir numarası daha mı açığa çıkacak?

“Daha bir hafta önce Emin Çölaşan ile Ertuğrul Özkök tartıştılar ya.. Sözcü’de de, bu konu Çölaşan’ın köşesinden tartışıldı ya” demeyin sakın.

O alt seviyeden tartışma..

O kadarcık aldatmacası olsun artık.

İşin ucu yukarıya çıkınca..

İşte orda duruluyor.

Patron ile ilgili ne Çölaşan yazabiliyor. Ne de bir başka köşedeki..

Bundan sonrasında da takip edelim.

Bu tartışmaya geç de olsa girilirse, kimler hedef alınacak, çok önemli..

Patronun kim olduğu, böylece açığa çıkmış olacak.

GELİN DE GİZLİ DİNLEMEYİ SAVUNMAYIN

Gizli dinleme ayıp bir şey. Başkalarının konuşmalarını habersizce dinlemek, hem ayıp, hem suç.

Ama ilişkilerin bu kadar kokuştuğu, devlet kaynaklarının hortumlandığı, sayısız rezilliklerin yaşandığı, milyar dolarların üstüne konmak için yalanların döndüğü bir ülkede, gelin de gizli dinlemeyi savunmayın.

Son tartışmada, “Ertuğrul Özkök’ün şantaj yaparak bakan istifa ettirip ettirmediği” sorusuna cevap aranıyor ya.

Bir dinleme kaydı çıksa..

Ertuğrul Özkök’ün Zafer Mutlu’yla yaptığı görüşme içeriği ortaya saçılsa..

Mutlu ile Ataklı görüşmesi veya Bahattin Şeker’in, Mutlu ve Özkök ile yaptığı görüşme deşifre olsa?

Olsa ve gerçekleri görsek..

Kim yalan söylüyor, kim milleti aldatıyor, kim şantaj yapıyor veya kim şantaj iftirasında bulunuyor..

Hepsini öğrensek..

Tümüyle hayal de değil, bu kayıtların deşifre olma ihtimali...

Hatırlayın, Hürriyet’in santrali dinlenmişti ya..

O kayıtlar arasında olamaz mı, bunlarla ilgili konuşmalar da..

Olabilir.

Dolayısı ile peşin peşin “istifa mektupları” yayınlayanlar, yıllarca birlikte çalıştığı genel yayın yönetmenlerini şartlı da olsa “şerefsiz” ve “dünyanın en alçak insanı” olarak ilan edenler, biraz daha dikkatli olmalılar..

Hiç belli olmaz. Bakarsınız, illegal de olsa, dinleme kayıtları yalancının kim olduğunu ortaya çıkarabilir!

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.