Atatürk'ün o mektubu yalan çıktı!

Atatürk'ün o mektubu yalan çıktı!
Mustafa Kemal'in Medine'ye yürüyeceğini ilan ettiği mektup sahte çıktı...

CHP, Kabe çevresindeki genişletme çalışmaları çerçevesinde sökülen Osmanlı revakları için Suudi Arabistan'da incelemelerde bulunmak üzere bir heyet oluşturmasının ardından sosyal medya`da Mustafa Kemal`in Suudi Kral`ına yazdığı bir mektup dolaşmaya başladı. Derin Tarih dergisi o mektubun Mustafa Kemal`e ait olmadığını ortaya çıkarttı.

Yıkıldı yıkılacak derken, Mescid-i Haram'daki Osmanlı eseri tarihi revakların, Kâbe'yi Genişletme Projesi kapsamında sökülmesi işlemine başlandı. 80 milyar Riyal'e (yaklaşık 38 milyar TL) mal olacağı belirtilen projede, Türkiye için de en hassas bölüme gelindi.


NUMARALANDIRILDILAR

Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz el Suud, geçen yıl, Osmanlı revaklarının hac sezonu sonunda tamamen yıkılması için onay vermişti. Ancak revakların, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın devreye girmesi ve yine Kral Abdullah'ın emriyle, yıkılması yerine, söküldükten sonra aslına uygun olarak restore edilip tekrar konulmasına karar verildi. Özellikle Hac ve Ramazan umresinde büyük izdihama neden olan tavaf alanında, Osmanlı revaklarıyla ilgili restorasyon çalışması, Kâbe'yi Genişletme Projesi'ni üstlenen Bin Ladin Grubu tarafından, Türkiye'de altyapı, üstyapı ve tarihi eser restorasyonu alanında uzman Türk şirketi Gürsoy Grup'a verildi. Yenileme kapsamında, sökümüne başlanıp tek tek numaralandırıp özenle paketlenerek muhafaza edilen revaklar, yine Kâbe'de kalacak. Bab-u Sefa Kapısı da proje kapsamında, yeniden aslına uygun olarak restore edilecek.


CHP DEVREDE ATATÜRK MEKTUBU SOSYAL MEDYADA

Revaklar konusunda CHP`nin heyet oluşturmasının ardından sosyal medyada Mustafa Kemal`in Suudi kralına yazdığı iddia edilen bir mektup dolaşmaya başladı. O mektup şöyle;

Suudi Kralı dikkatine!

Tarafımıza ulaşan haberlere göre Allah'ın sevgili ve özel kulu, elçisi PEYGAMBER EFENDiMİZ HZ.MUHAMMED MUSTAFA'nın kabrini yıkıp yerini değiştirecekmişsin. O mezarın tek taşına dokunursan Kurtuluş Savaşı'nı bırakır, ordularımla aşağı inerim.


26 HAZİRAN 1919-MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Sosyal medyada tartışma konusu olan mektubu mercek altına alan Derin Tarih dergisi o mektubun Mustafa Kemal`e ait olmadığını bakın nasıl ortaya koydu.


NEVZAT YALÇINTAŞ`IN KAYNAĞI NE?

İnternet veya sosyal medyada sık sık paylaşılan bu metne siz de mutlaka rastlamış olmalısınız. Hürriyet ve Kanal D'nin haberine göre de, AK Parti eski milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Atatürk'ün manevî dünyasının Efendimiz'in (sas) kabrinin yıkılacağı haberini duyunca harekete geçtiğini ve Suudi Krah'na çok sert bir 'nota' yolladığını ifade etmiş. Prof. Yalçıntaş "Mektubun sonu gayet diplomatik bir tehditle bitiyor" diyor ve türbeye dokunulduğu takdirde askerî müdahalede bulunulacağını ifade ediyormuş. Ne var ki, değerli hocamız herhangi bir kaynak belirtmiyor.


COĞRAFYA AÇINDAN FACİA

İnternette yayıldığı haliyle 'ordularla aşağı inmek' tabirinin pek de 'diplomatik' bir tehdit sayılamayacağı aşikâr. Bu ifadenin coğrafya bilgisi açısından da bir facia olduğunu belirtmeye gerek yok zannediyorum. "Ordularımız önce Fransız işgal bölgesini, sonra Suriye, ardından da Ürdün topraklarını (tabii Fransız kuvvetlerini yenerek) ilerleyecek, sonra da Tebük'ten Medine'ye 700 kilometreyi geçecek at sırtında ve Medine-i Münevvere'yi kurtaracak!" Hangi lojistik, mühimmat ve silahla peki? Kaldı ki, mektubun başında diplomatik yazışmaların gereği olan 'Haşmetmeab' veya 'Ekselans' türünden bir saygı ifadesi de yer almıyor.


MUSTAFA KEMAL`İN ÜSLUBU DEĞİL

Öte yandan Mustafa Kemal Paşa'nın üslubundan kıyısından köşesinden haberdar olan biri bu metnin onun kaleminden çıkamayacağını rahatlıkla anlayabilirdi. Şimdi bunları bir tarafa bırakarak dikkatlerinizi 'telgrafın tarihine çekmek istiyorum. M. Kemal Paşa 26 Haziran'da Amasya ile Sivas arasında yolda, yani seferi vaziyettedir. Ertesi gün Sivas'a ulaşacaktır. İşgal altındaki bir ülkede o haberi ta Arabistan'dan kim getirecek de, kendisine ulaştıracak? İngilizler olabilir mi?! Telgrafın çekilmesinden bir gün önce Çerkez Ethem ve Demirci Mehmed Efe'nin Yunanlarla çarpışmaya başladığını öğrenince bir yerlerde bir şeylerin yanlış gittiğini anlayabiliyoruz zaten. Kaldı ki, Anadolu'nun tabiri caizse 'kaynadığı' bir dönemde bırakın 'aşağı inmeyi'. Kâzım Karabekir'inki dışında elle tutulur bir kolordumuz bile mevcut değildi.


15 YIL ÖNCEDEN SOYADI MI BAHŞEDİLİ

Dahası, imza kısmında 'Mustafa Kemal Atatürk' diye yazıyor. Böylece tam 15 yıl önce Mustafa Kemal'e soyadı bahsedildiğini öğreniyoruz. Bir diğer husus da Suudi Kralkğı'nın 1932'de kurulduğu gerçeği. Üstelik onu tanıyan ilk devlet de Türkiye Cumhuriyeti olmuş. 1919'da kutsal topraklarda bir kral vardı ama bu, Suudi Kralı değil, Hicaz Kralı Şerif Hüseyin'di. Tarihlerden devam edecek olursak, 1960'h yıllarda uydurulmuş olan 'Kurtuluş Savaşı'na Atatürk döneminde 'İstiklal Savaşı' denildiğini biliyoruz.


NEREDEN BAKARSAN BAK BELGE SAHTE

Oysa sözde telgrafta 'Kurtuluş Savaşı' tabiri geçiyor. Sizin anlayacağınız, neresinden tutsak elimizde kalan sahte bir belgeyle daha karşı karşıyayız. Olmayan bir krala, olmayan bir orduyla ve Amasya-Sivas yolunda patlak lastiklerle ilerlemeye çalışırken tehditte bulunuyormuş Atatürk. Bertrand Russell Sorgulayan Denemeler'de ne güzel söylemiş: "Doğru olduğuna dair herhangi bir kamt bulunmayan bir önermeye inanmak sakıncalıdır.

(DERİN TARİH YAZARI MERVE ARMAĞAN)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum