Bizde Türkücü-Popçu Kompleksi Var

Bizde Türkücü-Popçu Kompleksi Var
Kubat, kendisinden türküler duymaya alışık müzikseverlere sürpriz yaparak tamamı pop şarkılarından oluşan bir albümle çıkageldi.

Neden pop şarkılardan oluşan bir albüm yaptınız?

Aslında birden olan bir şey değil. Bir taraftan James Brown bir taraftan da Âşık Mahsuni Şerif’le büyüdüm. Belçika’da batı müziği ve gitar eğitimi aldım. Batı müziğinin tekniğini iyi biliyorum. Bir taraftan da genlerimde koskoca bir kültürü taşıyan halk müziği var. O teknikte eksik olarak gördüklerini genden tamamlıyorsun. Daha 9-10 yaşlarımda ‘bizim türkülerimizdeki ritimler neden Batı müziğinde yok?’ sorusunu irdeliyordum. 20 yaşımda ilk albümümü yaptım. Aslında benim o zaman yaptığım da halk müziği değildi tam olarak.

Neydi peki?

Ben o zaman için de pop sayılacak bir iş yaptım. Belki popun üstüne türküler söyledim. Kubat’a direkt olarak türkücü olarak bakmamak gerek. Kubat aynı zamanda türkü de söyleyen biri. Eski albümlerimize baktığımızda da yine türkülerle birlikte pop şarkılar vardı. Dinleyici profilime baktığınızda belki yüzde 60’ı rock, pop, caz dinleyen bir kitle. İlk albümü binlerce insan pop albümü diye almıştı.

Albümünüz çıkar çıkmaz büyük ilgi gördü. Demek ki dinleyiciler de sıkı bir pop albümü bekliyormuş...

Kesinlikle. Yakın çevremdekiler bana, ‘Senin pop söylememen pop piyasası için büyük bir eksiklik’ der. Çünkü sahnede ben söylüyorum bu müziği. Ama konsept olarak böyle bir şeye kalktığımızda şunu dedik. Madem pop yapacağız, bu kaliteli bir şey olmalı. Karakteri ve bir bütünlüğü olan albüm yapmak istedik. Öyle de oldu. Bunda Febyo Taşel’in büyük payı var.

Sanki ‘iyi pop şarkıları dinleyemiyorum artık. Bari kendim yapayım’ deyip bu albümü yapmış gibisiniz...

Estağfurullah. Aşk şarkılarından oluşan ama olmuş olsun diye değil, hakikaten arşivinizde saklayabileceğiniz bana bir albüm gösterin. Ben de gidip hemen alayım. ‘İyi Olacaksın’ böyle bir boşluğu doldurdu. Öncelikle kendi duymak istediğim bir konseptti bu.

Çoklarının yorumunuza dair değerlendirmesi, “popçulara ders niteliğinde” şeklinde…

Haksızlık etmeyelim. Bu tarzda çok iyi isimler var. Ancak maşallah her hafta bir popçu çıkıyor ortaya. Hal böyle olunca kalitesi biraz sırıtıyor. Ancak öbür taraftan radyolar, televizyonlar hep pop çalıyor. Albüm çıkalı bütün radyolarda çalınıyor şarkılarım. Daha önce de yer vermek istiyorlardı fakat formatından dolayı mümkün olmuyordu. Bu da albümün güzel bir getirisi oldu.

Müzik piyasasının mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son on yıldır çok az iş çıktı, bir tıkanıklık oldu. Bu durum dünyada da böyle. Ancak bunlardan kendini soyutlayıp güzel şeyler yapan insanlar da var. Ama azınlıkta.

Kubat popçu mu oldu diye merak edenler var.

Maalesef Türkiye’de bir kompleks var: Türkücü, popçu… diye. Bunların hepsi gereksiz. Ne türkücüyüm ne popçu. Ben yorumcuyum. İyi işler yaptığıma inanıyorum. Öldüğümde ‘bu adam iyi işler yaptı’ denmesi ruhumu şâd eder. Türküler bitmiş değil. Bu başka bir nefes almak gibi. Başka bir odaya girmek, başka bir pencere aralamak gibi. Ne yaparsam yapayım kalitemden ödün vermem.

‘İyi Olacaksın’ bir aşk albümü. Bu kavramın içi yeterince boşaltılmadı mı?

Bu albümde aşkın güzel hallerini anlatıyorum. Vay öldüm bittim, intikam gibi şeyler söz konusu değil. Olumlu, yapıcı, ne yapalım böyle olmuş diyen bir anlatım var. Her zaman yaşanmışlığa minnetle bakan aşkın en güzel hallerini anlatıyor.

Kubat’ın aşk tanımı nedir?

Benim için aşk kontrolsüzlüktür. Âşık olunca insan kontrolden çıkıyor. Bazen öyle bir alev yanıyor ki, kendinden geçiyorsun. Ama karakterin bunun bile üzerinde olmalı ve taşıyabilmelisin.
Vücudum değil ama beynim ve gönlüm fit

Emirdağlısınız, Belçika’da büyüdünüz, Türkiye’de müzik yapıyorsunuz. Bu üçgende çok sık seyahat ediyor musunuz?

Bizim aile birbirine düşkündür. Emirdağ Karacalar köyünde ozan amcamız var. Orada ozanlık geleneğini devam ettiriyor. Babamın kabri köyde. Annem Belçika’dan geldiğinde bir ay birlikte köyde kalmaya çalışırız. Belçika’da yine birçok akrabamız. Bu anlamda bir mekik dokuyorum. Köyün lezzeti bambaşka.

Aile ve akrabalığa bu kadar önem veriyorsunuz. Kendi ailenizi kurmayı düşünmüyor musunuz?

Bu albümle altyapısını yaptık artık. (Gülüyor) Aşkı anlatıyoruz bu albümde. Bir nevi mesaj, kendime de bir mesaj. Albüme bir buçuk yılımı verdim. İnsan bununla yatıp kalkınca epey naif oluyor. Hakikaten romantik bir adam oldum. Ben ne aşk konuşurdum ne de romantizm, beni sıkardı. Daha çok dostlarla muhabbet eder, iyilik paylaşmak gibi güzel duygular büyütürüm. Stüdyoda bu kadar aşk şarkılarıyla vakit geçirince kendimde bastırdığım o romantik tarafın kutusunu birer birer açtığımı düşünüyorum. Kırk yaşından sonra da sanırım evlilik bekliyor bizi. Çoluk çocuğa karışalım artık yeter. İyi ki bu albümü yapmışım. İnşallah vesile olur da yuvamızı kurarız.

Stüdyo ve konserler haricinde Kubat’ın hayatı nasıl geçiyor?

Dostlarımla çok fazla vakit geçiririm. Sosyal bir insanım. Zaman zaman bundan şikayet de ediyorum çünkü kendime çok az vakit ayırabiliyorum. (Gülüyor) Bu bir yandan çok güzel bir yandan da yorucu. Bazı arkadaşlarım arayıp nasılsın diye soruyor, yorgunum diyorum. ‘Sen de hep yorgunsun’ diyorlar. Peki sen ne yapıyorsun, hep evdesin. İki saat spor yapıyorsun. Fitsin tamam güzel ama mutsuzsun. Ben arkadaşlarımla buluşuyorum. Fit değilim ama acayip mutluyum. Beynim ve gönlüm fit. (Gülüyor) Dünyanın en mutlu insanıyım.
Tam bir mozaik adamım

Hayatta sizi en çok neler rahatsız ediyor?

En büyük sorun bence tahammülsüzlük. Birbirimize tahammül ettikten sonra aşılmayacak bir şey yok. Memleketimiz de bir süreçten geçiyor ama inşallah düzelecek. Türkiye’nin önünü çok parlak görüyorum. Bunu yaşarken yeni şeylerle, yeni pazarlıklarla karşılaşıyoruz. Tam anlaşma olacakken bir taraf üç yerine beş şey istiyor. Bunu sindirmesi biraz zor oluyor. Ama bir şekilde ortasının bulunması ve sindirilmesi gerekiyor.

Babanız Alevi, anneniz Sünni. Aslında tahammül konusunda iyi bir örneksiniz.

Evet. Aynı zamanda Belçika’da koleje giderken kilise korosunda solistlik yaptım. İncil’i de iyi bilirim. Ali dayımızla Kur’an-ı Kerim’i de hatmettik. Böyle bir çocukluk ve gençliğim var. Tam bir mozaik adamım. Benim için en büyük değer insan olmaktır. Onun üstünde hiçbir şey yoktur.

Sahnede hem duygusal hem de neşeli bir Kubat var. Gerçek hayattaki Kubat nasıl?

Genelde neşeliyimdir. Duygusallığımı kendime gizlerim. Dışarıda ne kadar neşeliysem içeride o kadar hüzünlü bir adamım. Ama bu hüznümü insanlara yansıtmıyorum. Bir yere gittiğimde insanların benden mutluluk almasını istiyorum. İnsanların mutluluğa ihtiyacı var.

Müzik ve arkadaşlar dışında uğraşılarınız var mı? Futbolla ilgileniyor musunuz?

Galatasaraylıyım. Ama fanatik değil, taraftarım. Önemli maçlarda stada gidiyorum. Üç, dört aydır spora başladım. Bedeni de fitlemenin zamanı geldi. (Gülüyor) Yüzmeyi seviyorum.

Kubat’ın en büyük hayali nedir?

Hayallerimi çok büyütmüyorum. Büyütünce uzaklaştığına inanıyorum. Benim hayallerim isteklerim. Bu albüm istediğim bir şeydi. Çıkınca bir hayalim daha gerçek oldu. Hayalim iki gün sonra çok sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret etmek, güzel günler geçirmek, buna da şükretmek. Çok şükür her isteğim oldu. Bundan sonra da müzik adına çıtayı yükseltmek istiyorum.

ZAMAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum