30 Bin Hasta Organ Nakli Bekliyor

30 Bin Hasta Organ Nakli Bekliyor
Türkiye’de son rakamlara göre 30 bin civarında insan acil organ nakli bekliyor.

İnsanın başına gelmedikçe tam olarak hissedemediği sıkıntılı durumlardan biri de organ yetmezliği ve neticesinde oluşan zorluklar. Türkiye’de son rakamlara göre 30 bin civarında insan acil organ nakli bekliyor. Ancak bir takım çekinceler ve umursamazlık neticesi yeterli organ bağışının gerçekleşmemesi bu insanların umutlarını her geçen gün daha da azaltıyor. Diyanet ve birçok İslam aliminin organ naklinin caiz ve bir insanlık görevi olduğu yönündeki çağrılarına rağmen bir çok insan çekincelerini koruyor.

‘BAĞIŞ ESAS KABUL EDİLMELİ’ ÖNERİSİ

Bu arada hastaların organ ihtiyacının karşılanması yönünde son derece çarpıcı bir hukuki düzenleme teklifinde bulunan Hukukçu Hacı Ali Özhan, “Organ bağışı yapan değil, yapmak istemeyenler beyanda bulunmalıdır” dedi. 30 bin insanın bu hayati ihtiyacının karşılanması için, birtakım tıbbi, hukuki, vicdani gerekliliklerin yerine getirilmesinin ardından bir kanun düzenlemesi yapılarak, ‘herkesin organ bağışında bulunduğunun kabul edilmesi’ni öneren Hacı Ali Özhan, “Şimdi bağışta bulunmak isteyenler beyanda bulunuyorlar, oysa bağış yapmak istemeyenlerin beyanı ile bağış sayısı artırılabilir” dedi.

“AİLELER ÖLÜMÜN SICAKLIĞIYLA SAĞLIKLI DÜŞÜNEMİYORLAR”

Konuyu Habervaktim’e değerlendiren Avukat Hacı Ali Özhan şunları söyledi: “İnsanların sağlığında organ bağışından çekinmesi anlaşılabilir, ancak öldükten sonra büyük çoğunluğun organlarını bağışlama isteği duyacağını tahmin etmek mümkün. Ölümle toprağa gömülerek yok olacak bir organın, hiç olmazsa başka bir kişinin hayatını kurtarması arzu edilecektir. Organ bağışı konusunda duyuru ve tanıtım yapılmasına karşın maalesef yeterli miktarda bağış yapılmıyor. İstekli olmakla beraber kişilerin kaza-ölüm gibi psikolojiyi bozan irkiltici-soğuk olayları düşünmek istemediklerinden hastaneye giderek iki tanık huzurunda tutanak hazırlaması işlemi ihmal edilmektedir. Ölüm nedeniyle duygusal acıları arasında ailelerin konuyu düşünemeyecek olmaları veya birisinin istemesi diğerinin istememesi gibi tereddütler, naklin alıcı ve verici için ön hazırlık ve zamanla yarışan hız gerektirmesi gibi nedenlerle yeterli miktarda organ nakli yapılamamaktadır.”

“KANUNİ DÜZENLEME ŞART”

Yıllardır nakil bekleyen hastalar olduğunu sözlerine ekleyen Özhan şöyle devam etti: “Bağış yapmamış kişilerin ölümünden sonra böbrek, kalp, karaciğer gibi yaşamsal organların nakli yasaklandığından, ihtiyaç olmasına karşın toprağa gömülerek yok olmasına büyük oranda bu konudaki kanun neden olmaktadır. Kişinin "sağlığında izin vermesi yönteminden" vazgeçilerek, "itirazı olmayan herkesin organını bağış ettiğinin kabulü yöntemine" geçilmesi şeklindeki değişiklik organ yetersizliği sorununu temelden çözecektir. 2238 sayılı kanunun 14. madde hükmünün bütün organ ve dokuları kapsayacak şekilde "ölen herkesten organ ve doku alınarak ihtiyaç sahiplerine nakil edilir. Ancak sağlığında aksine beyanda bulunanların organ ve dokuları alınamaz" şeklinde yeniden düzenlenmesini öneriyorum.”

“VERMEK İSTEMEYENLER BEYANDA BULUNABİLİR”

Önerisinde herhangi bir zorlama unsuru bulunmadığını vurgulayan Özhan şöyle devam etti: “İnsanların % 90 gibi çoğunluğunun öldükten sonra organlarını bağışlayacağı varsayılırsa bu değişiklik isabetli olacaktır. Vermek istemeyen % 10 gibi azınlıktaki kişilere "izin vermeme" işlemi yaptırmak gibi bir zorunluluk getirmiş oluruz, ancak konunun özelliği, toplumsal faydası için bu külfete katlanmaları gerekir diye düşünüyorum. Organını vermeyenlerin yapacağı kolay bir işlem bulunabilir. Örneğin kişi Nüfus Müdürlüğüne giderek beyanda bulunabilir veya bir hastaneye yapılan beyan Sağlık Bakanlığı'nda merkezi bir kayda alınabilir.”

“KAMU DÜZENİNE OLUMLU YANSIMALARI OLUR”

Önerisinin hayata geçirilmesi ile organ nakli için yurtdışına giden vatandaşların maddi kayıplarının da önleneceğini belirten Özhan, yine kaçak yollardan organ nakli yapılması, parayla organ satışı veya zorla, hile ve aldatma ile organ almak gibi suçların da tümden önlenmiş olacağını, değişikliğin kamu düzenine de olumlu yansımalarının olacağını söyledi.

RAKAMLARLA ORGAN NAKLİ

NAKİLLERİN DÖRTTE ÜÇÜ AKRABADAN

Türkiye organ nakli tablosuna bakıldığında yapılan nakillerin 3/4 oranında hastanın akrabaları olan canlı vericilerden, ancak 1/4 oranında kadavradan yapıldığı görülüyor. 2012 yılında organ beklerken 1.026 kişi hayatını kaybetti. 2013 yılında 1.779’a çıkan bu rakamın önümüzdeki yıllarda katlanarak artması bekleniyor.

‘DİYALİZ LOBİSİ’ MİLYARLARCA DOLAR KAZANIYOR!

Türkiye’de organ nakli bekleyen hastaların büyük kısmı böbrek hastaları. Toplam 36 bin böbrek hastasının yaklaşık 20 bini nakil bekliyor. Bunlar da toplam organ bekleyen hastaların yaklaşık üçte ikisini oluşturuyor.

Nakil yaşam süresini artırıyor

Uzmanlar böbrek nakli olan hastaların yaşam süresinin, diyaliz tedavisi olan hastalara göre 3 kat daha fazla olduğunu kaydederken, organ nakli konusunda atılacak adımların hazineye de ciddi katkısı olacağı değerlendiriliyor.

Maliyet 2 milyar doları aştı

Bir böbrek hastasının ayda ortalama 7-8 kez diyalize girdiği biliniyor. Çoğunluğu özel sektöre ait diyaliz merkezleri devletten her seans için 1000 TL civarında bir ödeme alıyorlar. Toplamda ise devletin böbrek hastaları için ayırdığı kaynak 2 milyar doları aşmış durumda.

Tablo hızla kötüye gidiyor

Eğer böbrek nakli konusunda bir atılım gerçekleştirilemezse önümüzdeki yıllarda daha karanlık bir tablo Türkiye’yi bekliyor. Uzmanlar önümüzdeki 7-8 yıl içerisinde Türkiye’deki böbrek hastası sayısının 60 bine ulaşacağını; bu hastalara devlete maliyetinin ise 5 milyar doları aşacağını hesaplıyorlar.

KANUN NE DİYOR?

Organ ve doku alınması hakkındaki kanunun 14. madde hükümleri;

“Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya organ ve dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamamış ise sırasıyla ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin; bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının muvafakatiyle ölüden organ veya doku alınabilir.

Ölü, sağlığında kendisinden ölümünden sonra organ veya doku alınmasına karşı olduğunu belirtmişse organ ve doku alınamaz.

Kaza veya doğal afetler sonucu vücudunun uğradığı ağır harabiyet nedeniyle yaşamı sona ermiş olan bir kişinin yanında yukarıda sayılan kimseleri yoksa, sağlam doku ve organları, tıbbi ölüm halinin alınacak organlara bağlı olmadığı 11 inci maddede belirlenen hekimler kurulunun raporuyla belgelenmek kaydıyla, yaşamı organ ve doku nakline bağlı olan kişilere ve naklinde ivedilik ve tıbbi zorunluluk bulunan durumlarda vasiyet ve rıza aranmaksızın organ ve doku nakli yapılabilir. Bu hallerde, adli otopsi, bu işlemler tamamlandıktan sonra yapılır ve hekimler kurulunun raporu adli muayene ve otopsi tutanağına geçirilir ve evrakına eklenir”

“DOKTORLAR SINIRLANIYOR”

Kanunu yorumlayan Özhan şunları söylüyor:”1. fıkra hükmü ölüden organ alınmasını yakınlarının iznine bağlamıştır. 4. fıkra hükmü ölenin yanında yakını olmadığında izin gerekmeyeceğini belirtmişse de, "yaşamı nakle bağlı olmak, ivedilik ve tıbbi zorunluluk" gibi doktorları sınırlayan, çekinceli ve tereddütlü haller nedeniyle yeterli sayıda organ nakli yapılamadığı görülmektedir”

Habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum