İşte Tutuklanan Kişilerin İfadeleri!

İşte Tutuklanan Kişilerin İfadeleri!
Soma faciasının ardından tutuklanan kişilerin ifadeleri ortaya çıktı. Verdikleri çelişkili cevaplar göze battı.

El Cezire Türk'ten Turaç Top'un haberine göre, şüphelilerden Yalçın Erdoğan, Emniyet vardiya mühendisi olarak görev yaptığını belirtti ve ifadesinde şunları söyledi;

"Görevim gereği vardiya sırasında ocak içerisindeki gaz oranını tespit ediyorum. Bu olaydan önce daha önce de ocak içerisinde görevim gereği yapmış olduğum gaz ölçümlerinde olması gerekenden farklı bir gaz oranı ölçmedim."

Şüphelilerden teknik nezaretçi Ertan Ersoy ise madende ortaya çıkan fiziki aksaklıkları tutanak halinde işlediğini söyledi ve söz konusu gaz ölçümlerinde yapılması gerekenlerin kendi sorumluluğunda olmadığını açıkladı:

"Madendeki gaz  ölçüm sensörlerinin olması gerekenden yüksek ölçüm yaptığında bu durumdan sorumlu olan ekip iş sağlığı güvenliği ekibidir. Benim gaz ölçümüne ilişkin herhangi bir sorumluluğum yoktur."

Şüphelilerin verdikleri bu ifadelerde de sık sık gaz ölçümlerinden bahsedilmesinin sebebi madende yapılan gaz ölçümlerinde oranın olması gerekenin çok  üstünde çıkmasıydı.

"Geçen sene hatırlamadığım bir tarihte karbonmonoksit yoğunlaşması nedeniyle H2 yarı mekanize üretim durdu ayak külle doldurulmuştu. 6 ay sonra tekrar faaliyete başlandı. Yaklaşık 6-8 ay önce S panosunda benzer şekilde karbonmonoksit yoğunlaşması olmuştu. Kül basılarak iki ay üretim durdurulmuştu. Daha sonra tekrar üretime başlanmıştı diye hatırlıyorum. Bu kararlar iş güvenliği ile ilgili defterlerden görülebilir diye düşünüyorum. Bunlar sadece benim hatırladıklarım."

Sarı, bilirkişi raporunda yer alan ve madende yüksek ısı farkları tespit edildiğine dair rapor hakkında da şunları söyledi:

"Ben bilirkişi raporunda geçen gaz ölçümlemelerinin yüksek ivme yaptığından yüksek sıcaklık farklarından haberdar olmadığım için bu konuda iş güvenliği uzmanlarını herhangi bir tedbir alıp almadığını bilmiyorum."

"ELEKTİRİKLER ARA ARA KESİLDİ"

Vardiya amiri olarak çalışan Halil Sarı'nın ifadesindeki bir diğer çarpıcı nokta ise madende elektrik kesintilerinin daha önce de yaşanmış olması. Bu, hem madendeki elektrik sistemindeki soruna hem de madencilerin bir sorun olduğunu sezip hızlı hareket edememesine sebep olmuştu. Sarı ifadesinde şöyle dedi;
"Ben elektriğin neden kesildiğini bilemem ara ara kesildiği olmuştur. Sık aralıklarla olmasa da kesinti en fazla 30 dakika sürerdi. Uzun süreli elektrik kesintisi olacağında biz bilgilendirilirdik. Bu halde gerekli tedbirler alınarak faaliyetlere başlanır. Üretim yapılmazdı. Ekipleri ocak içerisindeki düzenlemeler için çalıştırırdık."

BİLGİSAYAR KAYITLARI İFADELERİ REDDEDİYOR

Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında maden işletmesinin geriye dönük bir yıllık işlemleri dâhil tüm bilgi ve belgelerine el konuldu.

El konulan şirket bilgisayar kayıtları, kaza günü ile kazadan iki gün önce gaz sensörlerinin uyarı vermesine rağmen önlem alınmadığını ortaya çıkardı. Bu iki uyarıda da karbonmonoksit seviyesinin yüzde 50'nin üzerine çıktığı tespit edildi.

Bu, yangının küçük çapta da olsa başladığını ya da başlamasına uygun ortamın oluştuğu anlamına geliyor.

Bu uyarılara rağmen hiçbir önlem alınmadan madende çalışma sürdürüldü. Üstelik karbonmonoksit miktarının deftere işlenmediği ve işletme müdürü tarafından da imzalanmadığı belirlendi.

"PSİKOLOJİM UYGUN DEĞİL"

Tutuklu yargılananlardan İşletme Müdürü Akın Çelik, psikolojik olarak ifade verecek durumda olmadığını belirtip şunları söyledi:

"Maden içerisindeki gaz değişimine ilişkin ölçümleri yapan sensörler ve bu sensörlerin ölçümlerini takip eden görevliler bulunmaktadır. Herhangi bir gaz değişimi olduğunda bu hususta görevli personele bilgi verilmektedir. Bu durum görevli personelce değerlendirilir ve yapılması gereken işlem yapılır. Kaza sırasında madene girerek işçilerin kurtarılması çalışmasına bizzat katıldım. Bu nedenle ölüm tehlikesi geçirdim. Şu anda psikolojik olarak da ifade verecek durumda değilim. Olayda herhangi bir kusurum olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca müdürü olduğum işletme sürekli olarak hem özel hem de kamu denetçileri tarafından denetlenmektedir. İş sağlığı güvenliği sistemi işletmemizde mevcuttur. Herhangi bir eksiklik bulunmamıştır. Olayın neden kaynaklandığını biz de tespit edemedik."

"KEFALETLE SERBEST KALMA" TALEBİ

Akın Çelik'in avukatı Yusuf Koçyiğit ise müvekkilinin her hangi bir kusuru olmadığını iddia etti ve tutuksuz yargılanmasını istedi. Koçyiğit müvekkilinin savunmasında şu ifadelere yer verdi.

"Delillerden haberdar olmadan savunma yapmak durumundayız. Müvekkilim ile yapmış olduğum görüşme sırasında bana söylemiş olduğu beyana göre kaza sırasında yangından sonra gaz artışı olmuş ancak yangından önce ölçülmüş olan herhangi bir gaz artışı yoktur. Müvekkilim olay sırasında ve olaydan önce üzerine düşen her türlü işlemleri yapmış. Bütün güvenlik işlemlerini yerine getirmiş, çalışma faaliyetlerine katılmıştır. Olay öncesinde veya sonrasında yerine getirmediği herhangi bir güvenlik işlemi yoktur. Olay nedeniyle müvekkilimin aleyhine veya lehine olan delillerin toplanması mümkün olmamıştır. Yangının çıkış sebebi bilimsel olarak tespit edilememiş, müvekkilimin beyanı ve dosya kapsamındaki diğer ifadelerde de belirtildiği gibi ani gelişen bir yangın olmuştur. Bu nedenle müvekkilimin olayda herhangi bir kusurunun olmadığı kanaatindeyiz. Müvekkilime isnat edilen suçun alt sınırı 2 yıldır. Müvekkilimin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise adli kontrol altına alınmasını mahkemenin uygun gördüğü ayni ya da nakti kefaret karşılığında müvekkilimin serbest bırakılmasını talep ediyoruz."

İşletme Müdürü Akın Çelik, savcılıktaki ifadesinde ise çocuğunun rahatsızlığı nedeniyle olaydan 1 saat sonra madene gittiğini söyledi. Çelik, 2011 yılı Kasım ayından itibaren madende çalıştığını, 7-24 işletmeyle ilgili bütün problemleri gidermekle yükümlü olduğunu söyledi ve  "Olay günü, saat 15.00 sıralarında madendeki arkadaşlardan biri telefonla aradı. U3 bölgesi olarak tanımlanan yerden duman çıktığını söyledi. Çocuğumun rahatsızlığı nedeniyle Ocak başına 1 saat sonra gittim" dedi.

"GÖRSEYDİM KİMSEYİ OCAĞA SOKMAZDIM"

Olayın sebebine yönelik ifade veren Çelik, "Kömür kızışması doğal bir olaydır, kendiliğinden gerçekleşir. Sebebini ben de bilmiyorum. Bilirkişi raporlarıyla gerçek ortaya çıkacaktır. Çalıştığım süre boyunca söz konusu maden ocağında herhangi bir anormallik görmedim. Görseydim de, özellikle olay günü hiç kimseyi ocağa sokmazdım. Bizzat onları kurtarmak için kendim girdim. Üzerime düşen her türlü tertibatı aldığım gibi birçok insanın da sağ olarak kurtarılmalarına yardımcı oldum" dedi.

YAŞAM ODASI

Çelik, ifadesinde, yaşam odasının olup olmadığıyla ilgili soruya, "S panosunun yukarısında 340 doğrusu diye tabir ettiğimiz yerüstüne bağlantı ocak içinden hariç ve temiz havanın olduğu yer üstüne 300 metre sonra çıkabilecek bir kaçış yolumuz mevcuttur. Bu yaşam odasından daha öncelikli ve faydalı bir yerdir. A panosunda da yaşam odasının yapılması konusunda çalışmalara başlanmıştı" dedi.

MAĞDUR AVUKATI REDDEDİLDİ

Mağdurlar adına sorgulamaya müdahil olmak isteyen Avukat Başak Yeşil'in bu talebi reddedildi.

Gerekçe olarak bu talebin yapıldığı esnada sorgulamanın başlamış olması ve sorgu sırasında mağdur avukatının herhangi bir söz hakkı olmaması gösterildi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.