Hafızlar Neden Hep Gül Kokar?

Hafızlar Neden Hep Gül Kokar?
Gülsuyu, gül yağı, güllab, gül reçeli, gül kokusu, gülbeşeker... Saray bahçeleri ve mutfağının ayrılmaz parçası olan gül, Osmanlı tıbbında da özel bir yere sahipti.

Gül'ün Müslüman hissiyatında özel bir yeri bulunuyor. Gül özellikle klasik İslam sanatlarında Hz. Peygamber Efendimiz'in (s.a.s) simgesi olarak itibar görmüş. Fosilleri 70 milyon yıl, yazılı kaynaklarsa 5 bin yıl öncesine götürüyor gülün tarihini.

Anavatanı Orta Asya olan gül, tarih boyunca önemini hiç yitirmedi. Osmanlı mutfağının vazgeçilmezi, bahçelerin daimi konuğu güller, Osmanlı tıbbının da en değerli ilacıydı. Osmanlı tıbbında yaygın olarak kullanılan ve "güllap" ismiyle anılan gül suyu, gül çiçeklerinin damıtılması ve buharlaşan maddelerin soğutulmasıyla elde ediliyordu. 11. yüzyıl hekimlerinden İbn Sina “El-Kanun Fi’t-Tıbb” adlı eserinde, serinletici ve ferahlatıcı etkisi nedeniyle gül suyunun ateşli hastalıklarının tedavisinde kullanılmasını tavsiye etmişti.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ayten Altıntaş, gülün kadim tıptaki yararına ışık tuttu. Altıntaş şu bilgileri verdi: "Gülle yapılan ilaçları ben bütün Osmanlı tıp kitaplarından taradım. Bir tanesi gül suyu... Çok önemli bir ilaç. Hem ferahlatıcı, hem rahatlatıcı, psikolojiyi düzeltici. Çeşitli şuruplar yapılarak çok önemli ferahlatıcı ilaç. İkincisi olarak da gül reçeli dediğimiz şey, mide ve karaciğer için bir numaralı ilaçtır."

GÜL KOKUSU HAFIZAYI VE BELLEĞİ KUVVETLENDİRİYOR

Prof. Dr. Altıntaş, gülün diğer hususiyetleri hakkında da şunları söyledi: "Gül kokusu hafızayı ve belleği kuvvetlendiriyor. Eski zamanlarda hafızlar mutlaka gül koklarlarmış. Kolay hıfz etmek, ezberleyebilmek için Kur'an-ı Kerim'lerin arasına hep güller koyarlarmış ki daha kolay ezberleyebilsinler. Gülbeşeker de Osmanlı döneminde gülle hazırlanan macunların başında geliyordu. Ziyafetlerin ardından gül macunuyla birlikte gül şurubu ve şerbeti ikram ediliyordu.

Eski Osmanlı minyatürlerine bakarsanız, büyük ziyafetlerde arkada bekleyen hizmetçiler ellerinde gül macunları ile beklerler. Yemek yerken hazımszılık olduğunu hissederlerse işaret ediyorlar. Bir kaşık gül macunu alıyor ağzına. Biraz midesi hazmediyor ve yemeğe devam ediyor."

Osmanlı hekimleri tarafından mübarek yağ olarak adlandırılan gül yağı,İbn Sina'nın eserinde de geçiyordu. İbn Sînâ, “Gül yağı beynin iltihaplanmasının başlangıcında ve sonrasında etkilidir. Beynin gücünü çoğaltır ve anlayış gücünü artırır, belleği güçlendirir, onun rahatlatma etkisi vardır. Bundan dolayı Galenos’a göre gül yağı soğuk vücutları ısıtır ve sıcak vücutları soğutur, normale döndürür. Bize göre sıcak bedenleri soğutma kabiliyeti daha fazladır” diyerek gül yağının faydasını anlattı.

Bugün dünya üzerinde bin 300 gül türü bulunuyor ve geleneksel tıp dünyasında ilaç olarak kullanılmaya devam ediliyor. Isparta'da yetiştirilen Isparta gülüyse katmerli, kokulu yapısı ve pembe rengiyle tüm dünyada talep görüyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.