Örtü İslâm’ın Emri

Örtü İslâm’ın Emri
AYM, dün açıkladığı gerekçeli kararda “Başörtüsünün İslâm dininin bir emri olduğu” gerçeğine işaret etti.

Anayasa Mahkemesi’nin,“Zorba hakim” lakaplı Ankara 11. Aile Mahkemesi Hakimi Mustafa Karadağtarafından başörtüsüyle duruşmaya alınmayan Avukat Tuğba Arslan hakkında verdiği ihlal kararıyla ilgili gerekçesi kurumun internet sitesine konuldu. Av. Tuğba Arslan, duruşmaya alınmadığı gerekçesiyle haklarının ihlal edildiğini kaydederek, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuş, Yüksek Mahkeme, oy çokluğuyla, Arslan’ın haklarının ihlal edildiğine karar vermişti. Kararın gerekçesinde, Danıştay 8. Dairesi’nce Türkiye Barolar Birliği bülteninde yayımlanarak yürürlüğe giren meslek kurallarının 20. maddesindeki “başları açık” ibaresinin yürürlüğünü durdurduğu hatırlatıldı. Ankara Barosu’na kayıtlı çalışan Arslan’ın bu kararın ardından duruşmalara başörtülü katılmaya başladığı anlatılan gerekçede, Hakim Mustafa Karadağ’ın kadın avukata duruşmalara başörtüsüyle katılamayacağını söyleyip, müvekkiline kendisini yeni bir avukatla temsil ettirmesi için sonraki celseye kadar süre verdiği aktarıldı. 11. Aile Mahkemesi’nin verdiği kararla ilgili başvuru için olağan hukuk yollarının tüketildiğinin altı çizildi.

ADALET BAKANLIĞI’NIN GÖRÜŞÜ

Adalet Bakanlığı’nın başvuruyla ilgili görüşünde, din ve vicdan özgürlüğünün demokratik toplum için öneminin hatırlatıldığı belirtilen gerekçede, bu kapsamdaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına atıfta bulunulduğu aktarıldı. Bakanlık görüşünde ayrıca AİHM’in yerleşik içtihatlarında din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin düzenlemelerde devletlerin geniş bir takdir hakkı bulunduğunu değerlendirdiği, geçmişte benzer konuda AİHM’e yapılan başvurularda, AİHM’in iç hukukta yer alan kısıtlayıcı bazı düzenlemelere ve yargı kararlarına dayanarak takdir hakkı doktrini çerçevesinde değerlendirmeler yaptığı, ancak son yıllarda hükümetlerin demokratikleşme ve özgürlük alanlarının genişletilmesi neticesinde başörtüsü de dahil olmak üzere kılık ve kıyafete ilişkin sınırlandırmaların kaldırıldığı belirtildi. Anayasa’nın 24. maddesine göre, herkesin, vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğüne sahip olduğu belirtilen gerekçede, din ve vicdan özgürlüğünün Anayasa’nın 2. maddesinde ifadesini bulan demokratik devletin vazgeçilmez unsurlarından olduğu vurgulandı. AİHM’in de din ve vicdan özgürlüğünü Avrupa kamu düzeninin temel unsuru olan demokrasinin en önemli ilkelerinden biri olarak kabul ettiği anlatılan gerekçede, AİHM’in ilgili kararlarından örnekler verildi.

Din özgürlüğünün, evrensel ve bölgesel düzeyde insan haklarına ilişkin uluslararası bildiri ve sözleşmelerin birçoğunda korunan bir hak olduğuna işaret edilen gerekçede, din ve vicdan özgürlüğünün ancak tanıma, çoğulculuk ve tarafsızlık anlayışı ile temellendirilen bir demokraside korunabileceği kaydedildi. Gerekçede, başvurucunun, giyinme tarzının, mensup olduğu İslam dininin mutlaka yerine getirilmesi gereken kurallarından biri olduğunu, bu sebeple, kendisininavukatolarak duruşmada bulunduğu sırada hakim tarafından mahkemeden çıkarılmasının dinini serbestçe açığa vurma hakkına açık bir müdahale olduğunu savunduğu hatırlatıldı.

“DİN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇERİSİNDE DEĞERLENDİRİLMELİ”

Ayrıca, başörtüsü takmasının veya duruşmada çıkarmayı reddetme davranışının İslam dini bakımından yerine getirilmesi gerekli bir uygulama olduğuna ilişkin açıklamalarını, Kur’an-ı Kerim’de yer alan konuyla ilgili ayetlere, hadislere ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konudaki görüşlerine dayandırdığı, başörtüsü takmasının ve bir mahkemenin duruşmasında çıkarmayı reddetmesinin İslam dini bakımından gerekli olduğunu ortaya koyduğu anlatıldı.

Öte yandan, hakimlerin Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesini uygulamakla görevli oldukları belirtilen gerekçede, başörtüsü takmayan tüm kadın avukatlar duruşmalara girebiliyorken yalnızca başörtülü olması nedeniyle başvurucunun duruşmalara alınmamasındaki zorlayıcı toplumsal sebeplerin gösterilmesinin gerektiği kaydedildi. Gerekçede, Ankara 11. Aile Mahkemesi’nin, başvurucunun başörtülü olarak duruşmada görev yapamayacağı ve bu nedenle duruşmanın yapılamayacağına ilişkin kararını “başörtüsünün laiklik karşıtı güçlü bir dini simge ve siyasal simge” olduğu gerekçesine dayandırdığı belirtilerek, “Başvurucunun başörtüsünün başkalarının hak ve özgürlüklerinden yararlanılmasına engel olduğuna ilişkin olarak Ankara 11. Aile Mahkemesi’nin soyut değerlendirmesi dışında somut olgular ileri sürülmediği gibi temel bir hak ve özgürlüğün sınırlandırılmasından önce çoğulculuğu korumak için hangi önlemlerin alındığı da gösterilmemiştir. Bu durumda başvurucunun başörtülü olarak duruşmalara kabul edilmemesinin ölçülü olduğundan söz edilemez” denildi.

O YASAKÇI ÜYELER OSMAN’LA ZEHRA!

Anayasa Mahkemesi’nin kararına üyeler Osman Paksüt ve Zehra Ayla Perktaş karşı oy kullandı. Paksüt, kanuni dayanak, demokratik bir toplumda zorunluluk ve ölçülülük noktasında, başvurucunun Anayasa’nın 24. maddesindeki temel hakkının ihlal edildiği kararına katıldığını ancak bu ihlal tespitinin, başvuruya ilişkin özel durum için geçerli olduğunu, diğer bütün kıyafetler gibi, dini kıyafet veya sembollere her hal ve şart altında ve her ortamda mutlak bir serbesti tanınması gerektiği anlamına gelmeyeceğini savundu.

Yeni Akit

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.