Süper Güç Terörü

Süper Güç Terörü
Irak'ta IŞİD'e havadan operasyon yapan ABD, bir benzerini Somali'de yapıyor. Daha önce de bir çok ülkeye müdahale eden ABD girdiği her yerde daha büyük sorunlara yol açtı.

Ayak bastığı topraklarda yıkımdan başka bir şey getirmeyen ABD ordusunun son hedefi Somali oldu. Aslında bu işgal petrol iştahı hiç dinmeyen ABD'nin ne ilk ne de son işgali olacak. Sözde demokrasi getiren ABD'nin aslında geçmişte demokratik hükümetleri alaşağı ettiği gerçeği hep gözden kaçtı.

 İşte Süper Güç Amerika'nın Suç Kronolojisi

Bugünkü Suriye'nin Mimarı

1949 CİA, Suriye'nin seçilmiş hükümetini deviren askeri darbeyi destekledi.Ondan sonra ortaya çıkan olaylar zincirinde Suriye'yi zalim Esed rejimine teslim etti.

Lübnan'da Kan Ve Gözyaşı Eksik Olmuyor

1958 Amerikan birlikleri, 'istikrarı' korumak amacıyla Lübnan'a girdi. Daha sonra ise 1983 yılında Amerikan müfrezeleri çokuluslu barış gücünün üyelerinden biri olarak Lübnan'a girdi. İç savaşa müdahalelerde bulundu. Sahile yerleştirilen Amerikan barakalarına yapılan bir intihar saldırısından sonra Amerikan birlikleri geri çekildi. 1982 yılında ise ABD, İsrail'in Lübnan'ı işgaline yeşil ışık yaktı. İsrail, Lübnan'da 10.000'den fazla insan öldürdü. ABD, İsrail'in Amerikan menşeli silahları savunma amacı dışında kullanması nedeniyle silahların kullanımını engellemeyeceğini bildirdi.

Kuzey Irak'ta Kürtleri Sattı

1973-75 ABD, Irak'taki Kürt ayaklanmasını önce destekledi. İran, 1975'te Irak'la anlaşmaya varıp sınırları kapatınca, Irak, Kürtlere karşı katliama girişti. Amerika, katliamdan kaçan Kürtleri mülteci olarak kabul etmedi. Kissinger'in çok sonraları yaptığı açıklamaya göre, 'örtülü eylemler misyonerlik faaliyeti ile karıştırılmamalıdır'. 1988 yılında  Saddam Hüseyin, Halepçe'ye kimyasal bomba saldırısında bulundu ve yüzlerce Iraklı Kürdün ölümüne sebep oldu. ABD, her ne kadar tezat gibi görünse de, bu olaydan sonra Irak'la mevcut ekonomik ilişkilerini arttırıp geliştirmeye karar verdi.

İran'ı Da Ateşler İçine Attı

1953 yılında CİA, İran'da demokratik yollarla seçilmiş Musaddık yönetiminin devrilmesine yardımcı oldu. Musaddık, İngiliz petrol şirketlerinin elindeki tesisleri kamulaştırmıştı. Musaddık devrildikten sonra, İran'da 25 yıl süren ve İran halkının binlerce insanının ölümüne neden olan Şah Muhammed Rıza Pehlevi diktatörlüğüne yol açılmış oldu. 1978-79 yıllarında ise İran halkı Şah'a karşı kitlesel gösterilere başladı. ABD, Şah'ı 'kayıtsız, şartsız' desteklediğini beyan etti ve Şah'a kuvvet kullanması tavsiyesinde bulundu. Onlarca insanı katletmesine rağmen başarılı olamadı ve Şah devrildi. 1980-88 yılında Irak, İran'ı işgal ettiğinde, ABD, işgali kınayan bütün Güvenlik Konseyi karar ve eylemlerine muhalefet etti. Bu işgal süresince, ABD Irak'ı terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkardı ve Amerikan menşeli silahların Irak'a satışına izin verdi. Yine, aynı savaş esnasında, ABD, bu kez İsrail'in İran'a silah satmasına izin verdi. 1985 yılına gelindiğinde, ABD İran'a bu kez doğrudan (tabii ki gizlice; kamuoyuna açıklanmadan) silah satmaya başladı. Aynı dönemde, ABD Irak'a istihbarat yardımında bulundu. Irak, 1984'te kimyasal silah kullandı. ABD, Irak'la diplomatik ilişki kurdu. 1987 yılında, ABD deniz filosunu Irak'a destek olmak amacıyla Basra Körfezi'ne gönderdi, gemilerden birinden açılan ateş sonucu sivil bir İran uçağı düşürüldü ve 290 kişi öldürüldü.

Irak'ta Yüzbinlerce İnsanı Katletti

1990-91 ABD'nin ses çıkarmayacağını ima etmesi üzerine, Irak, Kuveyt'i işgal etti. Ancak, Kuveyt'in işgali üzerine derhal Irak'la ilişkileri kopardı ve uluslararası bir koalisyon oluşturma çabasına girişti. İşgal devam ederken, Irak'ın sorunun diplomatik yollardan çözümü için yaptığı bütün hamleler reddedildi. Örneğin Irak, Kuveyt ile Filistin sorununu bir arada ele almak için öneriler getirdi ama tümü de ABD tarafından kabul görmedi. Irak'a karşı aslolarak ABD'nin öncülüğünde uluslararası koalisyonun katıldığı bir savaş başlatıldı. Bütün sivil altyapı hedefe kondu. Irak bir yandan yok edilmeye çalışılırken, diğer yandan güneydeki şiilerin ve kuzeydeki Kürtlerin ayaklanmasına ABD tarafından 'istikrarı bozar' gerekçesiyle karşı çıkıldı. Kürtlerin ele geçirilen Irak silahlarına el koymasına da karşı çıktı; ama aynı zamanda Irak'ın Kürtlere ve Şiilere karşı helikopter uçuşları yapması da engellenmedi.

Yine aynı yıllarda Irak'a karşı ekonomik yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Yaptırımları delmeye yönelik her hareket ABD ile İngiltere tarafından engellendi. İlaç ambargosunu da içeren bu yaptırımlar sonucunda onbinlerce insan öldü. BM Güvenlik Konseyi, Saddam Hüseyin'in kitle imha silahları geliştirme programlarına son vermesi şartıyla yaptırımların kalkabileceğini söylemesine rağmen, ABD, yaptırımların Saddam Hüseyin iktidarda kaldığı müddetçe devam edeceğinin herkes tarafından bilinmesi gerektiğini emretti.
1993 ABD, Irak'a füze saldırısı başlattı. Gerekçesi meşru müdafaa. Öyle çılgın bir iddiada bulundular ki  CIA'ya göre Irak gizli servisi, füze saldırısından hem de iki ay önce, şimdiki başkanın babası George Bush'a suikast girişiminde bulunmuş. Ortada ne bir delil ne de bir belge bulunamadı. Yine 20 Mart 2003'te El Kaide iddiasıyla  Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık önderliğinde oluşturulmuş Çokuluslu Koalisyon Kuvvetlerinin bir askeri harekâtla Irak'a girmesiyle başlayan İkinci Körfez Savaşı, diğer bir adıyla sözde özgürleştirme operasyonu sona erdiğinde tam 1 miyon Iraklı'nın hayatını kaybetmesine neden oldu.

Sudan'ı Da Karıştırdı

1998 Tanzanya ve Kenya'daki Amerikan büyükelçiliklerine saldırının arkasında olduğu gerekçesiyle, misillemede bulunmak amacıyla Sudan'a saldırı düzenledi. Kimyasal ve biyolojik silah üretim fabrikası olduğunu iddia ettikleri 2 tesis bombalandı ve yerle bir edildi. Daha sonra, fabrikalardan birinin oyuncak fabrikası, diğerinin ise, Sudan'ın ilaç ihtiyacının yarısını temin etme kapasitesinde bir ilaç fabrikası olduğu anlaşıldı. Bu terörist saldırısında 300'e yakın insan öldürüldü. Amerika, daha sonra tesislerin kimyasal silah ürettikleri konusunda herhangi bir kanıt olmadığını açıkladı. Geçtiğimiz yıllarda ise uluslararası bir operasyon ile BM'nin taşeronloğu ile Sudan'ı bölmeyi başardı. Ülkede hala iç çatışmalar dinmek bilmiyor.

Afganistan'ı Harabeye Çevirdi

Amerika tarafından 11 Eylül Saldırıları gerekçesi ile ABD Başkanı George Bush'un "terörle mücadele" politikası kapsamında yaptığı savaşın ana çıkış noktası Usame Bin Ladin'in yakalanması ve aynı zamanda Taliban ve diğer Taliban yandaşı güçlerin ortadan kaldırılmasıydı. Böylelikle Afganistan'da iç güvenlik sağlanmış ve oraya da sözde özgürlük gitmiş olacaktı. 2001 Ekiminin 7. gününde başlayan savaşın ilk günlerinde hava bombardımanında yaklaşık 30 bin sivil yaşamını yitirdi. Bugüne kadar ölen insan sayısının ise 100 bin civarı olduğu tahmin ediliyor. Afganistan'da hala iç çatışmalar devam ediyor.

Son Hedefi Somali

ABD Savunma Bakanlığı Sözcücü John Kirby tarafından yapılan yazılı açıklamada: "ABD askeri güçleri, bugün Somali'de Eş-Şebab şebekesine karşı bir operasyon yürüttü" dedi.

Operasyonun halen devam ettiğini ve sonuçlarını değerlendirme aşamasında olduklarını belirten Kirby, zamanı geldiğinde konu hakkında ilave bilgi vereceklerini söyledi.

Sözcü Kirby, operasyonla ilgili şu anda daha fazla ayrıntının bulunmadığını belirtti.

Burada da bahaneleri yine aynı terör, gerçekte ise Nijarya'da aktif olan Eş-Şebab örgütü Nijerya ABD'nin 3. büyük petrol tedarikçisi.

Habervaktim.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum