Çanakkale’yi Geçirtmeyen Rüya

Çanakkale’yi Geçirtmeyen Rüya
Ecdâdımızı büyük yapan unsurlardan birisi de rüyâlarıydı... Oğuz Kağan Destanı’nda anlatılan bu rüyâ, Cihân Hâkimiyeti mefkûremizin temelidir... Peki siz hiç rüyâdaki müjdeyi satın alma diye bir şey duydunuz mu?..

Milletler, rüyâ gördüğü ölçüde büyür. Ecdâdımızı büyük yapan unsurlardan birisi de rüyâlarıydı. Oğuz Kağan’dan beri rüyâ görme ve tâbir etme kabiliyeti olan bilgelerimiz ve kahramanlarımız oldu. Fetih ve zafer müjdeleri, önce rüyâlarda alındı.

Oğuz Kağan’ın ak saçlı veziri Uluğ Türk, bir gece rüyâsında, bir altın yay ve üç gümüş ok gördü. Altın yay, gündoğusundan gün batısına kadar uzanıyordu. Uluğ Türk rüyâyı, bütün dünyânın Oğuz soyuna bağışlanması için Tanrı’ya duâ etti. Oğuz Kağan vezirinin sözünü dinledi. Yurdunu büyük oğulları Gün, Ay, Yıldız (Bozoklar) ve küçük oğulları Gök, Dağ, Deniz (Üçoklar) arasında oğulları arasında pay etti. Yeryüzüne hâkim olmaları için doğuya ve batıya gönderdi. 

Oğuz Kağan Destanı’nda anlatılan bu rüyâ, Cihân Hâkimiyeti mefkûremizin temelidir. Bu mefkûrenin İslâm’ın emrine girmesi yine bir rüyâ ile gerçekleşti. İlk Müslüman Türk hükümdârı olan Karahanlı Satuk Buğra Han, gördüğü rüyâ üzerine Müslüman oldu (932) ve Abdülkerim adını aldı.

Büyük devlet adamı Selçuklu veziri Nizâmül-Mülk, rüyâsında Peygamberimizi gördü. Ne zaman öleceğini sorunca, kendisi ne zaman isterse öleceği cevâbını aldı. Sultan Melikşah’a gönülden bağlı olan vezir, Sultan’dan kırk gün önce ölmeyi diledi. 1092 senesinde, Melikşah’ın ölümünden kırk gün kadar önce, bir haşhaşî fedâisi tarafından öldürüldü.

Osman Bey, birgün Şeyh Edebali’nin zâviyesinde geceledi. Rüyâsında Şeyh’in koynundan çıkan ay, kendi koynuna girdi. Oradan bir ağaç yükseldi. Cihâna dal budak sardı. Sabah, rüyâsını anlatınca, şeyhinden kutlu devlet müjdesini aldı. Sonra, Şeyh Edebali’nin kızı Malhatun ile evlendi. Altı asır süren Osmanlı Devleti’nin ilk hükümdârı oldu.

Osman Bey'in torunları da rüyâ görmeye devâm etti. İstanbul, hepsinin ortak rüyâsı oldu. Fâtih Sultan Mehmed Han, Otlukbeli Savaşı'nı kazanacağını rüyâsında gördü. Yavuz Sultan Selim Han'ın Kapıağası Hasan Ağa, rüyâsında dört halifeyi gördü ve onlardan, Haremeyn hizmetinin Osmanlı'ya geçeceği müjdesini aldı. Pâdişâh, rüyâyı haber alınca şükredip sefere çıktı. 

ÇİNGENEDEN SATIN ALINAN RÜYÂ

Rüyânın görülmesi kadar tâbiri ve sâhip çıkılması da mühimdir. Hiç rüyâdaki müjdeyi satın alma diye bir şey duydunuz mu? Yine târihimize bakalım.

2. Abdülhamid Han dönemi sadrazamlarından Cevat Paşa, anne babasını 12 yaşında kaybedince, Âtıfzâde Ömer Hüsâmeddin Efendi'nin himâyesine girdi. Gençliğinde bir gün, Hüsâmeddin Efendi ile sohbet ederken bir çingene çocuk yanlarına gelip rüyâsını anlattı. Hüsâmeddin Efendi, çingeneden rüyâsını satmasını; genç Cevat'dan da satın almasını istedi. Çingene, parasını alıp gidince ne olduğunu anlamayan delikanlıya şöyle duâ etti:

-Bu rüya, sadrazamlık rüyâsı. Artık, çingeneleri sadrazam yapacak değiliz. İnşallah bir gün hükmü zuhûr eder ve sadrazam olursun. Cevat Paşa, 40 yaşında sadrazam oldu. 

ÇANAKKALE’Yi GEÇiRTMEYEN RÜYA

1915 Mart ayı ba­şın­da, Ça­nak­ka­le Bo­ğa­zı Müs­tah­kem Mev­ki­i Ko­mu­ta­nı olan Kur­may Al­bay Ce­vat Bey, bir ge­ce rü­yâ­sın­da, de­ni­ze bak­ma­sı­nı söy­le­yen bir ses duy­du. De­niz üze­rin­de par­la­yan kef ve vav harf­le­ri­ni gör­dü. An­cak, bir an­lam ve­re­me­di. O gün­ler­de, et­râ­fı tef­tiş eder­ken, 16 ya­şın­da ve­rem­den ve­fât eden kı­zı Be­di­le'yi zi­yâ­ret et­mek is­te­di. Be­di­le Ha­nım, Ah­met Câ­hi­dî Sul­tan'ın tür­be­si­nin ha­zî­re­sin­de med­fûn­du. Ce­vat Bey, kal­bin­de kı­zı­nın üzün­tü­sü, di­lin­de du­a ile  me­za­ra  gel­di­ğin­de  rü­yâ­sın­da­ki se­si tek­rar duy­du. Ses ma­yın­la­rı de­ni­ze dö­şe­me­si­ni söy­lü­yor­du. Kor­ku ve şaş­kın­lık içe­ri­sin­de iken,  Ah­med Câ­hi­dî Sul­tan ken­di­si­ne gö­rü­nüp der­di­ni sor­du. Ce­vat Bey, rü­yâ­yı ve se­si an­la­tın­ca, vav ve kef harf­le­ri­nin  eb­ced ile 26 et­ti­ği­ni, el­le­rin­de­ki 26 ma­yı­nı de­ni­ze bı­rak­ma­la­rı­nı söy­le­yip kay­bol­du. Nus­ret ma­yın ge­mi­si ile dö­şe­nen bu ma­yın­lar sâ­ye­sin­de za­fer ka­za­nıl­dı.

Fe­tih çağ­la­rı bi­tin­ce rü­yâ­la­rı­mı­zı da yi­tir­dik ve­ya rü­yâ gö­re­me­yin­ce fe­tih­ler bit­ti. Ağ­ya­re git­ti rü­yâ­la­rı­mız ve top­rak­la­rı­mız. Hem gör­mek­ten hem gör­dü­ğü­nü za­fe­re yor­mak­tan mah­rûm kal­dık asır­lar­ca.

Üs­tü­ne bir de iki asır­dır oy­na­nan hâ­fı­za sil­me oyu­nu baş­la­dı. Her ne ka­dar bu oyun fert­ler­de ba­şa­rı­ya ulaş­sa da mil­li hâ­fı­za­yı si­le­me­di. Çün­kü, ya­şa­nan­lar tâ­rih ol­du ve yer­li ye­rin­de du­ru­yor. Bin­ler­ce yıl­lık tâ­ri­hi olan bir mil­let için bir kaç asır­lık buh­ran ne­dir ki? Geç­miş­te ol­du­ğu gi­bi el­bet ge­lip ge­çer.

Çâ­re­si yok, ye­ni­den müj­de­li rü­yâ­lar gö­re­ce­ğiz; tâ­bir ede­ce­ğiz ve bü­yü­ye­ce­ğiz. Zî­râ, rü­yâ gör­mek, mil­lî bir mi­ras. Bu da­ma­rın ku­ru­ma­sı müm­kün de­ğil. Ye­ni ne­sil­ler, geç­mi­şin di­liy­le ba­rı­şıp, geç­mi­şin imâ­nı­nı his­set­me­ye baş­la­dı­ğın­da “Bü­yük Tür­ki­ye­” rü­yâ­sı gö­re­cek­ler.  

PADiŞAH VE MiMARBAŞI, AYNI RÜYADA

RÜYALAR sâdece fetihleri müjdelemiyordu. Kânûnî, Süleymaniye Câmisi'nin yapılmasını rüyâsında, Peygamberimizden emir aldı. Rüyâsını anlatırken, Mîmâr Sinan'ın, rüyâsını bildiğini fark edip şaşırınca, Koca Mîmâr "Hünkârım! Ben arkanızdaydım." dedi. İlginç değil mi? Pâdişâh da sanatkâr da aynı rüyâyı görüyor.

Rüyâ bahsinde, Evliyâ Çelebi’yi anmamak olmaz. Peygamberimizi rüyâsında görünce, “Şefaat ya Resulallah” yerine, “Seyahat ya Resulallah” dediği için yollara düşen ve yetmiş yaşına kadar kırk yılı aşkın bir süre Osmanlı topraklarını dolaşarak bize Seyahatnâme hediye eden Evliyâmıza rahmet olsun.

Rüyâlar, bâzen başa gelecek felâketleri de haber verdi. Ancak, kötü niyetli tâbircinin eline geçen rüyâ, görenin felâketi oldu. Devletin karışık bir zamanında hacca gitmek isteyen Genç Osman, rüyâsında Peygamberimizden bir tokat yedi. Bu rüyâyı, hacca gitmemesi gerektiğine yoranlara itibâr etmeyerek diğer tarafın sözüne uydu. Yola çıkmaktan vazgeçmeyince, isyâncı yeniçeriler tarafından 1622 yılında öldürüldü.

Hazırlayan: Kerime Yıldız

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.