Abdullah Cevdet: Kur'an-ı Kapa Kadını Aç
Uğur Dündar ve Soner Yalçın’ın başlattığı “inadına mini, inadına dekolte” tartışması seviyesiz bir kampanyaya dönüştü. Medya ve sosyal mecralardaki “üslup” ise eski yılların seviyesiz tartışmalarına benziyor.
ABDULLAH CEVDET NE DEMİŞTİ?
Kadının giyim kuşamı konusu modern çevrelerdeki aydınlarca hep bir polemik malzemesi olarak kullanıldı. Atatürk Dil Tarih Yüksel Kurumu Uzmanlarından Abdülkadir Zorlu’nun kurum dergisi için kaleme aldığı “Türk Modernleşmesi Sürecinde Servet-i Fünûn Dergisinin Giyim, Kuşam, Süslenme Kültürünün Değişimine Katkıları” başlıklı makalesinde, Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında kadının giyim kuşam konusunun Batıcı çevrelerce hep tartışıldığını belirtiyor. Zorlu makalesinde, şu görüşleri dile getiriyor:
“Öncelikle Batıcılar kadınların peçe ve çarşaf giymesini, kadınların eğitime katılamamasını, çalışma alanında ve kamusal alanda etkin bir biçimde yer almamasını olabildiğince eleştiri konusu yapmışlardır. Kadınlarla ile ilgili başlıca yargı, ‘Türk toplumunun geriliğinin başlıca nedeni kadınların durumunun aşağılığıdır. Bunun sorumlusu da dindir ve bunu devam ettirenler de din adamlarıdır’ şeklindedir. Abdullah Cevdet, ‘İctihat’ dergisini çıkardığı dönemde Müslüman halklarının kalkınması için ne yapılması gerektiği konusunda anket yapmış, bir Fransız edebiyatçı ne yapılması gerektiğini şu kısa cümleyle açıklamıştır: ‘Kur’an’ı kapa ve kadınları aç’. Abdullah Cevdet, bunu bir slogan haline getirerek kadın konusunda yeni gelişmelerin öncüsü olmuştur. Servet-i Fünûn dergisi de, genel anlamda kadını açmaya çalışan bir anlayışı yaygınlaştırır ve kadının geleneksel kapalı konak hayatından dışarıya kent hayatına açılmasının öncülüğünü yapar. Derginin moda, açık beden, süslenme temelinde beden ile kimlik arasında yeni bir ilişkinin kurulmasında katkılar sağlar. Bu, rasyonel, bireysel, hedonist ve kişilik tatminine yöneliktir.”
‘TESETTÜR, İĞRENÇ BİR SARGI BEZİDİR’
Cumhuriyet’in ilk yıllarında da örtünme, açıklık tartışmaları çerçevesinde çok ağır ifadelerle tesettüre saldıranlar görülmüştü. Dr. Ahmet İshak Demir’in “Cumhuriyet Dönemi Aydınlarının İslâm’a Bakışı” isimli kitabında devrin yazar ve sanatçılarının İslâm’a yönelik galiz ifadelerinden örneklere yer verilmişti. Bu isimlerden birisi olan Kılıçzade Hakkı, dönemin Akşam gazetesinde kaleme aldığı köşe yazısında, “İslâm, bütün geri kalmışlıklarımızın müsebbibidir” görüşünü savunarak, örtünme emrine ağır ifadelerle saldırmıştı. Kılıçzade Hakkı, “Tesettür, toplumsal yaralarımızın üzerindeki iğrenç bir sargı bezidir” diye yazmıştı.
CHP’den “Çarşafla Mücadele Haftası”
Çoğunluk üyelerini CHP’li kadın milletvekillerinin oluşturduğu Mustafa Kemâl Derneği de, valilik ve kaymakamlıkların devlet gücünü kullanarak çarşaf ve ferace giyen kadınlara karşı bir kampanya başlatmıştı. Birkaç yıl devam eden “Çarşafla Mücadele Haftası” etkinliklerinde nahoş olaylar yaşanmıştı. Kanlı 27 Mayıs 1960 darbesinin öncü isimlerinden birisi olan general Refik Tulga, İstanbul Valiliği döneminde bu kampanyaya ön ayak olmuştu. Tulga’nın da hazır bulunduğu bir “çarşaf - manto töreni”nde mekâna zorla getirilen bir hanım çarşafını çıkartmak istemeyince itişip kakışma yaşanmış, olay basına yansımış ve günlerce tartışılmıştı.
Vahdet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.