Meral Akşener Erbakan'ı Anlattı

Meral Akşener Erbakan'ı Anlattı
Refah-yol Hükümetinin İçişleri Bakanı Meral Akşener, o günleri ve tanıdığı Erbakan'ı anlattı.

Rahmetli Erbakan yıllardır bir siyasi geleneğin temsilcisi olarak, ‘Biz bu iktidarı yönetebiliriz’ deyip sistemin sahibi olduğunu iddia eden aktörlere karşı bir tavır gösterdi.

Tabanının tazyikine rağmen uyuşmaya gayret ediyordu. Ama haksızlık ediliyor. O günün şartlarında rahmetli Erbakan için şunu gördüm. Devlet kurumu diye kabul ettiği asker başta olmak üzere kurumların mensuplarıyla uzlaşmaya açık tavır sahibiydi. Meşruiyetini elde etmeye yönelik bir tavrı vardı. “Askerden korkuyor mu?” deniyor ya hani, hayır askerden korkmuyordu, onlara saygı duyuyordu.

Tansu Hanım bir gün bir konuyu anlatmak için beni Hocam’a göndermişti. Bir kurye olarak. Hocam, bir kadın ile aynı yerde aynı odada yalnız başına oturmazdı. Dolayısıyla hep yanında birisi olurdu. O zamanlar hep Şevket Abi vardı. İftar saatine doğruydu. Bir iftar programına gidecekti. Bana Akşener Hanım Kızım derdi. “Hadi seni de götüreyim” dedi. Ben de durunca, “Aaa senin anacığın evdedir, hadi git” dedi. Biliyormuş demek ki. “Anacağın bekliyordur hadi evine git” dedi. Çok ince bir insandı.

Eskiden beri Hoca’yı duyuyor, tanıyordum. Ama kendisi ile 1995 seçimlerinden sonra TBMM’de Refah-Yol Hükümeti kurulduğunda bizzat tanıştık.

İçişleri Bakanı olma sürecinde herkes Hoca imzalamaz diyordu. Çok ilginç bir biçimde Hoca benim bakanlığımı imzaladı. Çünkü Demirel’e o götürdü. Benimle ilgili bilgisi varmış. Yani evine ayakkabısını çıkartarak giren bir kimse…  Yine ben annem ile kayınvalidem ile oturuyordum. Ondan çok etkilenmişti Hoca. 

Tansu Hanım bir gün bir konuyu anlatmak için beni Hocam’a göndermişti. Bir kurye olarak.  Hocam, bir kadın ile aynı yerde aynı odada yalnız başına oturmazdı. Dolayısıyla hep yanında birisi olurdu. O zamanlar hep Şevket Abi vardı. İftar saatine doğruydu. Bir iftar programına gidecekti. Bana Akşener Hanım Kızım derdi. “Hadi seni de götüreyim” dedi. Ben de durunca, “Aaa senin anacığın evdedir, hadi git” dedi. Biliyormuş demek ki.  “Anacağın bekliyordur hadi evine git” dedi. Çok ince bir insandı.

Refah-Yol’un Ekonomi Politikaları Süreci Etkiledi

28 Şubat’ta derin bir acı çekildi. 28 Şubat’ın 80 ve 60 ihtilallarından net bir farkı var. Çünkü sivil toplum, yargı, sermaye ve medyanın üzerinden, aydın diye tabir edilen kişiler üzerinden, sihirli demokrasi sözcüğü üzerinden yapılmış bir müdahaledir.

Süreçte, Erbakan Hocanın Başbakanlığı’ndaki Refah-Yol Hükümeti’nin uyguladığı ekonomi politikaları da çok etkili oldu. Refah-Yol Hükümeti’nin ekonomi yönünün başarılı olduğunu dün de söyledim, bugün de söylüyorum.

Refah-Yol’un ekonomik tedbirleri İstanbul sermayesinin ciddi manada işine gelmedi çünkü. Refah-Yol yıkıldıktan sonra birden bire bankaların çöktüğünü gördük. Yani birileri durumdan vazife çıkardı, birileri de milletin parasından hırsızlık yaptı.

Kendini Sistemin Sahibi Görenlere Tavır Gösterdi

Rahmetli Erbakan yıllardır bir siyasi geleneğin temsilcisi olarak, ‘Biz bu iktidarı yönetebiliriz’ deyip sistemin sahibi olduğunu iddia eden aktörlere karşı bir tavır gösterdi. Tabanının tazyikine rağmen uyuşmaya gayret ediyordu. Ama haksızlık ediliyor. O günün şartlarında rahmetli Erbakan için şunu gördüm. Devlet kurumu diye kabul ettiği asker başta olmak üzere kurumların mensuplarıyla uzlaşmaya açık tavır sahibiydi. Meşruiyetini elde etmeye yönelik bir tavrı vardı. “Askerden korkuyor mu?” deniyor ya hani, hayır askerden korkmuyordu, onlara saygı duyuyordu.

28 Şubat’ın Hükmünü Tarih Ve Halk Verdi

Kaldı ki, Erbakan Hocanın o gün yanında bulunanlardan en yüksek perdeden itiraz ettiklerini duymadım. Ama taban, taleplerini çok sert, baskıcı ve sürekli biçimde dile getiriyordu. Bir taraftan da bu iktidarı yürütmeye kararlı bir Başbakan vardı. Ama 28 Şubat’ta bir akıl tutulması yaşandı. Tarih ve halk bunun hükmünü verecek. Dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, hangi saiklerle bilmiyorum ama Demirel süreçte taraf oldu.

Erbakan Hoca’ya Büyük Haksızlık Yapıldı

Refah-Yol’un kurulmasını istemeyen DYP’li milletvekilleri, il başkanları vardı. Ben kurulmasını savunanlardandım. Bu bir siyasi parti, eşit rekabet şartları içinde seçime gitmişsiniz. Savunma nedenim de Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren ihtilaf sahaları var. Millet - devlet kaynaşmasının sağlanmasında önemli bir adım olacağını düşünmüştüm. Hâlâ bu iddianın arkasındayım. Rahmetli Erbakan Hocama büyük haksızlık edildiğini düşünüyorum. Bütün her şey onun üzerine bırakıldı. O nedenle, “Ben mağdur edildim” demeyi, büyük bir nezaketsizlik sayarım.

Milli Gazete

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum