İşte Türkiye’nin zencileri!

İşte Türkiye’nin zencileri!
Bütün dünya hızla demokratlaşıp, özgürleşme yolunda dev adımlar atıyor, ABD tarihinde ilk defa bir siyahî lider başkanlık koltuğuna oturuyor; Türkiye'de ise inananlara hâlâ 'ikinci sınıf' muamelesi yapılıyor, dindara kin ve öfke dinme

1: Başörtülü asker anasına tel örgü!

Geçtiğimiz günlerde Manisa Belediye Başkanı’nın eşinin başörtüsünü bahane ederek valiliğin düzenlediği 29 Ekim resepsiyonunu terk eden Tuğgeneral Naim Babüroğlu, dün de yemin törenine gelen bazı asker yakınlarını başörtülüler diye kışlaya sokmadı. Manisa 1. Piyade Er Eğitim Tugayı’nda dün düzenlenen yemin töreni için kışlaya gelen bazı asker yakınları, başörtülü oldukları gerekçesiyle nizamiyeden içeri sokulmadı. İçeri sokulmayan asker yakınları, İzmir Caddesi üzerindeki tel örgü arkasından yemin törenini izlemek zorunda kaldı.

KOMUTANDAN YAHUDİ TAKTİĞİ
Sabah saatlerinde başlayan törene katılmak için Türkiye’nin dört bir tarafından Batı kışla olarak bilinen Manisa 8. Piyade Eğitim Alayı’na gelen vatandaşlar, nizamiyeden içeri alınırken kimlik kontrolünden geçirildi. Yapılan kimlik kontrolü sırasında başörtülü bayanlara özel bazı kısıtlamalara gidildi. Filistin'de İsrail'in 40 yaşından genç olanları Kudüs'e sokmadığı gibi, Paşa da 40 yaş altındaki başörtülüleri yemin töreni alanına sokmadı. 40 yaş üzerindeki bayanlar başörtülü olarak nizamiyeden alınıp törene kabul edilirken, yaşı 40'tan küçük olanlara “Başınızı açmadan içeri giremezsiniz..” denildi. Bu sebeple birçok başörtülü asker yakını töreni izleyemedi. İçeri alınmayan asker yakınları İzmir Caddesi üzerinde tören alanını gören bir bölgede tel örgüler arkasından içerideki asker yakınlarını izlemek zorunda kaldı.

BAŞÖRTÜLÜLER TEL ÖRGÜ ARDINDA

Tel örgü arkasından nişanlısının, kardeşinin ve abisinin yemin törenini izlemek zorunda kalan asker yakınları, hüzünlü bir tablo oluşturdu. Kardeşinin yemin töreni için Bursa’dan geldiklerini anlatan Rabia K., yaşadıklarını şöyle anlattı: “Nizamiye’de görevli askerler 40 yaşından küçük başörtülü bayanların başlarını açmadan içeri giremeyeceklerini belirttiler. Yanımda 57 yaşında halam vardı, onu aldılar. Biz de diğer mağdurlarla birlikte az ileride tel örgü arkasından töreni izlemek zorunda kaldık. İçim burkuldu.”

YİNE AYNI KOMUTAN
Başörtülülerin içeri alınmaması talimatının geçtiğimiz günlerde Manisa Valiliği tarafından düzenlenen 29 Ekim resepsiyonunda Manisa Belediye Başkanı’nın eşinin başörtülü olması sebebiyle protesto ederek resepsiyonu terk eden Garnizon Komutanı Tuğgeneral Naim Babüroğlu tarafından verildiği belirlendi.

BAŞKAN DİK DURMUŞTU
Manisa Belediye Başkanı Bülent Kır, 29 Ekim resepsiyonunda askerlerin, eşinin başörtülü olması sebebiyle resepsiyonu terk etmesi ile ilgili şunları söylemişti: “Manisa Valisi Sayın Celalettin Güvenç tarafından düzenlenen baloya eşli davet edildim. Dolayısıyla baloya ben de eşimle birlikte katıldım. Bu ilk defa olan bir şey değil. Bu tür resepsiyonlara eşimle birlikte katılmaya özen gösteriyorum. Bundan sonra da eşimle birlikte katılacağım. Böyle bir davete tek başına gitmenin davet sahibine karşı uygun olmayacağını düşünüyorum. O gün orada yaşanan olay bizim dışımızda gerçekleşmiştir. Bu problem bizim sorunumuz değildir. Benim bir eşim var. Ve ben resepsiyona farklı bir eş ile gidecek değilim. Bu konudaki önyargının artık kırılması gerekmektedir. Herkesin bir başkasının kılık kıyafetine, inançlarına saygı göstermesi gerekmektedir. Eşime reva görülen ayrımcılık hiç hoş olmamıştır. Kendisi bu durum karşısında çok üzülmüştür.”


2: Cami yoluna kilit!

Habertürk televizyonu binası, kargo şirketi ve ilköğretim okulu arasında kalan Sefaköy Penyelüks Camii’nin okul bahçesindeki kapıdan başka giriş yolu yok. İşgüzar bir veli, bir kadın programına çıkıp camiye gidip gelenlerin çocuklara zarar verebileceğini iddia edince, Milli Eğitim Müdürlüğü camiye tek geçiş olan okul bahçesindeki kapıya kilit taktı. Camiye giriş çıkış yasaklanınca, vakit namazları kılınamaz oldu. Cemaat dün bütün uğraşlarına rağmen Cuma namazı için bile kapıdaki kilidi açtıramadı.
Sefaköy Penyelüks Camii’ne, yanıbaşında bulunan Hasan Gülay İlköğretim Okulu’nun bahçesinden geçilerek girilebiliyordu. Habertürk televizyonu binası, kargo şirketi ve ilköğretim okulu arasında kalan caminin başka giriş yolu yoktu. 

İstanbul’un Sefaköy semtinde yaklaşık kırk yıldır mahalle sakinlerine hizmet veren Penyelüks Camii’nde ilginç bir gerekçeyle vakit namazları kılınamaz oldu. İşgüzar bir veli, önceki gün bir kadın programına çıkıp bu camiye gidip gelenlerin çocuklara zarar verebileceğini iddia edince, Milli Eğitim Müdürlüğü harekete geçti. ATV’nin de yayınları ile camiyi hedef göstermesi üzerine İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer ile Küçükçekmece Milli Eğitim Müdürü Murat Pamukçu’nun camiye geçiş kapısının kapatılmasını istedikleri, bu konuyla ilgili İlçe Müftüsü Yusuf Gül ile de görüştükleri öğrenildi.

CAMİYE GEÇİŞ KAPISINA KİLİT
Camiye tek geçiş yolu olan okulun bahçesindeki kapıya kilit takıldı. Böyle olunca camiye başka hiçbir geçiş yolu kalmadı. Milli Eğitim Müdürü’nün talimatı ile kilidin anahtarı ilköğretim okulu müdürüne verildi. Okulun güvenlik görevlileri okul bahçesinden geçerek camiye ulaşmak isteyenlere artık izin vermiyor. Camiye giriş yapılamaz olunca, vakit namazları kılınamaz oldu. Dün Cuma namazını camide kılmak isteyen cemaat, okul müdürü anahtarı vermediği için camiye giremedi.

DAHA ÖNCE YOL VARDI, OKUL KAPADI
Söz konusu camiye geçiş için daha önce bir yol bulunduğu; fakat okul yönetiminin belediye ile görüşerek öğretmenlerin araçlarının park edilmesi amacıyla bu yolu okul bahçesine kattırdığı öğrenildi. Camiye geçişte kullanılan kapıya kilit vurulması sebebiyle dün söz konusu camide Cuma namazı kılınamadı.

CAMİ CEMAATİ TEPKİLİ
Mahalle sakini ve cami cemaatinden olan Ahmet Sivri, gazetemize yaptığı açıklamada; “Yıllardır bu camiye gidip namazlarımızı kıldık, herhangi bir sorunla da karşılaşmadık, yaklaşık 6-7 ay kadar önce camiye ayrılan yol, okula verilerek etrafını duvarlarla çevirdiler ve teller ördüler. Biz de başka yol olmadığından dolayı bu tarihten sonra okulun bahçesinden geçerek camimize ulaşıyorduk. Şimdi Milli Eğitim’in talimatıyla bu geçişe de izin vermez oldular. Merak ettiğimiz soru; önceden camiye giden yolu okulun bahçesine niye kattılar? Burada bir çıkar hesabı mı var!” dedi.

Hasan Güler İlköğretim Okulu’nun hemen karşısında marketi olan Salih Birkan ise camiye giden cemaatin çocuklara zarar vereceği iddiasına tepki gösterdi. Bu zamana kadar herhangi bir uygunsuz davranışın veya bir sorunun olmadığını belirten Birkan, okul aile birliğinin varsayımla hareket ettiğini dile getirdi.
Salih Birkan, “Önceden Camimizin yolunu okulun alanına kattılar, şimdi de camimize gitmemizi engelliyorlar, biz camimize yol istiyoruz, bizim yolumuzu geri versinler, camiye girmek için caminin önünde bulunan kapıya kilit vurmuşlar, içeri girip namazlarımızı edâ edemiyoruz, Cuma namazlarımızı nerede kılacağız, en yakın camii 1.5 kilometre ötede, her namaz vaktinde oraya mı gideceğiz” dedi.

AÇIKLAMA YAPAMAM
Küçükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat Pamukçu ise konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmayacağını belirtti.


3: Ölümcül hastaya tedavi yok!

Hastalığı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu raporuyla da tescil edilen Ankara 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu Yasin Demir, hastalığına rağmen 10 aydır tedavi edilmiyor.

31 Temmuz 2008 tarihli Sağlık Kurulu raporunda Yasin Demir’in tedavi edilmesi gerektiği belirtilerek, “Kronik Hepatit B ve Delta süper enfeksiyon ile daha önce tedavi edilmiş. Buna rağmen Yasin Demir’in 7 aydır tedavi almadığı öğrenildi. Gerekli tetkikleri istendi. Takip ve tedavisi kliniğimizce yapılabilir. Herhangi bir üst kuruma sevki gerekmemektedir” ifadeleri kullanıldı. Yasin Demir’in avukatı Hüseyin Yılmaz, “Bu rapor 7. ayda alındı; fakat aradan geçen sürede hiçbir tedavisi yapılmamıştır” şeklinde konuştu. Ayrıca Yasin Demir’in tedavisi için Ankara 2 Nolu F Tipi Cezaevi’ne sevk edildiğini vurgulayarak; “Daha önce Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunuyordu. Oradaki sağlık imkânlarının yetersizliği sebebiyle Ankara 2. Nolu F tipi Cezaevi’ne sevk edildi. Yalnız sevk edildiği tarihten bu yana tedavisi yapılmamaktadır” dedi.

Bu durumdaki bir hastanın cezaevi yönetimince tedavi edilmemesinin suç olduğunu belirten Yılmaz, konu hakkında ihmali bulunan yetkililer hakkında soruşturma açılması gerektiğini belirtti. Yasin Demir, hakkında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin vermiş olduğu sağlık kurulu raporunda da belirtildiği üzere Kronik Hepatit B Delta süper enfeksiyonu hastası. Bu hastalığa yakalanmış bir kişinin Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesi gerekiyor. Geçmişte bu durumda olan birçok mahkûmun Cumhurbaşkanı tarafından affedildiğini kaydeden Yılmaz, “Yasin Demir daha önce bu aftan yararlanmak için başvuruda bulundu. Yasin Demir’in belirttiğine göre bu amaçla verilen sağlık kurulu raporu, mahkûmun aftan yararlanmaması için bilinçli olarak değiştirildi. “Hastalığı karaciğere bağlı ölümcül bir hastalık iken, akciğere bağlı tedavi edilebilir bir hastalık olarak gösterildi” diyen Yılmaz; Yasin Demir’in ikinci kez Cumhurbaşkanı’na af dilekçesi verdiğini söyledi. Hastanın durumu ile ilgili görüştüğümüz Cezaevi Müdürü Ayhan Çapacı ise mahkûmun tedavi edildiğini iddia etti.


4: Yayınlanmamış okur mektubuna hapis cezası

2007 yılının mart ayında İnzar dergisine yapılan baskın neticesinde gözaltına alınan derginin sahibi Mehmet Zeki Ergin, dergide yayınlanmayan e-maille gönderilen bir okur mektubu sebebiyle bir yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada Mehmet Zeki Ergin, dergi okurlarından sadece birisinin gönderdiği elektronik mektup sebebiyle mahkûm edildi. 

10 ay hapisle cezalandırılan Mehmet Zeki Ergin, karara itiraz edeceklerini söyledi. Ergin, “Dergimize her kesimden okur mektupları geliyor. Bunların içinde değişik, bizim tasvip etmediğimiz görüşleri öven de savunan da var. Bunlardan biz mesul değiliz. Zaten bize isnat edilen o yazıyı da dergimizde yayınlamış değiliz. Başkalarının gönderdiği elektronik mektuptan yayınlamadığımız halde sorumlu tutulmamız anlaşılabilir bir tutum değildir” dedi. 

İnsan hakları ve düşünce özgürlüğünün önündeki engellemelerin sürekli dillendirildiği bir dönemde zorlama birtakım unsurlar kullanılarak mahkûm edilmek istendiklerini kaydeden Ergin, “Bu karar Türkiye’nin düşünce özgürlüğü önündeki engellerin kalkmadığını, yargı erkinin bilinçaltında yattığını ve en anlamsız bahanelerle bile canlanabileceğini göstermiştir. Ben ve başında bulunduğum İnzar dergisi şu ana kadar yasadışı hiçbir unsurun içinde bulunmadık. Hiçbir gayri insani ve gayri kanuni ilişki içinde bulunmadık, buna rağmen dergimize olan ilgi ve teveccühün böyle zorlama ve hukuksuz unsurlar kullanılarak yok edilmek istenmesini nefretle kınıyorum” şeklinde konuştu.

VAKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.