Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Tenhada bile avret yerinin örtülmesi farzdır

Tenhada bile avret yerinin örtülmesi farzdır

Avret yerini örtmenin farz olması umumîdir. Sahîh görüşe göre; kişi tenha bir yerde bulunsa da avret yerini örtmesi farzdır. Şüphesiz Allâh-u Te’âlâ örtünen ve örtünmeyen her şeyi görür. Örtünenin edebini, örtünmeyenin edepsizliğini de görür. 

Geç­ti­ği­miz ya­zı­da na­ma­zın kim­le­re farz ol­du­ğu­nu ve na­ma­zın farz­la­rın­dan ilk iki­si­ni yaz­mış­tık. 

Bu ya­zı­mız­da na­ma­zın farz­la­rı ko­nu­su­nu de­tay­la­rıy­la an­lat­ma­ya de­vam ede­rek setr-i av­ret ko­nu­su­nu ay­rın­tı­la­rıy­la ele ala­ca­ğız.

SETR-İ AV­RET

Av­ret ye­ri­ni ört­mek an­la­mı­na ge­len bu şart­ta ge­çen av­ret; şe­r’­î ıs­tı­lah­ta (din di­lin­de) “Ba­kıl­ma­sı ha­ram, ör­tül­me­si farz olan uzuv­lar­dır.” Er­ke­ğin de ka­dı­nın da, bi­raz­dan ifa­de ede­ce­ği­miz av­ret yer­le­ri­ni ört­me­le­ri farz­dır. Av­ret ye­ri­ni ört­me­nin farz ol­ma­sı umu­mî­dir. Sa­hîh gö­rü­şe gö­re; ki­şi ten­ha bir yer­de bu­lun­sa da av­ret ye­ri­ni ört­me­si farz­dır. Bir kim­se ka­ran­lık bir yer­de üze­ri­ne gi­ye­ce­ği te­miz bir el­bi­se var­ken çıp­lak na­maz kıl­sa; it­ti­fak­la na­ma­zı ol­maz. Ten­ha yer­de çıp­lak kıl­ma­sı da böy­le­dir. Şüp­he­siz Al­lâh-u Te­’â­lâ ör­tü­nen ve ör­tün­me­yen her­şe­yi gö­rür. Ör­tü­ne­nin ede­bi­ni, ör­tün­me­ye­nin edep­siz­li­ği­ni de gö­rür. İş­te im­kân bu­lun­du­ğun­da bu ede­be ria­yet et­mek farz­dır. “Kın­ye­” isim­li ese­rin “Ke­râ­hiy­ye­” ba­bın­da şöy­le zik­re­dil­miş­tir: “Ğa­rî­bu­’r-ri­vâ­ye­”de bil­di­ril­di­ği­ne gö­re, ka­dı­nın, evin­de tek ba­şı­na iken ba­şı­nı aç­ma­sı­na ruh­sat ve­ril­miş­tir. Onun için ev­lâ olan; mah­rem­le­ri­nin ya­nın­da bi­le en azın­dan in­ce ve al­tın­da­ki­ni bel­li eden bir ba­şör­tü­sü bi­le ol­sa, ba­şı­na bağ­la­ma­sı­dır.

Ki­şi sa­hîh bir mak­sa­da bi­na­en av­ret ye­ri­ni aça­bi­lir. Ör­ne­ğin; def-i hâ­cet, ta­hâ­ret­len­me ve tek ba­şı­na yı­kan­mak için so­yun­ma­sı hu­su­sun­da “Kın­ye­” isim­li eser­de ba­zı gö­rüş­ler nak­le­dil­miş­tir. Ba­zı­la­rı­na gö­re; yı­kan­mak için çıp­lak kal­mak mek­ruh, ba­zı­la­rı­na gö­re; in­şâ­al­lâh ma’­zûr, bir gö­rü­şe gö­rey­se, bun­da bir be­is yok­tur. Baş­ka bir gö­rüş­te az bir sü­re içe­ri­sin­de olur­sa ca­iz­dir. Di­ğer bir gö­rüş­te de (el­le­ri­ni aç­tı­ğın­da et­ra­fı­na de­ğe­cek ka­dar) kü­çük ha­mam oda­sın­da ca­iz­dir.

ER­KE­ĞİN AV­RET YER­LE­Rİ

İfa­de edil­di­ği gi­bi ten­ha bir yer­de ol­sa da na­maz­da ve na­maz dı­şın­da av­ret ye­ri­nin ör­tül­me­si farz­dır. Al­lâh-u Te­’â­lâ şöy­le bu­yu­ru­yor: “Her sec­de anın­da zi­ne­ti­ni­zi alın.” (el-A’­râf Sû­re­si: 31) Bu emir­den mak­sat; “Her na­maz ve­ya ta­vaf anın­da av­ret yer­le­ri­ni­zi ör­ten şey­le­ri gi­yi­ni­n” de­mek­tir.

Âi­şe (Ra­dı­yal­lâ­hu An­ha)dan ri­va­yet edi­len bir ha­dîs-i şe­rîf­te Pey­gam­ber Efen­di­miz (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) şöy­le bu­yu­ru­yor: “Al­lâh-u Te­’â­lâ bu­lû­ğa er­miş olan bir ka­dı­nın na­ma­zı­nı ba­şör­tü­süz ka­bul et­mez.” (Ebû Dâ­vûd, Sa­lât:85, no:641, 1/229; İb­ni Mâ­ce, Ta­hâ­ret:132, 1/214)

Yi­ne Âi­şe (Ra­dı­yal­lâ­hu An­hâ)dan ri­va­yet edi­len bir baş­ka ha­dîs-i şe­rîf­te Ra­sû­lül­lah (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) şöy­le bu­yur­muş­tur: “Ey Es­mâ! Ka­dın bu­luğ ça­ğı­na ulaş­tı­ğı za­man on­dan şu ve şu uzuv­lar­dan baş­ka­sı­nın gö­rün­me­si ca­iz ol­maz.” bu­yur­muş ve yü­züy­le el­le­ri­ne işa­ret bu­yur­muş­tur. (Ebû Dâ­vûd, Li­bâs:34, no:4104, 2/460)

Er­ke­ğin av­ret yer­le­ri gö­be­ği­nin al­tın­dan diz ka­pa­ğı­nın al­tı­na ka­dar olan yer­dir. En sa­hîh gö­rü­şe gö­re; diz ka­pa­ğı da av­ret­tir. Amr ib­ni Şu­’ay­b’­ın, ba­ba­sı va­sı­ta­sıy­la, de­de­sin­den (Ra­dı­yal­lâ­hu An­hum) ri­va­yet edi­len bir ha­dîs-i şe­rîf­te: “Gö­bek­ten aşa­ğı­sı di­ze ka­dar av­ret­ten­dir.” (Dâ­re­kut­nî, es-Sü­nen: 1/230) bu­yu­rul­muş­sa da, Ali (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh)ın ri­va­yet et­ti­ği bir ha­dîs-i şe­rîf­te Ra­sû­lül­lah (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem): “Diz av­ret­ten­dir.” (Dâ­re­kut­nî, es-Sü­nen: 1/230) bu­yur­du­ğun­dan, ih­ti­yat­lı gö­rüş, di­zin av­ret ma­hal­li­ne da­hil ol­ma­sı­dır.

Hür ka­dın­la­rın yüz­le­ri ve el­le­ri dı­şın­da bü­tün be­den­le­ri av­ret­tir. Yüz­le­riy­le el­le­ri ise na­maz­da ve bir fit­ne kor­ku­su bu­lun­ma­dık­ça, na­maz dı­şın­da da av­ret de­ğil­dir. Ayak­lar hak­kın­da üç sa­hîh gö­rüş var­dır. Bun­lar­dan mu­te­med ola­nı­na gö­re; ayak­lar da av­ret ol­mak­tan is­tis­na edil­miş­tir. İkin­ci gö­rü­şe gö­re; mut­lak ola­rak (na­maz­da ve na­maz dı­şın­da) av­ret­tir. Üçün­cü gö­rü­şe gö­rey­se na­maz dı­şın­da av­ret­tir, na­maz­da ise av­ret de­ğil­dir. 

Fark­lı gö­rüş­le­rin or­ta­ya koy­du­ğu bu ih­ti­lâf­tan kur­tul­mak için, ha­nım kar­deş­le­ri­mi­zin ayak­la­rı­nı ört­me­le­ri ev­lâdır. “el-Mi­’râ­c” isim­li eser­de; “el-Meb­sû­t”­tan nak­len: “Ka­dın­la­rın kol­la­rı hak­kın­da iki ri­va­yet var­dı­r” de­nil­miş­tir. Bun­lar­dan en sa­hîh ola­nı­na gö­re; kol­lar av­ret­tir. Ka­dı­nın ba­şın­dan sar­kan saç­la­rı ya­ni; ku­lak­la­rı­nı aşan saç­la­rı da av­ret­tir.

KA­DIN SE­Sİ AV­RET DE­ĞİL­DİR

Ter­cih edi­len gö­rü­şe gö­re ka­dı­nın se­si av­ret de­ğil­dir.

Ama er­ke­ğin, ka­dı­nın se­si­ni işit­me­si gü­zel de­ğil­dir. “el-Kâ­fî­” isim­li eser­de şöy­le zik­re­dil­miş­tir: “Ka­dın açık­tan (ses­li ola­rak) tel­bi­ye yap­maz (ih­ram­lıy­ken ba­ğı­ra­rak ‘Leb­bey­k’ de­mez). Çün­kü se­si av­ret­tir.”

Bu me­se­le­yi vu­zu­ha ka­vuş­tur­ma nok­ta­sın­da İmam Ebu­’l-Ab­bâs el-Kur­tu­bî (Ra­hi­me­hul­lâh), şar­kı din­le­mek hak­kın­da yaz­dı­ğı ki­ta­bın­da şöy­le de­miş­tir: “Ze­kâ­sı kıt olan­lar: ‘Ka­dı­nın se­si av­ret­ti­r’ der­ken onun ko­nuş­ma­sı­nı kas­tet­ti­ği­mi­zi san­ma­sın­lar. Bu zan doğ­ru de­ğil­dir. Biz ya­ban­cı er­kek­le­rin, ih­ti­yaç ol­ma­sı du­ru­mun­da (mah­re­mi ol­ma­yan) ka­dın­lar­la ko­nuş­ma­sı­nı ca­iz gö­rü­yo­ruz. An­cak ka­dın­la­rın yük­sek ses­le ko­nuş­ma­la­rı­nı, ses­le­ri­ni uzat­ma­la­rı­nı ve yu­mu­şat­ma­la­rı­nı ca­iz gör­mü­yo­ruz. Çün­kü bun­lar­da er­kek­le­ri ken­di­le­ri­ne mey­let­tir­mek ve şeh­vet­le­ri­ni ha­re­ke­te ge­çir­mek var­dır. Ka­dı­nın ezan oku­ma­sı da bun­dan do­la­yı ca­iz ol­ma­mış­tır.”

Ne­ti­ce: Ha­ne­fî­ler­de ter­cih edi­len gö­rü­şe gö­re; ka­dı­nın se­si av­ret de­ğil­dir. Cum­hû­run (Şâ­fi­’î, Mâ­li­kî ve Han­be­lî­le­rin) gö­rü­şü de, ka­dı­nın se­si­nin av­ret ol­ma­dı­ğı şek­lin­de­dir. Fa­kat Ku­r’­ân oku­mak şek­lin­de ol­sa bi­le, coş­ku­lu ve nâ­me­li oku­yuş­la­rı­nı işit­mek ha­ram­dır. (İbn-i Âbi­dîn, Red­dü­’l-muh­târ, cilt:1, shf:405-406)

ÇO­CUK­LA­RIN AV­RET YER­LE­Rİ

Çok kü­çük (ya­ni; sı­fır ile dört yaş ara­sın­da olan) er­kek ve kız ço­cuk­la­rın av­re­ti yok­tur. Bun­la­ra do­kun­mak ve bak­mak mu­bah­tır. (Ta­bi ki bu, şeh­vet­le ol­ma­mak şar­tıy­la­dır. Za­ten şeh­vet­le du­va­ra bak­mak bi­le ha­ram­dır.)

“Şu­run­bi­lâ­liy­ye­” isim­li ese­rin ce­na­ze bah­sin­de: “Kü­çük er­kek ve kız ço­cuk­la­rı şeh­vet ça­ğı­na var­ma­dık­ça, on­la­rı er­kek ve ka­dın­lar yı­ka­ya­bi­lir­le­r” hük­mü ka­yıt­lı­dır. İmâm-ı Mu­ham­med (Ra­hi­me­hul­lâh) “el-As­l” isim­li ese­rin­de şeh­vet ça­ğı­nı, “Ko­nuş­ma­ya baş­la­ma­dan ön­ce­” di­ye tak­dir et­miş­tir. Dört ya­şın­dan son­ra ise on ya­şı­na ka­dar, ön ve ar­ka uzuv­la­rı ve bun­la­rın et­ra­fı ve uy­luk­lar av­ret ka­bul edi­lir. On ya­şın­dan son­ra ço­cu­ğun av­re­ti, bu­lu­ğa ere­nin av­re­ti gi­bi­dir. Bu hem na­maz­da hem de na­maz dı­şın­da böy­le­dir. An­cak “en-Neh­r” isim­li eser­de: “Ço­cuk­lar ye­di yaş­la­rın­da na­maz­la em­ro­lun­duk­la­rın­dan do­la­yı, ye­di ya­şı­nı iti­ba­ra al­mak ge­re­ki­r” ifa­de­si var­dır. (Bu gö­rüş da­ha ih­ti­yat­lı­dır.) (İbn-i Âbi­dîn, Red­dü­’l-muh­târ, cilt:1 shf:408)

NA­MA­ZA BAŞ­LAR­KEN VE­YA KI­LAR­KEN AV­RET YE­Rİ­NİN AÇIL­MA­SI

Av­ret ye­ri­nin açıl­ma­sı ya ki­şi­nin ken­di fii­liy­le olur, ya da ken­di fii­liy­le ol­maz. Eğer açıl­ma ken­di fii­liy­le olur­sa, ule­ma­ya gö­re; na­ma­zı der­hal bo­zu­lur. Ya­ni bu açıl­ma bir ru­kün mik­ta­rın­dan az da ol­sa na­ma­zı bo­zu­lur. Av­ret-i ğa­lî­za (müs­teh­çen av­ret) yer­le­ri olan ön ve ar­ka­dan ve iti­mat edi­len gö­rü­şe gö­re bu iki yer dı­şın­da ha­fif av­ret ye­ri olan yer­ler­den bir uz­vun dört­te bi­ri ken­di fii­li ol­mak­sı­zın bir ru­kün eda ede­cek ka­dar açı­lır­sa, na­maz bo­zu­lur.

Av­ret olan uz­vun, ken­di fii­liy­le ol­mak­sı­zın bir ru­kün mik­ta­rın­dan da­ha az bir za­man açıl­ma­sı, na­ma­zın sıh­ha­ti­ne ma­ni de­ğil­dir. Ya­ni na­ma­zı boz­maz. Bir ru­kün mik­ta­rı; ru­kû­’ ve­ya sün­net vec­hi üze­re kı­râ­atı ya­pı­lan kı­yam gi­bi ru­kün­le­rin eda edil­di­ği mik­tar­dır. “el-Mün­ye­” şâ­ri­hi; bir ruk­nün üç tes­bih mik­ta­rı ol­du­ğu­nu söy­le­miş­tir. Bu gö­rüş ru­kün mik­ta­rı­nı ih­ti­ya­ten en az bir sü­re ile ka­yıt­la­mak­ta­dır. Bu açık­la­ma­lar na­maz es­na­sın­da mey­da­na ge­len açıl­may­la il­gi­li­dir. 

Şa­yet na­ma­za baş­lar­ken açı­lır ve açı­lan kı­sım, av­ret olan uz­vun dört­te bir mik­ta­rı olur­sa it­ti­fak­la na­ma­zın mü­n’­akit ol­ma­sı­na (baş­la­ma­sı­na) ma­ni­dir. Av­ret yer­le­rin­de­ki açıl­ma, bir uzuv­da olur­sa, cüz (par­ça) he­sa­bıy­la top­la­nır. 

Me­se­lâ: Na­maz kı­la­nın uy­lu­ğu­nun bir ye­rin­den se­kiz­de bi­ri baş­ka bir ye­rin­den de se­kiz­de bi­ri, açı­lır­sa iki se­kiz­de bir top­la­nır ve dört­te bir mey­da­na ge­lir. Bu mik­tar da na­ma­zı bo­zar. Fa­kat bir uy­lu­ğun bir ye­rin­den se­kiz­de bi­ri, baş­ka bir ye­rin­den se­kiz­de bi­ri­nin ya­rı­sı (on al­tı­da bi­ri) açı­lır­sa, top­la­mı dört­te bir­den az ol­du­ğu için na­ma­zı boz­maz.

Açıl­ma bir uzuv­da ol­maz­sa sa­ha iti­ba­rıy­la top­la­nır. Top­la­nan bu mik­tar açı­lan uzuv­la­rın en kü­çü­ğü­nün dört­te bi­ri­ni bu­lur­sa na­ma­zı bo­zar. Me­se­lâ: Ka­dı­nın uy­lu­ğun­dan se­kiz­de bi­ri­nin ya­rı­sı (on al­tı­da bi­ri), ku­la­ğın­dan da se­kiz­de bi­ri­nin ya­rı­sı açıl­sa sa­ha iti­ba­rıy­la iki­si­nin top­la­mı, açı­lan iki uz­vun kü­çü­ğü olan ku­la­ğın dört­te bi­rin­den faz­la ol­du­ğun­dan, na­ma­zı bo­zar.

ER­KE­ĞİN AV­RET OLAN UZUV­LA­RI

1- Te­na­sül uz­vu ve et­ra­fı,

2- Ha­ya­la­rı ve et­ra­fı,

3- Dü­bür (ma­kat) ve et­ra­fı,

4- 5- İki kal­ça,

6-7- Diz­ler­le be­ra­ber bal­dır­lar,

8- Gö­bek­ten ka­sı­ğa ka­dar olan yer ve iki ta­raf­tan bu­nun hi­za­sı.

HÜR KA­DI­NIN AV­RET OLAN UZUV­LA­RI

Hür ka­dı­nın av­ret olan uzuv­la­rı, er­ke­ğin av­ret uzuv­la­rı ola­rak zik­ret­ti­ği­miz se­kiz uzuv­dan baş­ka on al­tı uzuv­dur. Bun­lar:

1- 2- İn­cik­ler (diz ile ayak ara­sı olan kı­sım),

3- 4- Me­me­ler,

5-6- Ku­lak­lar,

7-8- Dir­sek­ler­le be­ra­ber pa­zu­lar,

9-10- Bi­lek­ler­le be­ra­ber kol­lar,

11- Gö­ğüs,

12- Baş,

13- Saç,

14- Bo­ğaz,

15-16- Avuç­la­rın sır­tı. (Bu, na­maz dı­şı­na gö­re­dir. Na­maz için­de ise müf­tâ bih olan kav­le gö­re avuç içi gi­bi, dı­şı da av­ret de­ğil­dir.) 

Bun­la­ra sırt­tan ay­rı ola­rak omuz­la­rı da bir uzuv ola­rak ek­le­mek ge­re­kir. 

El­bi­se­si­ni bu­la­ca­ğı­nı ümit eden kim­se, vak­tin çık­ma­sın­dan kork­ma­dı­ğı sü­re­ce bek­ler. Av­ret ma­hal­li­ni ör­te­cek bir şey bu­la­ma­yan ki­şi otu­ra­rak ve ayak­la­rı­nı kıb­le ta­ra­fı­na uza­ta­rak îma (baş ha­re­ke­ti) ile kı­lar. İş­te av­ret ola­rak sa­yı­lan bu uzuv­la­rın na­maz için­de ve dı­şın­da ör­tül­me­si şey­ta­nın in­san­dan el­de et­mek is­te­di­ği en bü­yük ga­ye­si olan çıp­lak gez­me ve açıl­ma ka­ba­ha­ti­ni or­ta­dan kal­dı­ra­cak­tır. 

“Rû­hu­’l-be­yâ­n” tef­si­rin­de zik­re­dil­di­ği­ne gö­re in­san yal­nız ba­şı­na kal­dı­ğın­da ve­ya eşi­nin ya­nın­da bu­lun­du­ğun­da bi­le, bir za­ru­ret yok­ken av­ret ye­ri­ni aç­ma­sı çir­kin ve müs­teh­cen bir iş­tir. 

Ali (Ra­dı­yal­la­hu Anh) Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in ce­ma­li­ne bak­tı­ğı göz­le ken­di av­ret ye­ri­ni gör­me­mek için av­re­ti­ne bak­maz­dı. Hal böy­le iken baş­ka­sı­nın av­re­ti­ne bak­ma­nın ya da ken­di av­re­ti­ni aç­ma­nın ne ka­dar çir­kin ol­du­ğu iyi dü­şü­nül­me­li­dir. (İs­mâ­îl Hak­kî, Rû­hu­’l-be­yân, 3/145)

Ayet-i kerime

“İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında onu gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf, 19)

Hadis-i  Şerif

Muhakkak ki mü’min, kendisine bir şey hatırlatılmasından hoşnut kalıcı bir yapıda yaratılmıştır.” 
(Deylemî, hadis no: 718)

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi