Bergama’nın Çobanlar Köyü’nde Dram
“Çoğu hekim olan bir grup arkadaşım, Bergama Çobanlar Köyü’nde tanıştıkları yoksul bir aileye destek konusunu yazışırlarken fark ettim diğer hadiseyi. Mağarayı andıran taş bir yapının içinde yerde odunlar üstüne yerleştirilmiş boş bir kazan, anne baba zihinsel özürlü, çocuklar taşımalı eğitimle gidebildikleri okulda güçsüz, takatsiz. Öğretmen hanım öğrencilerinin halsiz, sağlıksız hallerini araştırınca yaşanan drama tanık oluyor. Bir şekilde hekim arkadaşlardan destek isteniyor.
Dayanışma ve yardımlaşma için çok zengin olmaya gerek yok aslında, her şeyi devletten beklemek de gereksiz. Ama az ama çok, kazancımızın ‘helal’ini pekiştirebilmek için, yediğimizi kirden pastan arındırabilmek adına, ‘helal’den infak etmek gerekiyor. Sadece zekattan veya vergiden mi ibaret ‘helal’e dair arınma? ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ dememiş miydi Hz. Peygamber? Hayatı helal kılmak gibi bir derdimiz olmalı bizim... Çapa’da 5 liralık kıyma alan bir anneyle karşılaştım, iki adet köfte, kızı okul gezisine gidecekmiş yol azığı olsun diye.
Hz. Ömer’den bir cümleyle bitirelim: ‘Dağlara buğdaylar serpin; Müslüman bir ülkede ‘kuşlar aç kaldı’ demesinler.’ ”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.