Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Cop vurmayana vurulmaz

Cop vurmayana vurulmaz

"Polisler vazifelerinin dışına çıkmasınlar. İnsanlara müdahale ederken de dikkatli olsunlar. Sana cop vurmayan adama cop ile vurursan kul hakkına girersin. Sana bir şey sıkmayan adamın gözüne gaz sıkarsan bu olmaz. Kısasla hareket etmek gerekir."

Va­ta­nı, mil­le­ti ko­ru­mak için, asa­yi­şi te­min et­mek için ça­lı­şan as­ker ve po­lis­ler Be­rat ge­ce­si en baş­ta af ola­cak­lar­dır. Ama sa­na dev­let bir güç ver­di di­ye sen bu gü­cü ken­di nef­si­ne ve şah­sı­na kul­la­nır­san, po­lis kim­li­ğin­le, is­tih­ba­rat­çı kim­li­ğin­le, as­ker kim­li­ğin­le in­san­la­rı çe­te gi­bi özel ku­ru­luş­lar ya­pıp­ da bas­kı kul­la­nır­san ol­maz. 
Bun­lar var, ol­du. Ne­ler ol­du ne­le­r… 

Ne fai­li meç­hul­ler, ne maf­ya­va­ri iş­ler ol­du. Kim­se he­sap so­ra­ma­dı. Uyuş­tu­ru­cuy­la ya­ka­la­nı­yor­lar. Ba­kı­yor­sun işin için­de Em­ni­yet mü­dü­rü, po­lis çı­kı­yor. Bir şe­be­ke çö­ker­ti­li­yor için­de as­ker­den, po­lis­ten adam­lar çı­kı­yor. Kol­luk gü­cü­nü gay­ri meş­ru iş­le­re kul­la­nan­lar Be­rat ge­ce­si af ol­maz. Al­lah mu­ha­fa­za et­sin. Al­lah on­la­ra da töv­be na­sip et­sin. 

“BİR DE SA­NA­” OL­MAZ

Va­zi­fe­le­ri­nin dı­şı­na çık­ma­sın­lar. Sen ada­ma “Du­r” di­yor­sun. 

Adam du­ru­yor ve­ya zor­lu­yor. Sen kal­kıp bu­na bir cop vu­rur­san bu kul hak­kı­dır. Adam sa­na cop vur­ma­dı ki. Cop vur­ma­ya­na cop vu­rul­maz. Adam ye­rin­de du­rur­ken ve­ya sa­na doğ­ru ge­lir­ken sen bu­nun gö­zü­ne gaz sı­kar­san bu ol­maz. 
Adam sa­na bir şey sık­mı­yor ki. Kı­sas­la ha­re­ket et­mek ge­re­kir. Ya­ni kar­şı ta­ra­fın ha­re­ke­ti­ne gö­re ha­re­ket edi­lir. Hiç­bir şey­den ha­ber­siz adam yol­dan ge­çi­yor. Öbü­rü ora­dan vu­ra vu­ra ge­lir­ken “Bir de sa­na­” de­yip ona da vu­ru­yor. Ya­hu kar­de­şim bir de sa­na di­ye bir şey ol­maz. Ya­nar­sın! Ahi­ret­te kul hak­kı­na gi­rer­sin. 

SA­BIR TES­Tİ YA­PIL­SIN

Bu iş­ler dik­kat is­ter. Al­lah rı­za­sı için sab­rı ol­ma­yan, sa­kin­li­ği ol­ma­yan­lar as­ker, po­lis, me­mur ol­ma­sın. 

Sa­bır­sız iş ol­maz. Sa­bır­sız olur­sa za­rar­lı olur. Mut­la­ka alı­nır­ken bun­la­rın gö­re­vi­ne bir sa­bır tes­ti ko­yun. “Bu adam pa­nik­li­yor mu? Pa­nik­le­di­ği za­man ne ya­pı­yor? Önü­ne ge­le­ne vu­ru­yor mu?” di­ye bun­la­rı bir de­ne­yin kar­de­şim. Önü­ne ge­le­ne vur­ma hak­kı­mız yok. 

 

KALBLERİN TAHVİLİ

Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) bunu kuvvetli bir istekle bekliyor, her gün yüzünü semâya doğru çevirerek bu hususta ilahî vahyi gözlüyordu ki neticede Allâh-u Teâlâ şabân ayında Habîbini razı etmek, gözünü aydın etmek ve maksadına eriştirmek üzere:

 “Biz çoğu kere senin yüzünün semâda dönüp durduğunu görmekteyiz. Andolsun ki seni razı olduğun bir kıbleye döndüreceğiz.  Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de her nerede bulunursanız yüzlerinizi (namazda) onun cihetine çevirin” (Bakara Sûresi:144) âyet-i celîlesini indirdi. İşte bu:

“Yakında Rabbin sana o derece verecek ki artık sen razı geleceksin” (Duha Sûresi:5) âyet-i kerîmesi ile büyük bir münâsebet arzetmektedir.

Aynı zamanda Âişe (Radıyallâhu Anhâ)nın, Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e hitâben söylemiş olduğu: “Ben Rabbinin senin isteklerini yerine getirmede çok çabuk davrandığını görüyorum” sözü de böylece daha iyi anlaşılmaktadır.

Ebû Hâtim el-Büstî (Rahimehullâh)ın bu husustaki beyanı şöyledir: Müslümanlar Beyt-i Mukaddes’e doğru tamı tamına on yedi ay üç gün namaz kıldılar. 

Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) rabî‛ulevvel ayının on ikisine rastlayan pazartesi günü Medîne-i Münevvere’ye gelmişti. 

Allâh-u Teâlâ ona şabân-ı şerîfin yarısına denk gelen salı günü bundan böyle namazda Ka‛be’ye yönelmesini emretti. (Kurtubî, el-Câmi‛u li ahkâmi’l-Kur’ân, 2/150)

AMELLERİN Allâh-u Teâlâ’YA YÜKSELTİLİŞİ

Şabân ayının bilinen meziyetlerinden biri de kendisinde bir yıllık amellerin Allâh-u Teâlâ’ya arz edilmesidir ki bu en büyük ve en kapsamlı bir yükseltilmedir. Zira amellerin Allâh-u Teâlâ’ya yükseltilmesi dört türlüdür. 

1) Refi fevrî ki bu yapılan bir amelin Allâh-u Teâlâ’ya anında yükseltilmesi anlamına gelmektedir. 
Nitekim: “Gök kapılarının öğlenin ilk sünnetini kabul etmek için hemen açıldığı ve bu yüzden Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in o saatte bu sünneti meşru ettiği” hakkında hadîs-i şerîfler mevcuttur. (Ebû Dâvud, Tatavvu’:7, no:1270, 2/23; İbni Mâce, İkāme:105) gök kapılarının açıldığı an

Nitekim Abdullâh ibni Sâib (Radıyallâhu Anh)dan rivâyete göre Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) öğlenden önce dört rekat kılar ve:

 “Şüphesiz ki bu an gök kapılarının açıldığı bir zamandır. Ben de o vakitte kendim için salih bir amelin yükselmesini istiyorum” buyururdu. (Tirmizî, Salât:347, no:478, 2/343; İbni Mâce, İkāme:105; Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, 5/418)

2) Günlük ve gecelik arz ki, bu da Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen:

“Gece ve gündüz meleklerinin sabah ve ikindi namazlarında nöbet devir teslimi yaptıkları ve nöbeti devreden meleklerin Allâh-u Teâlâ’nın huzuruna varıp, kulların gece ve gündüz yaptıkları amelleri arz ettikleri”ne dâir rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte yer almaktadır. (Buhârî, Mevâkît:16, Tevhid:23, 33; Müslim, Mesâcid:210; Nesâî, Salât:21; Muvatta’, Sefer:82) 

PAZARTESİ VE PERŞEMBE

Ebû Musa el-Eş’arî (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte de: “Gecenin ameli gündüzden önce, gündüzün ameli de geceden önce Allâh-u Teâlâ’ya yükseltilir” (Müslim, Îman, no:179) buyrularak bu arza işaret edilmiştir. 

Bu yüzden Dahhak (Radıyallâhu Anh) gündüzün sonunda ağlar ve: “Amelimden nelerin yükseltildiğini bilemiyorum” derdi.

3) Haftalık arz ki bu da Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen:

 “Ameller pazartesi ve perşembe günleri Allâh-u Tealâ’ya arzedilir. Ben amelimin oruçluyken arz edilmesini severim” (Tirmizî, Savm:44, no:747, 3/221) hadîs-i şerîfinde belirtilen arzdır.  İbrahîm Nehaî (Radıyallâhu Anh) perşembe günleri hanımı ile ağlaşır ve: “Rabbimize amellerimiz bugün arz olunuyor” derdi.

4) Senelik arz ki bu en önemli ve en geniş arz olup, şabân ayında gerçekleşmektedir. Nitekim Üsâme ibni Zeyd (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

AMELLERİN YÜKSELDİĞİ AN

 “Şabân, receb ve ramazan arasında kalmış büyük bir aydır ki insanlar on(un ululuğun)dan gâfildir. O kendisinde âlemlerin Rabbin(in huzûr-u mânevîsin)e amellerin yükseltildiği bir aydır. Ben de amelimin oruçluyken yükseltilmesini seviyorum (da onun için bu ayda çok oruç tutuyorum)” buyurmuştur. (Nesâî, no:2221; Beyhakî, Şu‛abu-l-îmân, no:3540, 5/352-353; Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, 5/201; İbni Ebî Şeybe, el-Musannef, 3/103; Münziri, et-Terğîb, no:1537, 2/122)

Ey amelleri gizli ve âşikâr Rabbine arz edilen kişi! Amellerine dikkat et de hata ve zelle yapmaktan sakın. Zira iyiyi kötüden ayıran Allâh-u Teâlâ her şeyi hakkıyla görmektedir. (İbni Receb el-Hanbelî, Letâifü’l-me‛ârif, sh:243-245)

ALİMLERDEN ÖĞÜTLER

“Soysuz adamlarla tartışma. Sonra onun kötü arzularını kendine çekmiş olursun. Namus ve şerefini koruyan insanlara herkes izzet ve ikramda bulunur. Böyle kimseler halk tarafından itibar görür.  Hakkı bilmek, doğruluktan gelen bir fazilettir.” (İmam-ı Gazâlî) 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi