Zinaya Ses Çıkarmayanlar “Kadın Haklarına” Sığındı

Zinaya Ses Çıkarmayanlar “Kadın Haklarına” Sığındı
Gün geçmiyor ki bu ülkenin asıl değerlerine saldırı fırsatı geçsin de, Doğan grubu bu fırsatı es geçsin. ‘8 Şubat döneminde dine karşı zulmün bayraktarlığına soyunan Doğan Grubunun yayın organı Hürriyet, zina konusunda suskun kalırken dini nikaha saldırdı

Bilindiği gibi yasalarımızda sadece dini nikahla evlenmek suç sayılıyordu. Ancak imam nikahlı çiftlerle ilgili haberlerde bile Doğan grubu ve malum gazeteler, bu durumu işlerine geldiği gibi kullanmaktan ve sanki bu insanlar zina yapıyormuş gibi sürekli “nikahsız birlikte yaşayan” ifadesiyle haberleştirmekten kaçınmıyordu. Nitekim daha önce bu konuda da bir haber yapmıştık.

Bugün yine Doğan grubunun gazetesi Hürriyet ve CNN Türk gibi mecralarda “AYM’den imam nikahına vize” başlığıyla haberler yapılıp birde 28 Şubat’ın en baskın dönemlerinde alınan tam tersi karara gönderme yapılarak “laiklik ve kadın hakları” gölgesine sığınıldı.

Olay şöyle gelişti: Erzurum, Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi, resmi nikâhtan önce dini tören yapan sanık çiftin davasıyla ilgili olarak, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören” başlıklı 230’uncu maddesinin 5 ve 6’ncı fıkraların iptali için geçen yıl Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. AYM, resmi nikâh olmadan dini nikâh kıyan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası veren maddeyle ilgili başvuruyu önceki gün gündemine aldı ve esastan görüştü.

Şimdi Hürriyet’in AYM kararı ile attığı başlığa bakalım “GEREKÇE: BİRLİKTE YAŞAYANA DA CEZA YOK”

“Birlikte yaşamak” dedikleri ise alenen hiçbir nikah olmadan bir kadınla aynı evde oturarak dinen zina hükmünde bir ilişti yaşamak.

Yani şunu demeye getiriyor Doğan grubu, “Birlikte yaşayarak zina edenlere ceza verilmezken, imam nikahına nasıl ceza verilir” dediler?

Peki, AYM bu konuda haklı değil mi? Haklı ve hem de mantıklı. Zinayı suç olmaktan çıkaranların kendi ayıbı bu durum o ayrı ancak gazetenin tutumu ve habercilik tarzı ilginç!

Sonuca gelirsek,  AYM Genel Kurulu, çifte verilen hapis cezasını oyçokluğu ile iptal ederken ayrıca ilgili yasa maddelerini de 4’e karşı 12 oyla iptal edildi. İptal yönünde oy kullanan AYM üyeleri, nikâhsız birlikte yaşayanlara TCK’da herhangi bir ceza öngörülmezken, resmi nikâh yaptırmadan dini nikâh kıyanlara hapis cezası öngörülmesinin Anayasa’nın 10’uncu maddesi, kanun önünde dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin herkesin eşit olduğunu ilkesine aykırı olduğunu belirttiler.Bu üyeler, düzenlemenin din ve vicdan özgürlüğü, özel hayatın korunması ilkelerine aykırı olduğunu da ifade ettiler.

Doğan grubunun parlatarak sunduğu itiraz gerekçesi ise şuydu: “İTİRAZ: KADINLAR AÇISINDAN SORUN YARATIR”

Karşı görüşteki üyeler ise AYM’nin 1999 yılında (zina yasak ve üstelik de 28 Şubat darbe ortamında) tam tersi bir karar alarak, düzenlemenin iptalini reddettiğine dikkat çektiler. Bu üyeler iptal kararı ile resmi nikâh önceliğinin kalkacağı, dini nikâhın resmi nikâhın alternatifi olacağını, kadınlar açısından hukuki ve ekonomik sorunlar yaratacağını savundular. Karşıt görüşteki bu üyelerden bazıları, kararın laiklik ilkesine ve devrim yasalarına aykırı olacağını da dile getirdiler.

Hürriyet 1999’da reddilen olaya girmeyi de ihmal etmedi:

“1999’da reddedilmişti

BURSA Orhangazi Asliye Ceza Mahkemesi, eski TCK’nın ilgili maddesindeki düzenlemesinin iptali için 1999 yılında AYM’ye başvurmuştu. İtiraz yoluna başvuran mahkeme, TCK’nın bir dini olmayan kadın ve erkeğin aralarında nikâh akdi olmaksızın birlikteliklerini suç saymadığı halde dini inancı gereği dini merasim yapan kadın ve erkeğin eylemini suç saydığını, bunun eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu gibi adalet anlayışı ile de bağdaşmadığını savundu. AYM Ahmet Necdet Sezer’in başkanlığı döneminde 24 Kasım 1999 tarihinde iptal istemini, oybirliği ile reddetmişti. AYM’nin 1999/27 esas sayılı kararında düzenlemenin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olmadığı belirtilerek ret kararının gerekçesi şöyle açıklanmıştı:

‘KAMU YARARINA’

“1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu’nun amacı, resmi nikâh müessesesi ile kadının sosyal konumunu güçlendirmek, aileyi, ana ve çocukları korumaktır. Dini nikâha dayalı evlenmelerin, kadın ve çocuklar yönünden doğurduğu sakıncalar gözetilerek resmî nikâh yapılmadan dini tören yapılmasının ceza yaptırımına bağlanmasının kamu düzenini ve kamu yararını sağlama amacına yönelik olduğu tartışmasızdır. Medeni Kanun’un özellikle resmi nikâh akdine ilişkin hükümlerinin gerektiği şekilde uygulanmasının Türk toplum ve aile hayatı açısından taşıdığı önem ve bu hükümlere uyulmadan dini nikâha dayalı olarak oluşturulan birlikteliklerin özellikle kadın ve çocuklar yönünden doğuracağı olumsuzluklar dikkate alınarak Anayasa’nın 174’üncü maddesiyle resmi nikâh kurumu özel olarak korumaya alınmıştır.”

‘HUKUKA AYKIRI DEĞİL’

“Anayasa’nın 41’inci maddesinde de, ailenin ve özellikle ananın ve çocukların korunması devlete bir görev olarak verilmiştir. Devletin, bu görevi de gözetildiğinde dini nikâha dayalı fiili birleşmelerin aile, toplum ve kamu düzenini bozucu sonuçlarını ortadan kaldırabilmek için resmi nikâhtan önce dini nikâh kıydırılmasının suç sayılıp cezalandırmasında, hukuk devleti ilkesine ve ceza hukukunun genel ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır.”

‘DİNİ NİKÂHA ENGEL YOK’

“Anayasa’nın kurallarında belirtilen laiklik, inanç özgürlüğüne saygıdan kaynaklanan ve dini bu özgürlüğün enginliğine bırakan bir kavram olduğundan din düşmanlığı dinsizlik ya da din karşıtlığı olarak algılanamaz. Devletin farklı inançlardaki kişilere aynı yakınlıkta ya da uzaklıkta olması, bunlar arasında hiçbir ayırım yapmaması, laiklik ilkesinin gereğidir. Dini nikâhın, Medeni Kanun’da öngörülen evlenme akdinden önce yapılmasının yasaklanması, bu akidden sonra yapılmasını engellemediğinden laiklik ilkesine aykırı değildir.”

‘Açılan  davaların hepsi düşer’

1999 kararının altında üye olarak imzası bulunan eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, son kararın resmi nikâhtan önce dini nikâh yaptırdıkları için haklarında dava açılan çiftler ve bu törenleri yapan din görevlerine açılan davaları düşüreceğini savundu. Bumin, “İptal kararı ile artık birçok kişi, resmi nikâh bile yaptırmayacaktır. Sadece dini nikâhla evlilikler nedeniyle toplumda çocuğun soybağı, nafaka konusunda yaşanan hukuki sorunlar da artacaktır. Bu da hem kadınların hem de çocukların aleyhine olacaktır” dedi.

Şimdi gelelim, hem bu çağdaş laikçilerin ısrarla gözden kaçırdığı ve bir türlü yanaşmak istemediği çözüme.

Yahu sizler değil misiniz, din ve devlet işleri ayrılmalı dediğiniz halde, Ramazan ve Kurban Bayramı geldiğinde tatile çıkan. Bunlar dini bayramlar değil mi?

Sizler değil misiniz kadın haklarından, çocuk haklarından dem vuran ve ailenin öneminden bahsedenler?

Madem kadını ve çocuğu bu kadar düşünüyorsunuz o halde niye “zina yapanları”, “birlikte yaşıyorlar” diye yüceltiyorsunuz?

Madem kadını ve aileyi bu kadar düşünüyorsunuz o halde niye yine zinanın serbest olduğu Fransa’da bile, yasa da “eşine sadakat esastır” maddesinin yer aldığını yazıp ta zinaya karşı durmuyorsunuz?

Madem çok meraklısınız resmi nikahsız yaşam artar diye niye on yıllardır sorunun temel çözümünü uygulamıyorsunuz?

Osmanlı bile çözümü bulmuşken sizin kafanız bu kadar mı geride?

İmamlara resmi nikah kıydırın olsun bitsin!

İmam kıydığı her nikaha resmi nikah cüzdanı vermek zorunda kalacağından bütün olay çözülür.

Ama işinize gelmiyor değil mi?

Çünkü size göre insanlar sadece öldüğünde camiye gelmeli!

Musalla taşına!

Hoş artık yazarlarınız onu da istemiyor, cenazem kiliseden kalksın diyorlar ama!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum