Ruh Sağlığımız Kırmızı Alarm Veriyor!

Ruh Sağlığımız Kırmızı Alarm Veriyor!
Bilgi Üniversitesi ruh sağlığımızı araştırdı. Sonuçlar hiç iç açıcı değil. Halkın yüzde 18’i hayatında en az bir defa ruhsal problem yaşıyor. Çocuk ve ergenlerde ruhî problem yaşama oranı yüzde 11’i buluyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Volkan Yılmaz’ın hazırladığı “Türkiye’de Ruh Sağlığı Politikaları: Tespitler ve Öneriler” raporu, halkın ruhsal durumunun tablosunu ortaya koydu. Verilere göre, her 5 vatandaştan 1’i ruhsal sorun yaşıyor. 

EN AZ BİR KEZ YAŞIYORUZ

Alandaki farklı araştırmalara da yer verilen raporda, şöyle denildi: “Türkiye Ruh Sağlığı Profili Araştırması’nın sonuçlarına göre toplumumuzun yüzde 18’inin yaşamları süresince en az bir kez ruhsal bir sorun yaşamış oldukları ortaya çıkmıştır. Aynı araştırmaya göre çocuk ve ergenlerde ruhsal bir sorunla karşılaşma oranı yüzde 11 olarak bildirilmiştir. Hıfzıssıhha Mektebi tarafından gerçekleştirilen Ulusal Hastalık Yükü Çalışması ise psikiyatrik hastalıkların (özellikle unipolar depresif bozukluklar, alkol kullanımına bağlı sorunlar, şizofreni ve bipolaraffektif bozukluklar, panik bozukluklar) kardiyovasküler hastalıkların ardından ulusal hastalık yükünün ikinci önemli kaynağı olduğunu ortaya çıkarmıştır.”

YATAK SAYISI 7 BİN 356

Türkiye’de ruhsal sorunlar yaşayan bireylere ayrılmış toplam yatak sayısının 7 bin 356 olduğu kaydedilen raporda, ilginç detaylara yer veriliyor. Raporda şu detaylara yer veriliyor: “Bu sayının 968 tanesi üniversite hastanelerinde ve 42’si özel sektör kurumlarındadır. Ülkemizde adli psikiyatri yatakları yalnızca Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastaneleri’nde bulunmaktadır. Toplam adli psikiyatri yatak sayısı 668’dir. Ülkemizde henüz yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri bulunmamaktadır.”

TOPLUM MERKEZLİ TEDAVİ

Raporda, ruh sağlığı politikalarında ciddi bir değişiklik ihtiyacı olduğuna dikkat çekilerek, yapılması gerekenler şöyle sıralandı: “Ruh sağlığı sisteminin toplum temelli olmalı, genel sağlık sistemine ve birinci basamak sağlık hizmetlerine entegre edilmeli. Toplum temelli rehabilitasyon çalışmaları yapılmalı. Ruh sağlığı alanına ayrılan kaynak arttırılmalı.  Ruh sağlığı hizmetlerinin kalitesi arttırılmalı. Ruh sağlığı alanı ile ilgili yasalar çıkarılmalı. Toplum içinde damgalamaya karşı hasta hakları savunulmalı. Ruh sağlığı alanında eğitim, araştırma ve insan gücü arttırılmalı.” 

50 YIL KALAN VAR

KURUM temelli ruh sağlığı hizmetleri modeli, beraberinde birçok sorunu da getiriyor. Hastanede bakımı esas alan uygulamalar neticesinde poliklinik hizmetleri, alevlenme / atak sırasında hastaneye yatırılma, kimsesi olmayan ya da kimsesi olduğu halde bakıl(a)mayan hastalardan az da olsa bazıları 50-60 yıla kadar uzanan süreyle hastanede yatırılabiliyor. (Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde 364 hastanın ortalama hastanede kalış süresi 27 yıl olarak tespit edilmişti)

ÖN YARGILAR ETKİLİ OLUYOR

SİSTEM, hastanın sadece ‘alevlenme / atak’ dönemlerine odaklanıyor, hastalığın bu hale gelmesine zemin hazırlayan biyopsikososyal etmenlere ise müdahale imkânı bulamıyor. Bu olumsuz tablo hastaların hem sık hem de şiddetli atak geçirmesine yol açıyor. Sonuçta hasta kısır bir döngüye mahkûm kalıyor. Hastanede yıllarca kalma pratiği de bu şekilde ortaya çıkıyor. Toplumda “akıl hastaları” için var olan ön yargılar, damgalamalar da sağlıklı bir tedavi sürecinin ortaya çıkmasını olumsuz etkiliyor.

Vahdet Gazetesi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.