TBMM’nin yeni Başkanı, AK Parti adayı İsmet Yılmaz seçildi.        

Bu görev için, AK Parti içindeki en uygun bir iki isimden biriydi. Vatana millete hayırlı uğurlu olsun.

“Meclis’in yeni Başkanı’nı MHP seçti” desek yanlış olmaz.

Başkanı MHP’nin duruşu belirlemiştir çünkü.

MHP, Baykal’ı desteklese bugün TBMM’nin yeni Başkanı Deniz Baykal’dı. 

3. turda en çok oyu AK Parti adayı İsmet Yılmaz ile CHP adayı Deniz Baykal aldı. Son tur da bu iki aday arasında geçti.

Kim daha çok oy aldı ise o Başkan seçildi.

MHP, CHP ve HDP ile açıktan veya gizli aynı safta yer alsa, AK Parti’nin adayı seçilemeyebilecekti. 

Özellikle CHP bunu çok arzuluyor, HDP de bu fikre sıcak bakıyordu.

Ama MHP “HDP ile aynı grup içinde yer almayız” diyerek, buna karşı çıktı ve CHP+HDP ortaklığına yani Baykal’a destek vermeyince, İsmet Yılmaz AK Parti’nin oylarıyla Meclis Başkanı seçildi.

***

Şimdi CHP ile HDP’liler MHP’ye yükleniyor.

İsmet Yılmaz’ın Meclis Başkanı seçilmesini MHP’nin sağladığını kaydediyorlar. 

İktidarın kazandığını, MHP’nin de aralarında olduğu muhalefetin kaybettiğini söylüyorlar. 

Bir kısım medya da aynı şekilde MHP’ye tepkili.

 “Meclis Başkanlığı gibi önemli bir görevi altın tepside AKP’ye sunmakla” itham ediyorlar. 

CHP/HDP ve medyanın bu eleştirileri MHP’ye bir şey kaybettirir mi?

Bahçeli yönetimi son derece rahat ve o taraftan gelen eleştirileri asla umursamadığına göre, kaybettirmeyeceği düşünülüyor. 

***

MHP’nin İsmet Yılmaz’a dolaylı desteği diğer taraftan AK Parti ile koalisyonun işareti olarak değerlendirilecektir.

Hatta “MHP, AK Parti ile diyalog halinde mi bu tavrı sergiledi?” sorusu bile gündeme gelebilir. 

Ama bunlar gerçeklerden çok uzak, birer radikal yorum olarak kalacaktır.  

Çünkü şu ana kadar partiler arasında en ufak bir koalisyon görüşmesi olmadı. 

Yani MHP’nin dolaylı desteği sonucu AK Parti adayı Meclis Başkanı seçildi diye, “koalisyon tamam” diyenler yanılıyor. 

Peki, AK Parti Meclis Başkanlığı’nı aldı, MHP’nin çıkarı ne bu işte? 

Burada MHP çıkar gözetmedi.

Tamamen ilkeleri doğrultusunda hareket etti.  

Ve MHP’nin bu duruşu AK Parti’ye yaradı, O KADAR!

Edindiğim izlenime göre, MHP koalisyon görüşmelerinde de aynı duruşu sergileyecektir. 

Ortaya koyduğu bir takım şartlar var.

(Çözüm sürecinin askıya alınması.. Yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sonuna kadar üzerine gidilmesi.. Cumhurbaşkanı’nın Anayasal sınırları dışına çıkmaması…)

MHP genel merkezinde Devlet Bey’in bu şartlardan asla taviz vermeyeceği konuşuluyor.

Aynı şekilde AK Parti’nin de dokunulmazlıkları var, ilkeleri var, kırmızı çizgileri var. 

Örneğin Sayın Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetinin tartışmaya açılamayacağı, çözüm sürecinin devamı, paralel yapıyla mücadele… 

Bu noktada partilerin kırmızı çizgileri, ilkeleri, vazgeçilmez atfettikleri talepleri yan yana konup, memleket için, millet için, ümmet için hangisinin daha hayırlı ve öncelikli olduğuna bakılmalıdır. 

Örneğin Çözüm Süreci’nin devamı mı yoksa sonlandırılması mı?

Yine örneğin ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetinin sorgulanması mı kabulü mü?   

Bu konularda çıkarımlarda bulunmak zor olmasa gerek. 

AK Parti-MHP koalisyonu görüşmelerinde taraflar olaya böyle yaklaşmadığı sürece, bu iki partiden bir hükümet çıkmaz.