Adanın Tamamını Alabilirdik!
Kuruluşunu gerçekleştirdiği Amfibi Deniz Piyade Alayı ile 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda yarbay rütbesiyle adaya ilk ayak basan ve 1978’de emekliye ayrılan Albay Neşet İkiz, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 41’inci yıldönümünde Vahdet’e özel açıklamalarda bulundu.
‘YETERSİZLİK’ 10 YIL ERTELETTİ!
- Türk Ordusu, 1974 Barış Harekâtı’yla Cumhuriyet döneminde Kore’ye asker gönderilmesi sayılmazsa ilk kez bir sıcak savaşa giriyor ve denizaşırı harekâta kalkışıyordu. Adaya ilk çıkan birliğin komutanı olarak ne hatırlıyorsunuz o güne dair?
.jpg)
Eski askerler için ‘Ölmez ağır ağır uzaklaşırlar, ama yaşadıkları harekâtların anıları hep yaşar!’ derler. Kıbrıs’ta 1963-1964 olaylarını bilenler ve Başkan Johnson’un mektubuyla 1967 olaylarına tanık olanlar, Türkiye’nin artık kendi gücünden başka hiçbir güce güvenemeyeceğini çok açık olarak görmüşlerdi. Aslında Kıbrıs’a bir çıkarmaya 1964’te karar verilmişti. Ama o yıllarda bir denizaşırı harekâta ne hava indirme birlikleri, ne helikopterlerle taşınacak özel komandolar ne de çıkarma araçları açısından hazırdık. Dolayısıyla müdahale 1974’e kadar mecburen sürekli ertelendi.
-001.jpg)
KORKU HİSSETMEDİK
- Bahsettiğiniz ‘hazırlıksızlık’ hali 1974’te sizi korkuttu mu?
1964 ile 1974 arası tarafımızdan ciddi bir hazırlık süreci olarak değerlendirildi. Dolayısıyla bu süreçte çıkarma araçlarının inşasından komandolarımızın eğitimine kadar önemli mesafeler aldık. İnanın giderken bir korku hissetmedik. Ama, ‘Acaba başarabilecek miyiz?’ diye, ilk olmanın sorumluluk duygusunu zirvede yaşadık.
.jpg)
İNANCIMIZ BİZİ KORUDU
- Çıkarmanın ilk saatlerine gelirsek, neler anlatırsınız?
O tarihlerde Türkiye’nin en büyük meselesi Kıbrıs’tı. Haliyle ilk defa çatışacak erlerde bir heyecan da vardı. Sahili görünce hepimiz şöyle bir ürperdik. Düşman menziline girmiştik. Erinden subayına kadar herkes heyecanlıydı. Ancak tüm personelimizde aynı zamanda yüksek bir inanç hâkimdi. İnanç ve disiplinimiz bizi korudu. Disiplini asla elden bırakmıyorduk. Sahile kazasız ayağımızı bastık. İlk etapta çok ciddi bir mukavemetle de karşılaşmadık. Bir saat içinde görevimizi yapıp kıyı başını tutmuştuk. Düşman öğleye doğru ancak toparlanabildi. Zamanla orası gerçek bir muharebe alanı halini aldı. Biz inisiyatifi almıştık tabi artık…
HiÇ UMMADIKLARI ŞEKiLDE VURDUK
- Harekât planı nasıldı? Düşmanla göğüs göğüse bir harp oldu mu?
Askerlikte mihenk taşı olmuş Japonların bir sözü vardır; “Harp yanlışlar üzerine kuruludur. En az yanlışı yapan harbi kazanır” derler… Biz göğüs göğse muharebeye hazırlanmıştık. Sağ dönemeyeceğimiz öngörülüyordu. Çünkü karşımızda seçme Yunan subayları liderliğinde 40 bin kişilik gayet organize ve bilinçli bir güç vardı. Ama onları hiç ummadıkları şekilde vurduk.
.jpg)
HEZİMET yaşayabilirdik
- Nasıl?
Çıkarma planı, Boğazköy-Magosa arasını içeriyordu. Yani geniş plajlar… O 40 bin kişilik düşman gücü de ağırlıklı olarak bu noktalara konuşlanmıştı ve işimiz zordu. Türkiye’nin olası bir harekâtı nasıl yapabileceğini Atina’da masaya yatıran Rumlar bizi bu noktalarda bekliyordu. Harekâtın kaderi, İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Suat Aktulga’nın son andaki önerisiyle tamamen değişti. “Niye Boğazköy-Magosa’ya çıkıyoruz; nihai hedef Lefkoşa 70 kilometre. Oysa Girne’ye çıkarsak yalnız 15 kilometre...” demişti. Girne’deki plajlar bir çıkarmayı zorlaştıran darlıkta olduğundan öneri önce kabul görmedi. Benim, “Düşmanı şaşırtalım” önerim de, ‘Olanaklarımız sınırlı’ denerek kabul edilmedi ama düşmanın algısını yanıltmaya yönelik, ‘sahte konvoy’ önerim kabul gördü. 6-7 gemi düşmanı şaşırtmak için Magosa plajlarına yönlendirilirken, asıl çıkarma Girne’ye, hem de çok küçük ve dar olması sebebiyle düşmanın “Asla çıkarma yapılamaz” diye düşündüğü Pladani Plajı’na yapıldı. Eğer Genelkurmay ilk planda diretmeye devam etseydi, harekat sınıfta kalabilir ve Kıbrıs’ta tarihi bir hezimet yaşayabilirdik.
.jpg)
ERBAKAN ORDUNUN KABİLİYETİNİ GÖRDÜ
- Harekatın gerçekleşebilmesinde dönemin başbakan yardımcısı Rahmetli Erbakan’ın rolü malum… Erbakan’ın harekâtla ilgili görüşleri nelerdi?
İkinci harekâtta istenseydi bütün Kıbrıs alınabilirdi. Nihayetinde savaş meydanında çarpışan komutanların isteği Kıbrıs’ın hepsi olmasa bile büyük bölümünün alınmasıydı ama Ankara ve Genelkurmay istemedi. Necmettin Erbakan o dönem başbakan yardımcılığı görevini icra ediyordu. Ortaya koyduğu hizmetler inkâr edilemez. Kıbrıs Barış Harekâtı konusunda da Erbakan gerçekten ciddi bir kararlılık gösterdi. Milli çıkarlarımız için Kıbrıs çok önemliydi. Rahmetli Erbakan ortaya konan başarıdan sonra Türk askerinin güç ve kabiliyetini gördü. Adanın tamamının alınmasını istedi. Erbakan’ın görüşlerine uyulsaydı adanın tamamını alabilirdik. Bu imkân ve kabiliyete sahiptik ama ‘nasip değilmiş’ mi demek lazım bilemiyorum, bu olmadı…
-001.jpg)
YARIN
* İkinci bir harekâta neden ihtiyaç duyuldu?
* Harekat planını kim yaptı?
* İkinci Kıbrıs Barış Harekatı’nda neler yaşandı?
* Amfibi Deniz Piyade Alayı’nın bulunduğu gemiye son anda gelen Mersin Valisi ile Diyanet İşleri Başkanı Lütfü Doğan’ın askerlere yaptığı müthiş konuşma…
* Kıbrıs çıkarması dünyada nasıl yankılandı?
* Harekatın efsane komutanı emekli Albay Neşet İkiz’in Türk gençliğine mesajı…
Vahdet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.