Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Terör Adına Terörü Azdırmak

Terör Adına Terörü Azdırmak

Batılılar ve içimizdeki bazı ulusalcılar utanmazca ve hayasızca terör arasında ayrım gözetiyorlar. PKK terörünü IŞİD terörünün panzehiri olarak görüyorlar bizim de aynı cephede yer almamızı istiyorlar. Gönüllerinden böyle geçiyor.  Halbuki, IŞİD sonuç itibarıyla PKK’nın karşıtı değil Truva atıdır. Çekildiği bölgeleri PKK işgal ediyor. Şöyle bir denge var. IŞİD’in gerilediği yerlerde PKK ilerliyor. Amerikalılar yere bot indirmek veya karaya asker indirmek yerine kara gücü olarak PKK ve yandaşlarını kullanarak onlara alan açıyorlar. Suriye’de Esad rejimi noktasında çözümü dondurdukları için mesele tamamen IŞİD odaklı hale gelmiştir. Bu anlayış ve yaklaşımdan da PKK beslenmektedir. Kısaca Suriye’de IŞİD terörünü bastırma davasında olan ABD ve müttefikleri bu suretle Türkiye’de terörü azdırıyorlar. Domino taşlarını tetikliyorlar. Bunu bilmeden mi yapıyorlar? Kesinlikle sonuçlarını biliyorlar.   Bütün sermayeleri AKP düşmanlığı olan Türk ulusalcılar da PKK ve yandaşlarıyla kin köprüsünde buluşuyorlar ve  ortak oluyorlar. Hürriyet ve Sözcü gibi gazeteler HDP’nin ileri karakolu ve akıncıları gibi davranıyorlar. 28 Şubat sürecinin hesabını vermeyen Ertuğrul Özkök, Demirtaş’ı ‘yedirmeyiz’ havasında. Adam Türkiye’yi kemiriyor onlar ise yedirmeyiz noktasında. İntikamcı beyaz Türkleri temsil eden Özkök şöyle yazmış: ‘’Demirtaş, sadece Kürt kesiminde değil, Türk kesiminde de kendisine sağlam bir yer edindi…” Ertuğrul Özkök silahlanarak Demirtaş’a katkı sunabilir. Ama o da Amerikalılar gibi rahatına düşkün olduğundan PKK ve HDP gibi oluşumları tetikçi olarak kullanmayı yeğleyecektir. Kendi söz bombasıyla yetinecektir. Düşlediği fanteziler cepheye gitmesine engeldir. Belki PKK onlar adına eylem yaparken Özkök ve Demirtaş birlikte tatile çıkabilirler. Fanteziler buluşmasını gerçekleştirebilirler.

***

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Dolmabahçe mutabakatı ve sair meselelerde PKK veya HDP sözcülerinin yalan makinesi gibi hareket ettiklerini söylemiştir. Ben de dış basındaki sözcülerinin aynı şekilde yalan makinesi gibi davrandıklarının ve çalıştıklarının şahidiyim. Bir de arsızlar korosu ki sormayın! Karaktersizlik abidesini temsil ediyorlar. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da HDP ve PKK’yı destekleyen gazetelerin suç makinesi olduğunu ifade etmiştir. Yalan ve suç makineleri. Adamlar bir o kadar da pervasızlar. Bu tanımlamadan dolayı Bülent Arınç hakkında suç duyurusunda bulundular. Hem suçlular hem güçlüler. Hakaret, iftira ve sövmeden dolayı Arınç’ı yargıya şikayet ediyorlar. Bu yönleriyle de suç bastırıyorlar. Onlar için basın malzemeleri yalan, iftira ve kışkırtmadan ibarettir. Bu durumda Türkiye hala tüzel kişilik olarak partiyi mi kapatalım yoksa gerçek kişiliklere yönelik ceza ve siyaset yasağı mı getirelim noktasında bocalıyor. Bizanslıların yaptığı gibi ülkenin düşmesi arifesinde biz meleklerin cinsiyetini tartışıyor gibiyiz. Karşı taraf ise tırmandırmaya ve ayran kabartmaya devam ediyor. Selocan ve ekibi pişkinlik sınırlarını aşarak dokunulmazlıklarının kaldırılması için Meclis’te harekete geçeceklerini duyurdu. Ülkeyi Meclis üzerinden karıştırmak yerine neden Meclis’in yakasından tümden düşmeyi akıl edemiyorlar. Gitsinler kendi meclislerini Kobani veya Kandil’de kursunlar.

Selahaddin Demirtaş ve assolistleri Türkiye’nin sivil cunta tarafından yönetildiğini ileri sürüp Suruç meselesi de dahil son günlerde yaşanan olayları ve işlenen cinayetleri Saray’ın özel gladyosuna yüklüyorlar. Yine terör örgütleri PKK ve türevleri böylece aklanmış oluyorlar! Daha önce de kimi İslami çevrelerin 12 Eylül ve askerle hesaplaşıyor diye bağırlarına bastıkları HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar karşılıklı ateşkes yapılmasından dem vuruyor. Yapılması gereken kayıtsız şartsız PKK’nın silah bırakmasıdır. Ötesi lafu güzaftır. Hala Türkiye’yi kısır tartışmalara çekmek istiyorlar. Keza Selahaddin Demirtaş ve şurekası Kandil’e söz geçiremediklerini itiraf etmelerine rağmen bu savaşı durduracaklarını ve dağdakilerin de askerlerin de ölmesinin önüne geçeceklerini söylüyorlar. Bu nasıl olacak? Türkiye kendilerine teslim olursa! Halbuki, ateşle oynuyorlar ve yaktıkları ateşle dağlanacaklardır. Zamanında kademe görevler ihmal edildiğinden dolayı mesele 1894’lerden itibaren gelişen Ermeni meselesine dönmüştür. Ermeniler gibi hareket ediyorlar. Bitirmeden şunu söyleyeyim ki, PKK ve yandaşları şerden, kinden besleniyorlar. Asabiyetleri ve entelijansıyaları güçlü. Sözgelimi Arap basınında da belirli bir oranda temsil ediliyorlar. Zaten Batı basını onlara çanak tutmak için yarışıyor.  

Menhus IŞİD-PKK denklemini kırmalıyız. Batı da suret-i haktan görünerek Kürt ayrılıkçılığını büyütmek için IŞİD meselesini istismar etti. Haçlıların gözüne girmek için PKK’lılar da Haçlı neferi olmakta hiçbir beis ve sakınca görmüyorlar. Irak’a oynadıkları senaryoyu IŞİD üzerinden Türkiye’ye taşıma provası yapıyorlar. Ama bu kez PKK üzerinden. IŞİD ile başladılar PKK ile devam ediyorlar.   

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, destekçileri siyasetçi ve kalem erbabının da cezalandırılması gerektiğine dair sözleri yerindedir. Zira bedelini masumlar ödüyor. Cezasız kaldıkları için durum azdı, kontrolden çıktı.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi