Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Uyuma Müslüman Gözünü Aç

Uyuma Müslüman Gözünü Aç

19 Ekim 2009 tarihli Habur olayı hâlâ hafızalardan silinmedi.

O günkü iktidarın hazırlıksız olarak böyle bir işe girişmesi beklentilerin aksine astarı bezinden pahalıya mal oldu.

Güne damgasını vuran ifadeler çıktı öne: 

“Önderimiz Sayın Öcalan çağırdı bizde geldik.”

Neresinden bakarsanız bakın o olay bir yanılgı idi.

İz bıraktı, o iz kavmiyetçi Kürtleri örgüte daha da yakınlaştırdı.

Normal zamanlarda savcıların olay yerine giderek ifade amalarında herhangi bir yasal  sakınca yoktur, ancak öylesi bir ortamda savcısı ile mahkemesi ile teröristin ayağına gitme olayında iktidar ortamı oluşturduğu için, hakim savcılar da teröristin ayağına gidilmeyeceğini bildikleri halde gittikleri için yanlış yaptılar...

İki yanlış bir doğruyu götürüyor.

Bu gün çekilen sıkıntıların bir nedeni de örgütün çokça muhatap alınmasıdır.

Öyle ki, PKK yediği darbeler yüzünden  2002’lerde bölünme aşamasına gelmişken muhatap alınmalar örgütü yeniden İmralı da toparladı.

O zamanlar da hatırlattık; operasyonlar bıçak gibi kesilmeseydi  hem örgüt toparlanmamış olacaktı, hem de HDP belki de barajı aşamayacaktı. 

Elbette ki görevleri gereği sorumluluk taşıyanların iyi niyetli olmadığını söyleyemeyiz, ancak terör gibi ciddi bir konuda kadro yetersizliğini da vurgulamış olalım.

Birileri süreç ve barış diye tutturdu.

İyi de hoş da kiminle barış yapacaksın?

 “Dağdan insinler, silahlarını teslim etsinler, süreç devam etsin” deniyor.

İşte bu da Habur yanılgısının bir başka benzeri.

Terörle barış olur mu?

Devletsen teröristin silahını sen alacaksın, yakalayacaksın, cezalandıracaksın.

Barışa gelince, Kürt halkının geçmişte uğramış olduğu bir çok haksızlığı AK Parti iktidarı giderdi, özür diledi, fazlasıyla gereğini yaptı...

Yapılanları örgüte bağlayanlar nankördür...

Kanlı örgüt eskiden de vardı ama haksızlıklar da vardı...

“Kürtlerle Türkler barışacak” deniyor.

Hiç alakası yok.

Bu iki kavım binlerce yıldır bir arada kardeşçe yaşadıklarına dünya alem şahittir.

Aradaki vahdeti kavmiyetçiler bozuyor.

Allah(cc) onları lanet etsin.

Kürt Sorunu” diye sorunlar devam ettirmek artık yanlış...

Sorun deyince, bu ülkede Müslüman halkın toptan sorunları var, bu da Lozan sonrası başımıza geçirilen Batının tefessüh etmiş yırtık çuvalları ile alakalı.

Daha netçesi, hukukumuzla, sosyal yapımızla alakalı...

Terör çıkalı Müslüman halka hakları unutturuldu.

Teröristler iş makinelerini yakıyorlar, kamu araçlarına zarar veriyorlar, köprüleri tahrip ediyorlar. Peki zararı gören tek başına Kürtler mi olmuş oluyor?

Ağrı’ya, Erzurum’a giden yollar sadece Kürtlere mi ait?

Yıkılan yakılan okul, hastane, köprü kimin? Yol kimin?..

Adı üzerinde terör... Parası, pulu, silahı Ortadoğu’yu sömürmek isteyen ve de koskocaman Osmanlı devletini yıkan emperyalistlerden. 

Komutacı Ermeni’si ile MOSSAD’ı ile her şer var işin içerisinde.

 Tarihi düşmanlar silah veriyor, PKK hem Kürt’e hem Türk’e karşı kullanıyor...

Millet kavramında bir arya gelen gerek Kürt halkı, gerek Türk halkı bunu anlamayacak kadar aptal mıdır? Bu aşamada herhalde bizler de bir şeyler anladık.

Anladık saf meselesi, vahdet...

Saflar bozulunca namaz da caiz olmuyor, barış olmuyor, huzur olmuyor.

Uyuma Müslüman, ne olur gözünü aç...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi