Ertuğrul Özkök'ten İtiraf!

Ertuğrul Özkök'ten İtiraf!
Ertuğrul Özkök, şok bir yazı kaleme aldı. "Müthiş iddialı, riskli ve cesur bir cümle ile yeşil sahalara dönüyorum" dedi.

Özkök, ülkede demokrasi ve adalet isteyenlerin, huzur ve kardeşlik özlemi içinde olanların tek yapacağı şeyin "darbeciliği", "paralel suçlamasını" ve "terörist" hakaretini göze almaları gerektiğini savundu.

İşte "Utan ey büyük adam" başlıklı o yazısı..

Ey büyük adam,

Sen...
Ortadoğu'yu dünyanın en gaddar toprağı haline getiren sen...


***

Ülkesini babasının çiftliği sanan diktatör... Sen...


***


Güya ona karşı savaşıyorum diye kendi kininin davasını sürdüren güya Müslüman kardeş, Sen...


***


Güya İslam'a hizmet ediyorum diye, insanlık dışı her tür vahşeti gözünü kırpmadan yapan, kafa kesen kara cani... Sen...


***


Ve komşudaki diktatörü yıkıp yerine kendinin ve kendi adamının heykelini dikeceğim diye elinden geleni yapan güya komşu. Sen de...


***


Gördünüz mü Ege sahilinde yatan o küçücük masum bedeni...
Vicdansızlığın katarakt gibi çöktüğü gözünüzde bu yavruya dökecek tek damla yaş kaldı mı...


***


Gevşet biraz Rabia selamıyla takallüs etmiş parmaklarını...
Kara siyasetinin sıktığı yumruğunu aç, o eller duaya kalksın biraz...


***


Bak arkadaş bu çocuğun katili sensin.
Sensin, ey Ortadoğu denilen insafsız, imansız, acımasız mahalle...


***


Ey güzel ülkemin insanı...
Sen de bil ki, bu yavrunun katili, beş yıldır bizi de içine çekmeye çalıştıkları bu çamur deryasıdır...


***


Ve siz bu uğursuz mahallenin bütün sakinleri...
Bu küçücük masum yavrunun cansız bedeni Ege'nin sonbahar kıyısına vururken, hepiniz oradaydınız...


***


Hiç olmazsa utanın biraz be...
Utanın artık bu pis ve gaddar siyasetinizden...

 DARBECİYİM, PARALELCİYİM, TERÖRİSTİM

 
İKİ günlük cezam bitti....
Müthiş, iddialı, riskli ve cesur bir cümle ile yeşil sahalara dönüyorum.


***


Lafım şu:
Ey bu ülkenin samimi insanı...
m Ülkende demokrasi mi istiyorsun...
-Tek arzun, adaletin gelmesi mi...
-Özlediğin şey, huzur, kardeşlik ve barış mı...


***


Arkadaş, yapacağım 3 şey var.
-Bir, "darbeciliği" göze alacaksın.
-İki, "paralelci" diye suçlanmayı, etiketlendirilmeyi, trol sürüsünün tecavüzüne uğramayı kabul edeceksin.
-Üç, "terörist" diye hakarete uğrama, hatta içeri alınma cesaretini göstereceksin.


***


-Ergenekon, Balyoz, Odatv davaları başladığında yapılanlara baktığımda, evlerinden alınan insanlara reva görülen zulmü seyrettikçe şunu hissetmiştim:
Feci bir adaletsizlik, zulüm ve intikam dönemi açılıyor.
Bana ve benim gibi düşünenlere "Darbeci" demişlerdi...
Sonunda ben haklı çıktım...


***


-Önceki gün, polisin Koza-İpek Grubu'nun kapısına dayandığında eline verilen arama gerekçelerine baktım.
Bugün "Paralelci" denilenlerin, o gün iyi birer müttefik olarak, Odatv, Ergenekon ve Balyoz davalarında yaptıklarından çok farklı değil.


* * *


Yine "Aman" diyorum... Aman dikkatli olun...
Biliyorum, şimdi bunları söylediğim için "Paralelci" diyecekler...
Hayhay, desinler...
Sonunda yine ben haklı çıkacağım.
-Türkiye'nin, çocuğunun, torunlarının geleceğini düşünen makul bir insan olarak, HDP ile PKK arasına bir çizgi çekmenin doğru olduğuna inanıyorum.
Çünkü Kürt meselesinin sokakta ve dağda değil, Meclis'te çözülebileceğine inanan bir insanım.
Böyle düşündüğüm için, ben ve çalıştığım kurum haftalardır "terörist" olmakla, "PKK'ya destek vermekle" suçlanıyor.


***


Hayhay, suçlayın...
Ama sonunda ben ve benim gibi düşünenler haklı çıkacak.


***


O yüzden diyorum ki...
Evet kardeşim.
Ben bugün, darbeciyim, paralelciyim, teröristim...


***


Ama bilin ki...
Empati yapmaz, aynı hataları, aynı kumpasları tekrar ederseniz, yarın, bugünün suçlarını üzerine atacak kimse bulamayacaksınız.
Kendi zulmünüzle baş başa kalacaksınız.

  
Yeni Şafak gazetesinin sahibi Sayın Albayrak o sahneyi hatırladınız mı

 YENİ Şafak gazetesinin sahibi Mustafa Albayrak...
Şimdi sizden bir mertlik bekliyorum. Bir insanlık jesti, bir delikanlılık.
Koza-İpek Grubu'nun başkanı Akın İpek, evine gelen polislerin, çocuğunun odasına bile girdiğini söyledi.
Hatırladınız mı bu sahneyi...
Hani bir 28 Şubat sabahı, polis evinize gelmişti. Çocuklarınızın önünde sizi alıp götürmüşlerdi. Yengenizin çocuklarını bile almışlardı. Bu sahneyi yıllarca 28 Şubat'ın zulmünün en çarpıcı örneği olarak durmadan anlatmıştınız.
Merak ediyorum, Akın İpek'in sözlerini okuyunca ne hissettiniz?
O günlerde, bizim mahallenin Gazete Sahipleri Birliği bunu kınayan bir bildiri yayınlamıştı.
Bakalım bugün de sizin mahallenizden de insaflı bir ses gelecek mi.

Ertuğrul Özkök / Hürriyet

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
40 Yorum