Bundan sonra, ihtifâl zamanı veya hâricinde sürekli Söğüt’e gittim. Hep aynı heyecanla. Bize orayı sevdiren insanları örnek alarak Söğüt’ü bilmeyenlere rehberlik ettim. Osmanlı merakı olan herkese, Bursa’yı, İstanbul’u, Çanakkale’yi anlamak ve sevmek için Söğüt’ü bilmek ve sevmek gerektiğini anlattım.
Fakat şenliklerde devletin ağırlığı arttıkça sıkıntılar da başladı. Törenlere en üst düzey katılımlar oldu ama, insanın “Keşke devlet hiç karışmasa” diyesi geliyor. Devlet erkânı, yörüklerin önüne geçti ve parti kavgaları çıkmaya başladı. Şenliklere siyâsetin ve din turizminin bulaşmasına çok üzüldüm. Şeyh Edebalı Türbesi, sanki Beyazıd Meydanı… Bangır bangır arabesk ilâhiler, alâkasız bir sürü hediyelik eşya… En son geçen sene, Ertuğrul Gâzi’nin türbesine bile yanaşamadan dönmek zorunda kaldım.
Bu sene ihtifâl sonrası ziyâret ettim. Sessiz, sâkin, huzurlu…