Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Mançuryalı Aday

Mançuryalı Aday

Açıkçası, Berat Albayrak’ın enerji bakanı olmasının şaşkınlığını üzerimden atamadım. Taner Yıldız gibi enerji meselesine vakıf, canla başla çalışan bir insanın harcanmasına üzüldüm. Her şey bir yana, Soma fâciâsında, kimse bölgeye gidemezken kendisini ortaya koydu. Yemedi; içmedi; uyumadı. Tek başına hükûmeti temsil etti. Ne temsili, kurtardı. Bunu siyâsî bir temsilci olduğu için değil, vicdânı olduğu için yaptı. Yaşını başını aldığından hayat tecrübesi vardı. Oysa aynı günlerde, yeni yetme, kırkına gelmemiş, bir yazı ile keşfedilmiş genç bir müşâvir, vatandaş tekmeleyerek sorun çözüyordu. 

Şimdi karşımızda, kırkına gelmemiş bir bakan var. Allah bir daha göstermesin, böyle bir fâciâ karşısında, nasıl bir tutum sergiler acaba? Dilerim, Taner Yıldız gibi olur. Dilerim, damat kontenjanından geldiğini unutturacak iyi işler yapar. Torpil, bir Türkiye gerçeği. İşin orasına, çok takılmıyorum. Kabiliyetli bir insanın, torpili olmadığı için yükselememesi adâletsizlikse  birinin akrabası olduğu için yükselememesi de bir o kadar adâletsizliktir. 

Yeniçerinin biri, bir Yahudinin yakasına yapışmış. “Siz, Hz. İsa’yı öldürmüşsünüz.” Yahudi şaşırmış. ”Etme gitme! O, çok eskidendi.” “Ben anlamam.” demiş, yeniçeri. “Ben, yeni duydum.” Sosyal medyada olmadığım ve çok haber okumadığım için bâzen bu yeniçerinin durumuna düşüyorum. Berat Albayrak’ın Fâtih Koleji’nde okuduğunu yeni öğrendim. Kalem nâmusum gereği bu yazıyı yazmak istedim. 7 Haziran seçimleri öncesi, Melih Gökçek’in oğlunun cemaat okulundan me’zun olmasını dilime dolamıştım da.

Evvelâ şunu söyleyeyim. Bu memlekette, yasal olarak kurulmuş herhangi bir okula gitmek suç değildir. Ama, Melih Gökçek misâli düz bir mantıkla, önüne geleni kesip biçmeye kalkana, “Sen oğluna bak.” denir. Buna hakkım var.

Bir insanın cemaat okulunda okumuş olması, mimlenmesi veya paralelci diye yaftalanmasının ölçüsü olamaz. Eğer öyle olsa, şu andaki Ak Parti kadroları yandı demektir. Hem cemaat okullarında okuyan hem de Ak Parti ile akrabalık bağı olan birçok bürokrat var. Özgeçmişlerini gizliyorlar. Şimdi şöyle diyebilirsiniz. “Ne yapsın adam? Hem kendisine hem akrabasına zarar vermek istemiyordur.” Doğru olabilir. Ama, bu bürokratlar içinde, ısrarla millî görüş kadroları ile savaşanlar varsa ne düşünürsünüz?

Size, bir filmden bahsetmek istiyorum. Mançuryalı Aday. Filmde, Amerika Başkanı olan kişinin, bir çeşit beyin yıkama işleminden geçtiği ortaya çıkıyor. İşlemi yapan şirket, başkanı öyle bir formatlamıştır ki kritik zamanlarda, istenileni yapmaya hazır bir robota dönüşmektedir. Yâni, şuur altına mesaj yollamak gibi bir şey. Bunu da bir kelime ile yapıyorlar. 

Bu yazdığımı, sâdece paralel meseleler için düşünmeyin. Pislik yedirmeyi normal gören Celâl Şengör, bir açıklamasında, “Komutanın sesini telefonda duysam ayağa kalkar; hazırola geçerim.” demiş. Alın size formatlanmış bir adam daha. Belki âilede, belki yurt dışında, nerede bilemem ama, bir darbe esnâsında her şeyi yapmak için hazır bekliyor.

Konuyu biraz dağıttığımın farkındayım. Dönelim, Berat Albayrak’a. Hükûmete, zor bir zoru soracağım. Rusya gazı falan değil. 

Dedim ya Albayrak’ın, Fâtih Koleji’nde okuduğunu, yeni öğrendim. Cemaat okulundan me’zun birisi, enerji gibi çok kritik bir bakanlığa gelebiliyorsa cemaat dersanelerine gittiği için polis kolejlerinden atılanların suçu ne? Bunun, “silahlı bir güce karşı tedbir almak” gibi son derece mantıklı bir cevâbı olduğunu kabul ediyorum. Hiçbir hükûmet, bu riski almak istemez.

Peki, o okullarda formatlanmış insanların, günü gelince, birer Mançuryalı Aday’a dönüşmeyeceğinin garantisi var mı? Yâni, silahsız bir güce. 

“Damat, evlat yapmaz.” demeyin. Bu tip eğitimlerde, ilk merhale, âileden vazgeçmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi