Cizre'de Yalanlar Ve Gerçekler

Cizre'de Yalanlar Ve Gerçekler
Cizre'de yaşananlar medyada, siyasette öylesine malzeme yapıldı ki Cizre'ye gelip görmeden gerçeği anlamak mümkün değil. İşte Cizre'de oluşturulan algı ve gerçekler.

“Cizre düşerse Amed (Şırnak, Cizre, Silopi bölgesi) düşer, Amed düşerse Kürdistan" düşer. Ölünceye kadar direneceksiniz." Bu söz Kandil'in telsiz konuşmasından kaydedildi. Cizre'de PKK'nın en tecrübeli dağ kadroları çatışıyor. Teslim olmak yasak. Kaçmaya çalışanlar infaz ediliyor. Bu nedenle PKK en çok Cizre'de kayıp verdi.

CİZRE PKK İÇİN NEDEN ÇOK ÖNEMLİ?

Tarihi İpek Yolu'nun en stratejik durağı burası. PKK İran, Irak ve Asya'ya giden bu yolu kesmek için onlarca kez saldırıda bulundu. Her defasında şiddetli çatışmalarla yol açıldı. Suriye'de PYD'nin ilan ettiği Cezire kantonu tam karşıda ve arada sadece Dicle nehri var. Sınır henüz tel örgüler ve duvarla kapatılmadı. Yeni duvar inşa ediliyor. HDP vekillerinin Cizre üzerinde durmasının sebebi, Kandil'in buraya çok önem vermesi ve uluslararası bir planın parçası olmasından kaynaklanıyor. İçeride sıkıştırılan militanların önemi yok, tümü ölüme terk edildi.

BOSTANCI 23 NUMARALI EV ASLINDA BİR ALDATMACAYDI

Bu ev hikayesi sembolik ve büyük bir aldatmacadan ibaret. PKK Cizre'nin neredeyse üçte ikisini bombalar, tuzaklar ve keskin nişancılarla işgal etti. İki ila üç bin evden bahsediyoruz. Güvenlik kuvvetleri adım adım mahalleleri temizleyerek PKK'yı iki mahalleye sıkıştırdı. Bostancı Sokak bu mahallerden birinde. Bu cadde üzerindeki evlere sığındıklarında, HDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız “Bostancı Sokak 23 numaralı evin bodrumunda yaralı siviller var, ambulans gitmiyor" diye büyük bir kampanya başlattı.

Kampanyanın ortasında, PKK militanları o sokağı ve evleri terk edip Beyazıt, Gül, Akdeniz, Altın sokaklarının bulunduğu küçük bir paftaya çekildi. Nitekim Faysal Sarıyıldız daha sonra 'sivil var' dediği adresi farklı vermeye başladı. Aslında tek bir ev, tek bir bodrum yok. Sivil hiç yok. Dört sokağa yayılmış 30-40 civarında ev var. PKK militanları bunların arasında sürekli yer değiştiriyor. Yaralılarını da yanlarında taşıyor. Bostancı Sokak 23 numaralı ev şu anda güvenlik kuvvetlerinin elinde ve içinde kimse yok.

'GİTMEYEN' AMBULANSIN ŞOFÖRÜ ANLATIYOR

Çatışma alanına yakın iki ayrı bölgede sürekli bekletilen ambulansları gördüm. Sağlık görevlileri ve onları koruyan güvenlik görevlileri ile konuştum. Tokat'tan gelen sağlık görevlisi, 2015 model ambulansı gösterip, “Bizim şehirde bile bu kadar yeni ambulans yok. Burada 15 saattir nöbet tutuyoruz. Bizden bomba düzenekleri, hendekler ve barikatların olduğu caddeye girmemizi istiyor o vekil. Orada tank bile gidemez, bu araba nasıl gitsin?" diyor.

resized_8d465-3f2bd1d4ambulans.jpg

ATILMADIK BOMBA KALMADI

Günlerdir o bölgede çatışmada olan ve ambulansı koruyan bir güvenlik görevlisi: “Bize atılmayan roket, bomba, Kanas mermisi, el yapımı bomba kalmadı. Çok şehit verdik, çok yaralı verdik. Bizimle çatışmaya giren örgüt üyeleri yaralanmış, bir de ambulans gönderin diye bir vekil ortalığı yıkıyor. Bu nasıl bir pişkinliktir ya. Sivilmiş güya, sivillerin elinde roket atar ne arıyor, tüfek ne arıyor? Yine de biz zırhlı araçla çatışma alanına girdik, 'yaralıları getirin' diye anons yaptık, karşılığında yüzlerce mermi yağdı üzerimize. Ambulans vuruldu. Bunu da anlatamıyoruz, kahrediyor bizi."

BİR PLANIN PARÇASI MI?

Güvenlik görevlilerine, bu konunun neden bu kadar üzerinde durulduğunu soruyorum. Cevapları şöyle: Malum vekil, 'şu adreste yaralı var, ambulans gidip almıyor' dediğinde, aslında o adresteki PKK militanlar çatışmada çoktan ölmüştü. Sonra 'ambulans gitmedi, yaralılar öldü' diye propaganda yapıp, fotoğraf paylaşıyor. Buradaki militanların hepsini ölüme terk ettiler. Amaç bunların ölümlerini kullanarak dünyada bir kamuoyu oluşturmak. Bir sivilin günlerce bombaların patladığı çatışma alanında kalması mümkün değil. Hepsi ilçeyi terk etti.

PKK KAÇANI İNFAZ EDİYOR

Ancak çatışmada yaralanan militanları, 'sivil yaralı' diye tanıtıyorlar. Bu insanlar Kandil'den talimat aldılar ve ölünceye kadar direnecekler, kaçmak isteyeni kendileri infaz ediyor. Yaralılarını bu yüzden teslim etmiyorlar. Cesetlerini de bir yere topluyorlar ve fotoğraflarını çekip gömüyorlar. Yarın dünyaya, 'Burada toplu infaz yapıldı' diyecekler. 'Türkiye sivilleri topluca öldürdü, savaş suçu işledi' diye AHİM'de, Lahey'de delil olarak kullanacaklar. Bu propagandaya gereken cevabın verilmesi şart."

HÜKÜMETİN BÖLGEDEKİ İLETİŞİM SORUNU

Sur'da nöbet tutan bir uzman çavuş, mihmandarlık yapan polis memuru ve en üst düzey güvenlik görevlileri örgütün propagandasına karşı, aynı şekilde cevap verilememesinden şikayet ettiler. Cizre'ye geldim aynı şikayetler yine her kesimden, bu sefer sağlık ekipleri de katılarak yine yapıldı. Konuyla ilgili şikayetler şöyle: “Özellikle Cizre, milletvekillerinin de olduğu uluslar arası bir kampanya haline geldi. Buna karşılık verilemedi. Burada yaşananlar yeterince ve güçlü biçimde anlatılamadı. Sosyal medyada, yazılı medyada, burada Cizre'yi kurtarmaya çalışan insanlara hakaretler edildi, hesabı sorulamadı. Ambulans meselesi, Bostancı 23 meselesi, sivil yaralılar meselesi hepsi yalandı ama bunu kimse anlatamadı."

Bunlar Cizre'de duyduklarım ve hepsinde haklılar. İletişim, bilgi notu, propaganda emniyetin, askerin, valiliğin görevi değil. Uzmanlar bu konuyu yönetir. Haklıyken haksız konuma düşmek bu nedenle oluyor. PKK savaşın yarısını iletişim alanında sürdürüyor. Hükümetin acilen bilgilendirme, medya ve iletişim konularına çözüm bulması gerekir. Hem de sahadan yapması şart. Çok ciddi bir boşluk oluştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum