Hükümete Yakın Sendika'nın Feryadı

Hükümete Yakın Sendika'nın Feryadı
Taşeronluk kangren haline geldi… Kimin olduğu belli olmayan şirketlere para aktarılıyor. Var olan düzenin sürdürülebilme imkânı yok…

Kamuda kangren haline gelen taşeron sorununa Hak-İş’ten önemli bir teklif geldi. Mevcut durumun iflas ettiğini, artık sürdürmenin imkanı kalmadığını vurgulayan Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, kurulacak ‘İmtiyazlı Kamu Şirketi’ eliyle taşeron sorununun çözülebileceğinin altını çizdi.

TAŞERON İŞÇİLERİN “KADRO” ÇÖZÜMÜ NASIL OLMALI?

Kamuda asıl işi yapan taşeron işçilerin kadro meselesini değerlendiren Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, zaten kanuna göre asıl işte taşeron çalıştırılmayacağına dikkat çekti. Bunun düzeltilmesi için Bakanlar Kurulu’na yetki verildiğini, ancak iki yıldır Bakanlar Kurulu’nun görevini yapmadığını söyleyen Arslan, büyük bir beklentinin olduğunun altını çizdi.

ÖZEL SEKTÖRE PARA AKTARMANIN GEREĞİ YOK

Kamuda çalışan taşeron işçinin zaten alımını, kıdem tazminatını, izinlerini ve ücret ödeme hakkını devletin belirlediğini buna karşılık ise bir de taşeron firmalara KDV ve kâr payı ödendiğini belirten Mahmut Arslan, “İşçilerin bütün işlemlerini zaten devlet yapıyor. Özel sektöre para aktarmanın gereği yok. Bir de taşeron ihaleleriyle uğraşacak binlerce kamu görevlisi var. Böyle sistem olur mu?” diye sordu.

YASAYA GÖRE ZATEN KADRO VERİLMELİ

Kamuda sadece uzmanlık ve teknolojik bilgi gerektiren işlerde hizmet alımı olması gerektiğini bunları da özel sektöre para aktarmaktansa kamuya ait imtiyazlı şirketler kurarak yapmanın daha mantıklı olacağına dikkat çeken Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Yasaya göre zaten kamudaki taşeronların çok büyük bölümüne kadro verilmesi gerekiyor. Bunların dışındaki kalanları da devlet kendi kuracağı imtiyazlı kamu şirketlerinden almalı. Kim olduğu belli olmayan özel şirketlere para aktarmanın anlamı yok. Devlet zaten taşeron işçilerin masraflarını kendi karşılıyor” şeklinde konuştu.

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan çalışma hayatına ilişkin gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Taşeron işçiler, kıdem tazminatı, mevsimlik işçilerin çektikleri sıkıntılar ve çözüm bekleyen birçok konunun altını çizdi. Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye’deki sendikaların üye sayılarını değerlendiren Arslan, Hak-İş’in 2012’den sonra üye sayılarında artış yaşandığını kaydetti. Hak-İş Konfederasyonuna bağlı 22 sendika olduğunu bunların 18’inin yüzde1 barajını aşarak toplu sözleşme yapma hakkı kazandığını ifade eden Arslan, gelinen noktada elde edilen başarının yeterli olmadığını söyledi. Kırk yıllık bir mücadele verdiklerini anlatan Arslan, Hak-İş ortaya koyduğu değerler bakımından Türkiye’nin önemli bir örgütü olduğunu aktardı. 

SENDİKALAŞMA ORANI YETERLİ DEĞİL

Türkiye’de iş dünyasının sendikal harekete bakış açısının olumsuz olduğunu belirten Arslan, bu konuda büyük engellerle karşılaştıklarını dile getirdi. Sendikaların üye sayılarının artığı ancak toplam sendikalaşma oranının hala yeterli olmadığını bildiren Arslan sendikalaşma oranında yüzde 9’lara kadar düştüğünün altını çizdi. Son yıllarda büyük çalışmalar yaptıklarını anlatan Arslan, gelinen noktada aşama kaydettiklerini ancak yapacak daha işlerinin olduğunu kaydetti. Arslan, “Gerçekten ciddi bir çalışma yaptık. Barajı geçemeyen tek sendikamız var. Her iş kolunda toplu sözleşmeye yapacak duruma geleceğiz. Her iş kolunda barajı geçen sendikamız olmak zorunda. Sendikalarımızın kurumsal yapısını güçlendiriyoruz. Uzun yıllar devletin, rejimin yedeğinde sendikacılık yapmış bir yapı var. Bunların elde ettikleri avantajlar var. Bunlarla mücadele etmek kolay değil. Öncelikle biz işimizi yapmalıyız. İşçileri bir şekilde sendikal mücadeleye katmak için çalışmalıyız” diye konuştu.

BAKANLAR KURULU İKİ YILDIR GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEDİ

Kamuda çalışan asıl işi yapan taşeron işçilerle ilgili kanun düzenlemesi olduğunu ifade eden Arslan, asıl işte bundan sonra taşeron işçi çalıştırılmayacağını aktardı. Hali hazırda asıl işi yapan taşeron işçilerin de kadroya alınması konusunda da Bakanlar kurulunun karar vermesi gerektiğini belirten Arslan, “Bir kanunun düzenlemesi var. Asıl işte bundan sonra taşeron işçi çalıştırılmayacak. Bunun için de asıl ve yardımcı işleri belirlemek üzere Bakanlar Kuruluna yetki verildi. Maalesef Bakanlar Kurulu iki yıldır bu görevini yerine getirmedi. İşçiler büyük bir beklendi içerisinde. Bakanlar Kurulu öncelikle olarak çalışmalarını tamamlaması gerekiyor. Daha sonra bizim önümüze gelmesi ve Üçlü Danışma Kurulu’nda tartışmamız lazım. Ondan sonra bir mutabakat sağlanırsa Resmi Gazete’de ilan edilmeli, daha sonra da yeni düzenlemenin yapılması gerekiyor. Asıl işte taşeron işçi çalıştırılmayacaksa halen asıl işte çalışanların durumu ne olacak? Bunlara kadro verilecek mi? Bakanlar Kurulu’nun kararını vermesi gerekiyor. Ocak ayında yapılacaktı, Haziran’a ertelendi. İnşallah bu konuda da toplu sözleşmeler imzalanıp asıl iş ve yardımcı iş konusunda çalışmalar tamamlanır” dedi.

DEVLET BÜTÜN İŞİ KENDİ YAPIYOR, PARASINI ÖZEL SEKTÖR ALIYOR

Yasaya göre kamunun bir işi alt işverene verebilmesi için üç temel şartın olduğuna dikkat çeken Arslan, “Bir işi alt işverene verebilmek için yasaya göre; işin gereği, teknolojik nedenler ve uzmanlık gerektiren işler olması gerekir. Bu üçü bir aradaysa kamu, hizmetin bir kısmını veya tamamını alt işverene yaptırabilir. Örneğin; Üçüncü Boğaz Köprüsü, Marmaray, hızlı tren gibi. Burada ilgili bakanlıkların teknolojik altyapısı ve uzmanı olmayabilir. Bunları hizmet alımıyla yaptırabilirsiniz. Ama belediyelerin bütün hizmetleri, temizlik hizmetleri ve park hizmeti vb. bunları alt işveren yapamaz. Yasaya göre işlem yapılırsa kadro almayacak işçi sayısı çok az. Peki, sorun ne? Yasa aykırı işlem yapılıyor. Bir de bu durum kamuya ciddi şekilde maliyet getirmektedir. Aynı zamanda özel sektöre kaynak aktarmaktadır. Çok açık ve net. Şirkete yüzde 18 KDV ve kar payı veriliyor. Kamudaki taşeron işçilerin kıdem tazminatını, izinlerini,  ücret ödeme hakkını devlet üslendi. İşçi alımını da kamu yapıyor. Ama işin içinde üçüncü kişiler var. Böyle sistem olur mu?” diye sordu.

KİM OLDUĞU BELLİ OLMAYAN KARANLIK ADAMLAR VAR

Kamuda zorunlu olarak kadroya alınacakların dışında kalan işçileri, taşeron şirketler yerine kamuya ait imtiyazlı şirketler kurarak çalıştırmanın daha mantıklı olacağını anlatan Arslan, “İmtiyazlı kamu şirketi kurun. İşçileri bunun üzerinde çalıştırın. Bari KDV ödemeyin. Bir de taşeron ihaleleriyle uğraşacak binlerce kamu görevlisi var. İhale kanununa tabi olmadan, imtiyazlı kamu şirketi kurarsınız ihtiyacı kadar işçiler buradan alınır. Biz de bu kamu şirketi ile toplu iş sözleşmesi yaparız. Kamuda ne KDV öder ne de mütaitlerle muhatap olur. Kim olduğu belli değil, karanlık adamlar var. Sayın Başbakanımıza önerdik, ‘çalışalım’ dedi. Şuanda var olan sistemin sürdürebilme imkânı yok” dedi.

İMTİYAZLI KAMU ŞİRKETİ MODELİ HAYATA GEÇİRİLMELİ

İmtiyazlı kamu şirketi modeli olursa zorunlu olarak kadro alacakların dışındakilerin güvencesinin daha da artacağını dile getiren Arslan, “Bu modelde kamuda yasaya uygun olarak ihale gerçekleştirirse bu işçiler kadrolu gibi olmuş olacak zaten. Mevcut sistem devam ederse zorunlu olarak kadro alacakların dışındakiler taşeron şirketler üzerinden çalışmaya devam edecek. Bunu ortadan kaldırmamız gerekiyor. Kamu, ihtiyacı olanı kendi şirketleri üzerinden yapsın. Üçüncü kişiler işin işine girmesin. Kamuda çalışacak arkadaşlarımızın yasadaki hükümlere göre büyük bölümünün kadro alması gerekiyor. Geride kalanlar içinde kamu ihtiyacı olan emek gücünü kendi şirketleri üzerinde yapması lazım. Nasıl olsa bütün sorumlulukları sen alıyorsun. Kamunun işçisi olmak neden kamuyu rahatsız ediyor? Taşeron şirketler üzerinden belli kısımlara kaynak aktarılıyor. Şuandaki maliyetler kamunun aleyhine. Taşeron şirketler para kazanıyor. Olacak iş değil” şeklinde konuştu.

KIDEM TAZMİNATI GÜN SAYISI 30 GÜN KALACAK

Kıdem tazminatı konusunda da büyük bir kafa karışıklığı olduğunu söyleyen Arslan şunları kaydetti: “Mevcut kıdem tazminatı uygulamasında ciddi sorunlar var. Bu sorunları gidermemiz gerekiyor. Mevcut haklarımızı geriye götürmeden yenileriyle bunu destekleyip güçlendirmemiz geriyor. Kıdem tazminatı gün sayısı aşağıya çekilecek iddiası vardı. Sayın Bakan ‘30 gün kalacak’ dedi.”

5 AY 29 GÜN ŞARTI CİDDİ SORUNLAR OLUŞTURUYOR

Mevsimlik işçilerin 5 ay 29 gün şartının kaldırılmasın gerektiğine de vurgu yapan Arslan, “Mevsimlik işçilerde 5 ay 29 gün şartı Orman Bakanlığı ve belediyelerde ciddi sorunlar oluşturuyor. İnsanlar 6 ay çalışıyor, 6 ay boş geziyor. Bazı kurumlarda 12 ay çalışacak işler olduğundan onlara kadro verilmeli. Kampanya işçileri gibi çayda, şekerde kampanya döneminde çalışan işçilerin hakları güvence altına alınmalı. Boşta geçen sürelerle ilgili işsizlik sigortasından bunlara ödeme yapılmalı ya da başka kurumlarda çalışmaları sağlanmalıdır. Bunlara iş-kur ödeme yapmalı” dedi.

Milli Gazete

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum