Milli Görüş'ten iktidar medyasına özür hatırlatması

Milli Görüş'ten iktidar medyasına özür hatırlatması
Milli Görüş, AK Parti'ye yakın medya organlarının "Ergenekon"a ilişkin yayınlarından dolayı camiaları ve rahmetli Erbakan'a özür borcu olduğunu açıkladı.

Bugün kumpas olduğu ortaya konulan Ergenekon soruşturmalarının en hızlı döneminde AK Parti'ye "Bu kadar da değil, yapmayın etmeyin" diyen Milli Görüş'ü ve lideri merhum Erbakan'ı bile "Ergenekoncu" ilan eden muhafazakar medyaya çok ÇARPICI gönderme.

Milli Gazete genel yayın yönetmeni Mustafa Kurdaş, o dönemde maruz kaldıklarını suçlamaları hatırlatarak "Sahi 9 yıl boyunca atılmış onca manşet? Söylenmiş onca yalan!? Ekranlardaki yaftalar, iftiralar… Bunları aramızda dolaşmaya hala devam edebilecekler mi? Ahlakın herkese lazım geldiği gibi, namaz kılan inançlı insanlara da lazım olduğunun altını çizmiş olalım" diye yazdı.

Kurdaş ayrıca " Ergenekon meğer bir masalsa; 9 yılda kim ne yaptıysa; yaptığı yanına kar mı kalacak!? Bu dünyada belki, ama Allah (c.c)’ın huzurunda herkes hesabını verecek.  Belki bu dünyada çok şey unutabilir, ama zerreler bile Rûz-i Mahşer’de tartıya konulacak…" hatırlatmasında bulundu.

Mustafa Kurdaş'ın yazısının ilgili bölümü şöyle:

"HER YOL MÜBAH SAYILDI,
BU YOLDA İLERLEMEK İÇİN!

Bu anekdotu, hafızamıza not düşerek, 9 yıllık süreçteki yürüyüşümüze devam edelim…  Unutturulmak istenenleri biraz daha hatırlayalım: Türkiye’de bir taraftan Ergenekon dalgalarının ardı arkası kesilmiyor, herkes içeri alınıyor. Diğer taraftan da AKP yönetimi ekranlarda, gazete manşetlerinde bu operasyonların yılmaz savunuculuğuna soyunuyordu. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Baykal arasındaki polemikler, Ergenekon düelloları hafızalara kazınmıştı: Erdoğan Baykal’a “Ergenekon’un avukatı mısın” diye yükleniyor… O da “Evet avukatayım, sen Savcı mısın” diye cevap yetiştiriyordu. AKP yönetimi de tek bir ağızdan “Siz Ergenekon’un avukatıysanız biz de Ergenekon’un savcısıyız” diyordu…  Bugün bu operasyonlar için cemaatin adı geçerken, o günlerde iktidar seçim meydanlarında oyları devşiriyordu…  Ümraniyelerle, Balyozlarla, Sarıkızlarla, Ayışığıyla, Yakamozlarla, Ergenekonlarla güya darbeler savuşturuluyor, tarihe altın harflerle geçecek büyük kahramanlıklar serdediliyordu…  İktidar ve cemaatin müthiş bir uyumu, noksansız bir takım oyunu dikkatlerden kaçmıyordu.

Öyle güçlü bir “algı yönetimi” kasırgası estiriliyordu ki; kasırganın önüne çıkan her engel yıkılıyor, aşılıyordu. Her yol mübahtı bu yolda ilerlemek için. Hem iktidarın medyası, hem de cemaatin medyası, hem de devletin medyası…  Bu güçlü ittifakın karşısında duran herkese de “Ergenekoncu” muamelesi yapılıyor, itibarsızlaştırma faaliyetleri sahneye konuyordu.  Zira, olup bitenlere temkinli bakan kim varsa, toptancı bir saldırıya uğruyor ve itinayla “Ergenekoncu” yaftaları yapıştırılıyordu. Öyle ki, Haberal’ın televizyonuna çıkan Erbakan Hocamız bile Ergenekoncu ilan edilmeye yeltenilmişti. Maalesef bugün “Bizim yolumuz Erbakan Hocamızın yoludur” gibi cümleler kurmaya cür’et eden bu iktidarın yöneticileri, o gün Ergenekon Dalgalarının önünde sürüklendiğinin bile farkında değildi. Duruşundan dolayı Saadet Partisi, yayınlarından dolayı Milli Gazete vetopyekün Milli Görüş camiası bel altı vuruşlarla “Ergenekoncu” ilan edilmişti. Bu tavrın çirkefliğini, çirkinliğini yansıtan en somut konu ise Erbakan Hocamıza dahi konulan televizyon ve gazete yasaklarıydı.  Bütün kanallar, bütün gazeteler Erbakan Hocamıza da sıkı sıkıya kapatılmıştı.

MİLLİ GÖRÜŞ CAMİASI’NA ÇOOOOK BÜYÜK ÖZÜR BORCU VAR!...

Peki şimdi ne olacak? Olması gereken şey, bu sonuçtan ders çıkarabilmektir! Lakin “ders çıkarma” ve “ibret alma” hususu çok yabancı siyasi literatürümüze ve insanımıza. Milli Görüş camiasına, Saadet Partisi’ne bu iktidarın ve iktidarın medyasının “çooook büyük özür borcu” var. Gazetemize bir özür borcu var. Hele hele Rahmet-i Rahman’a kavuşan Erbakan Hocamıza bir özür borcu var. Olur mu bu özür… Mutlaka olmalı! Haysiyet, şeref ve iz’an bunu gerektirir çünkü. Fakat, hala benzer süreçlerin yürütüldüğünü görünce insanın umudu kırılıyor. Adı belki “Ergenekon” değil, ama yaftalar yine vuruluyor.  “İrancı” denildi, “Esadçı”lık yaftası vuruldu… “Paralel” suçlamaları yapıldı.!? Tıpkı yıllarca “Ergenekoncu” denildiği gibi… İnşallah “insaf” ben buradayım der ve bu özürle erdemlilik yeniden bizim mahallemize davet edilir…

Son cümlelerimiz: Sahi 9 yıl boyunca atılmış onca manşet? Söylenmiş onca yalan!? Ekranlardaki yaftalar, iftiralar… Bunları aramızda dolaşmaya hala devam edebilecekler mi? Ahlakın herkese lazım geldiği gibi, namaz kılan inançlı insanlara da lazım olduğunun altını çizmiş olalım.

Ergenekon meğer bir masalsa; 9 yılda kim ne yaptıysa; yaptığı yanına kar mı kalacak!? Bu dünyada belki, ama Allah (c.c)’ın huzurunda herkes hesabını verecek.  Belki bu dünyada çok şey unutabilir, ama zerreler bile Rûz-i Mahşer’de tartıya konulacak…"

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.