Yeni Hayat mikser gibi

Yeni Hayat mikser gibi
Paralel Yapı’nın kayyum atanan Zaman’ın yerine piyasaya sürdüğü, Yeni Hayat adlı FETÖ bülteni mikser gibi ortalığı karıştırmaya devam ediyor.

Hükümetle girdiği mücadelede mağlup olan FETÖ medyası tek ümidini fitneye bağladı. FETÖ tetikçiliği yapan Yeni Hayat adlı gazete isim vermeden muhafazakar medya arasında fitne çıkarmak için müstear köşelerde tezvirat üstüne tezvirat yapıyor. Hükümete yakın medyayı mikser gibi karıştırmak için bugün Nazif Apak ismiyle son derece seviyesiz bir yazı yayımlandı.

FETÖ’NÜN SEVİYESİ BU

Hükümete yakın gazetecilere “çapsız ve devşirme” hakaretinin yapıldığı yazıda, “Sonuçta adam bir yerlere havlayacak; na’palım, başka kapıya mı bağlayalım!” gibi küfürlere yer verildi.

FETÖ gazetesinde etrafa çamur sıçratan seviyesiz yazı şöyle:

İki eski yayın yönetmeninden dinledim: Devlet uçağı ile yurt dışı seyahati yapılmaktadır. O günlerde muhafazakarların ‘ayyaş berduş’ gözüyle baktığı bir yazar ile bir medya grubunun yolları ayrılmıştır. Vaktiyle adı ‘Ergenekoncu’ya çıkmış; hatta ‘ulusalcı-komplocu’ olarak nam salmış o gazeteciye ‘çekirdekten gelenler’ kuşkuyla yaklaşmaktadır. Bu nedenle o kişi ile ilgili ‘devlet görevi verilecek’ iddiasına inanmak istemezler.

Resmi seyahate katılan yöneticilerden biri o iddiayı (baş başa kaldığında) muhatabına sorar. Aldığı cevapla beti benzi solar. Aldığı yanıtı burnundan soluyarak paylaşır: ‘Sonuçta adam bir yerlere havlayacak; na’palım, başka kapıya mı bağlayalım!’ Bunu oradaki pek çok kişi duyar…

‘Devşirme gazetecilik’in dönüm noktalarından biridir bu.

İktidar koltuğunun soğutulmaması için ‘İslami hareketler’den gelen gazetecilerin yerine ‘eyyamcı kadrolar’ın getirilmesi kaçınılmaz hale geliyordu. Bir dönem ‘adil düzen’ hayali etrafında toplanan insanların bir düdük sesiyle tetikçi olmaları kolay görünmüyordu. Oysa piyasada kirli propaganda işlerinde yıllarını tüketmiş birileri vardı, bekleşiyordu. Para için her şeyi yapmaya hazır bu grubun yanına düşük profilli İslamcılar da monte edilince yeni yandaş medya düzeni kurulmuş oldu.

Operasyon, akrabalık bağıyla medya yöneticiliği yapan; oradan da bütün medyayı idare etme hevesine kapılan kişi üzerinden yürütüldü. Onun midesi bunu kaldırıyordu çünkü. 28 Şubat’ın en ünlü tetikçisini en tepe göreve getiren operasyon yöneticisine tabandan şikâyetler gitti; ama o aldırmadı. Tayin ettiği kişinin aşırı alkol problemi olmasına ve öfke patlaması yaşamasına aldırış etmedi. Operasyona bazı internet siteleri dâhil edildi. Onların da başına da ‘dışardan’ adamlar getirildi. Önce liberaller ve ‘cemaat’ karalandı; sonra Yeni Mahalle’den servis edilen bilgilerle ‘İslamcılar’ hizaya sokulmaya başlandı.

Geçenlerde Hakan Albayrak kendisi ve arkadaşlarına saldıran sitelerin ‘Erdoğan’ın yakınları’ tarafından kurulduğunu söylüyordu. Doğru mu acaba? Zurnanın zırt dediği yer de burası olmasın sakın. Gerçek şu ki herkes kimin nerede kime iş yaptırdığını biliyor ama açıktan konuşamıyor. Bir dönem devşirmelerin öncülüğünü yapan bir hanımefendi sizce neden gözden kayboldu? Giderken meslektaşlarına, ‘paralel maralel hikâye. Aleyhlerinde onca şey yazdım tırnağıma zarar gelmedi; ama bunlardan korkuyorum, her şey yapabilirler artık…’ demesi tesadüf müdür sizce?

Eski İslamcıların bazı tehlikeleri önceden sezmesi gerekiyordu. Sezemediler.  Küçük adamların 7’li çete demesi, Ahmet Davutoğlu’nun harcanıp gitmesi, her gün birine hain kripto vs. denmesi bir çırpıda yaşanmadı. Yöneticilik yaparlarken ezildiler. Örneğin Mehmet Ocaktan Star’a yönetici oldu; ama en önemli temsilcisini kendisi seçemedi. ‘Müptezel’ birini atadılar. Meğer adam bir gün siyaset patronunun yolunu kesip iş istemiş. Bu kadar basit (!)

İvedilikle yürütülen bir çalışma sonucunda devşirmelerden çapsızlardan bir ordu kuruldu, ‘troller’e eklemlendi, ‘İslamcılar’ devre dışı bırakıldı. Sadece emekçiler değil; patronlar da değiştirildi. Çalık’ın üzeri o yüzden çizildi. Tamince ile kirli operasyonları yürütmeleri zordu. Eski Maocu bir iş adamının kıvraklığı tasfiye planına daha uygundu. Adam Aydın Doğan’ın elini öpüyor ama ona en ağır suçlamaları yapmaktan geri durmuyordu. Fethullah Gülen ile ilgili her yerde ‘çağımızın Akşemseddin’i’ derken bir anda tam ters yola girebiliyor, kumar borcu yüzünden olduğu iddia edilen kardeşine yapılan mafya saldırısını bile ‘paralel’e yıkabiliyordu.

Yeni Yüzyıl birkaç gün önce kapandı. Davutoğlu’na yakın diye bilinen gazete sahibinin üniversitesine kayyım atadılar. Yakınlığın bedeli. Bugün ve Zaman Grubu’nun gasp edilmesine sessiz kalan İslamcılar, daha çok bedel ödeyecek…

Sonradan türedi ‘reisçiler’ ile düşük profilli İslamcılar para tura derdinde. Operasyon başkanı şehla bir yaklaşımla bu işi şimdilik götürüyor. Kaynağı meçhul servetinin yanına kamu olanaklarını da ekleyince herkes onun gözüne girme yarışında. Adam kayyımlar eliyle gazete binalarına, matbaalara, kanallara çöküyor. Kayyım kadrolarının hep bir adama yakın olması sizin de dikkatinizi çekmiyor mu?

Devşirmeler ve çapsızlar üzerine kurulan bu düzen böyle sürmez; süremez…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum