Gülen kardeşini öldürttü mü?

Gülen kardeşini öldürttü mü?
Fetullah Gülen’in adı küçük yaştaki kız çocuğuna tecavüz olayına karışan kardeşi Seyfullah Gülen’i öldürttüğü yeniden gündeme geldi.

MGK tarafından terör örgütü olduğu tescillenen FETÖ’nün lideri Fetullah Gülen hakkında şok bir iddia daha geldi. Gülen’in kardeşi Seyfullah Gülen’in eceliyle değil “pislikler daha fazla ortalığa saçılmasın diye Fetullah Gülen’in talimatıyla öldürüldüğü” ileri sürüldü.

İddiayı ortaya atan isim olan Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, bugün ikinci bir yazı daha kaleme aldı. Şüpheli ölüm ile ilgili savcılığın kendisinin de ifadesine başvurduğunu kaydeden Uğur, şüpheli ölüme şahitlik eden aynı zamanda Seyfullah Gülen’in hastanedeki refakatçisi de olan Necdet Gülen ismini savcıya bildirdiğini ifade etti.

Fuat Uğur’un yazısının ilgili kısmı şöyle: 

Hatırlayacaksınız, 31 Mart 2016 tarihli yazımızda “Fethullah Gülen’in kardeşi öldürüldü mü?” diye sormuştuk.

Fethullah Gülen’in Erzurum’da yaşayan kardeşi Seyfullah Gülen hakkında şehirde dolaşan “S.Ö. adlı küçük bir kız çocuğuna iki oğlu ile birlikte defalarca tecavüz ettiği gerekçesiyle gözaltına alınıp hakkında soruşturma başlatılan Seyfullah Gülen öldürüldü. Bunu yaptırtan da Fethullah Gülen’di.” iddialarına yer vermiş ve yine sormuştuk:

“Fethullah Gülen vicdanını bu kadar da terk etmiş olabilir miydi?”

İddialara göre Seyfullah Gülen Cemaatçi savcılar ve bürokratlar marifetiyle kapatılan soruşturma dosyası yeniden açılmasın diye öldürülmüştü. Çünkü 17-25 Aralık’taki darbe başarısızlığının ardından dosya yeniden açılabilirdi ve Fethullah Gülen isminin lekelenmesi, bu olayın gelecek projelerini (bugün ne olduğunu biliyoruz artık) akamete uğratması istenmiyordu. O vakit yeğen Gülen’e ulaşmış ama ismini vermemiştik. Şöyle demişti:

“Seyfullah abi iki yıl önce küçük bir kalp rahatsızlığı geçirmiş ve Cemaat’e ait Özel Şifa Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Ben refakatçisiydim. Aslında durumu iyiydi ve taburcu olmasını bekliyorduk. Akşam saatleriydi. O sıralarda Cemaat’in derin adamları hastaneye girip çıkmaya başladı. Birden durumdan işkillendim ve onların arasından tanıdığım birinin yanına gidip ‘Hayırdır bir şey mi oldu?’ diye sordum. Bana eşini hastaneye getirdiğini söyledi. Aklıma kurt düşmüştü bir kere. Ben de araştırdım ama hastanede eşi filan yoktu. Sonra hastane yetkilileri bana gelip teşekkür edip artık ayrılabileceğimi söylediler. İnanıp gittim. Sonra dayanamayıp yine geri döndüm. Öğrendim ki sapasağlam adam komaya girmiş ve yoğun bakıma alınmış. Beyninden ameliyat edeceklermiş. Kalp rahatsızlığı geçirmişti ama beyinde ne ola ki diye düşündüm. Oğlu Kemal Gülen’e durumu izah etmek istedim ama çekindim. Ve Seyfullah Gülen o ameliyattan çıkamadı. Ben düzmece bir ameliyatla öldürüldüğüne inanıyorum.”

Yazının çıkmasının ardından Erzurum’da savcılık soruşturma başlattı. Savcılık talimatıyla benim de tanıklığıma başvurdular ve Seyfullah Gülen’in şaibeli ölümüyle ilgili açıklamaları yapan kişinin kim olduğunu sordular. Ben de söyledim.

O kişi, ölen Seyfullah Gülen ile onu öldürttüğü iddia edilen Fethullah Gülen’in yeğeni Necdet Gülen’di.

Necdet Gülen yukarıdaki sözleri Cemaat’in eski üst düzey yöneticilerinden Ümit Akdemir’e anlatmıştı.

Savcılık ve emniyet yetkilileri bu gelişme üzerine Necdet Gülen’in Erzurum’da ifadesine başvurdular ve ona önce “Yazıda sözü edilen kişinin kendisi olup olmadığı” soruldu. Necdet Gülen bunu kabul etti ve yazıdaki ifadeleri doğrulayarak aynı şeyleri olduğu gibi anlattı.

Samanyolu Televizyonunda yıllarca ana haber spikerliği yapan Kemal Gülen’in de babası olan Seyfullah Gülen iddialara göre Erzurum’da küçük kız çocuklarıyla ilgili öylesine çirkin taciz ve tecavüz olaylarına karışmıştı ki 17-25 Aralık operasyonlarının başarısını gölgeleyebilirdi. Hükümeti devirmek için düğmeye basan Fethullah Gülen kendisini ve Paralel Yapı’yı yıpratacak bir falso olsun istemiyordu. Ancak Seyfullah Gülen hakkında açılan davalar, ortaya çıkan skandal giderek yayılma istidadı gösteriyordu. Ama Necdet Gülen’in de anlattığı gibi iyileşmek üzere olan adam ani bir kararla hastaneye doluşan kimliği ve niteliği belirsiz doktor kılıklı adamlar tarafından ameliyata alınmış ve susturulmuştu.

Bugüne kadarki sabotaj, cinayet, dinleme, sahte evrak ve delil üretme, şantaj yapma, insanların hayatlarını karartma konusundaki becerilerini bildiğimiz Cemaat-Paralel Yapının böyle bir cinayet planını uygulamaya koymayacağı konusunda kimsede soru işareti belirmemesi de ayrıca konuşulmaya değer bir mesele.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.