STK’larımızın acınası hali

STK’larımızın acınası hali
Yeni Şafak yazarlarından İsmail Kılıçarslan bugünkü makalesinde de STK’larımızın acınası halini irdeledi. Kılıçarslan, STK’ların Yol açmak, yöneltmek, önermek, öncü olmak dururken 'yoldan parsa kapmak' derdinde olduklarını ileri sürdü.

Yeni Şafak yazarlarından İsmail Kılıçarslan bugünkü makalesinde de STK’larımızın acınası halini irdeledi. Kılıçarslan, STK’ların Yol açmak, yöneltmek, önermek, öncü olmak dururken 'yoldan parsa kapmak' derdinde olduklarını ileri sürdü.  Köşesinde STK’ların gerçek işlevinden uzaklaştığını dile getiren Kılıçarslan, günümüzde STK’larının 'sessizce onaylamak' ve 'hep bir adım arkada durmak' ilkesini uyguladığını dile getirdi.

Kılıçarslan’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:       

Bugünün Türkiye'sinde sivil toplum kuruluşlarını kabaca ve tam ortadan ikiye ayırabiliyor olmamız en büyük sorundur böylelikle: Hükümete yakın ve hükümete karşı. İstisnaları yok mu peki? İstisnalar var elbette; ancak o kadar azlar ki sadece kaideyi sağlamlaştırmaya yarıyor varlıkları.

Gelelim bir hikaye anlatarak bizim mahallenin STK'larına. Bir süre önce bir grup 'iyi anlaşan arkadaş' bir bakanımızla bir istişare yemeğinde buluştuk. Bakanı beklerken ben dedim ki: 'Arkadaş, şu kadar insanız. Neredeyse bir küçük cemaatiz. Sayın bakandan birkaç bina, bir miktar maddi yardım falan talep edip bir STK kursak ya.'

Elbette gülüştük bu espriye. Fakat gülerken şunu hepimiz biliyorduk: Türkiye'de bu işler tam olarak böyle yürüyor maalesef. Bizim şakasını yaptığımız şeyin adına Türkiye'de 'STK'cılık' deniliyor. Yaygın sosyal medya kalıbıyla söyleyecek olursak 'gerçek sivil toplumculuk bu değil!'

Bir hikâye daha anlatayım. Hatırı sayılır bir ilçenin belediye başkanlığını kazanan Refah Partili başkana iki abimiz gelmiş. Selam kelam faslından sonra 'başkan, bize iş ver' demişler. Başkan da canı sıkkın 'hangi sektörde çalışıyorsunuz?' diye sormuş. Abilerimiz cevap vermiş: 'Sen hangi sektörde iş vereceğini söyle, biz şirketi ona göre kurarız.'

Üzülerek söylemeyim ki bizim mahallenin STK'ları -az sayıda şahane örneği dışarıda tutarak konuşuyorum elbette- bu iki abimizin yaptığından daha fazlasını yapıyor değiller.

Yol açmak, yöneltmek, önermek, öncü olmak dururken 'yoldan parsa kapmak', 'yönetmek ya da bütünüyle yönetilmek', 'sessizce onaylamak' ve 'hep bir adım arkada durmak' gibi ilkelere yapışıyorlar.

'Etten önce kazana düşmemeyi' kollayarak sivil toplum kuruluşu olunmuyor ki birader.

Habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.