Ellerin tatili haram bizimki helal mi?

Ellerin tatili haram bizimki helal mi?
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fatma Barbarosoğlu, toplum olarak yaşadığımız bozulmanın yansıdığı ve değerlerin de tatil edildiği tatil alışkanlıklarımızı değerlendirdi.

Yeni Şafak Gazetesi'ndeki köşesinde, 'Ellerin tatili haram bizimki helal!' başlığıyla deniz, kum, güneş sarmalında değerlerinde tatil edildiğini ifade eden Barbarosoğlu, "Biz tatilde değerlerin tatil edilmesini değil, tam tersine insan olma şuurunu pekiştiren eylemler yapılmasını istiyoruz. Sonuna kadar tüketim sarmalının içinde olunan, ama kadınlar ve erkekler ayrı plajda denize giriyor diye “helal” sıfatı ile pazarlanan tatil anlayışının sorgulanmasını istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Fatma Barbarosoğlu'nun bugünkü köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:

...Uzun çalışma saatlerinin–ki Sanayi İnkılabı'yla birlikte zorunlu hale gelmişti- kısaltılması, hafta sonu tatili ve nihayet yıllık tatil, önce üretimin sonra tüketimin artırılması amacına matuftu. Ama tatil, kapitalizmin tanımladığı “boş zaman”ı dolduran turizmin yaygınlaşması ile de yakından irtibatlı bir uygulama.
Günümüzün tatil söylemi, medyanın mihmandarlığında deniz, kum, güneş üçgeninde ilerliyor.
Batı toplumlarında 18. yüzyıldan itibaren görülen denize girme, güneşlenme olgusunun Türkiye'de yayılmasının öncüleri, Bolşevik ihtilalinden kaçan Beyaz Ruslar ile İstanbul'da sefir olarak görev yapan Avrupalılar.
1881- 1907 tarihleri arasında İstanbul'da bulunan ve gözlemlerini Eski İstanbul'da Hayat adıyla kitaplaştıran İngiliz büyükelçisinin kızı Dorina L.Neave, İstanbul'da denize girme modasının başlamasıyla ilgili olarak şunları kaydediyor: “Eğlencelerimizden bazılarını hiç hoş karşılamadıkları da bir gerçektir. Bir seferinde Sir Hamilton Long'un kızı Yeniköy'de kadın erkek karışık halde denize girme modasını çıkarmıştı… Türkler Lady Long'ın evi önünde böyle bir manzarayı görünce, dehşet içinde kalmışlar ve ailelerinin böyle edep dışı manzaralara şahit olmalarını önlemek maksadıyla bu semtten taşınabileceklerini bile söylediler.”
Dorina'nın bu satırları yazdığı tarihten bu yana ne değişti?
Değişenin ne olduğunu ele veren en önemli gösterge, seküler hayat tarzı ile dindarları tatil paydasında eşitlemeye cehdetmiş olan “helal tatil” paketleri.
Nisan ayından itibaren reklamlardan başlayarak kamusal hayatın dili, “insanlar ikiye ayrılır, tatil yapan mutlular ve tatil yapamayan zavallılar” ayrımı üzerinde ilerliyor. Dindarlar da “tatil yapan mutlu” insanlar sınıfına katılabilsin diye “helal tatil” paketinin cazibesine, yani otel ortamına hapse razı olmaya davet ediliyor.
Talep inşa etmek üzere yapılan baskın tatil reklamlarının dar gelirli ailelerin çocuklarında nasıl bir davranış bozukluğuna yol açtığını gözlemleyebileceğimiz düşündürücü bir örnek var. 13-14 yaşlarındaki üçü kız altı çocuk tatil yapmak için evden kaçarak Sakarya Karasu'da çadır kiralardılar geçtiğimiz Haziran ayında. Medyanın evden kaçan altı çocuk ile ilgili olarak kullandığı haber dili, tatil söz konusu olduğunda değerlerin nasıl kolaylıkla parantez içine alınabildiğini göstermesi bakımından son derece çarpıcı. Ailelerin çocuklarını bulma sevincine ortak olan muhabirin çocukların evden kaçmasını “tatil kaçamağı” olarak niteleyip “çocukların canı tatil çekti herhalde” diye bir ifade kullanması, öncelikler sıralamasında “tatil”i başköşeye yerleştiren zihniyeti ortaya koyan bir örnek.
“Tatil coşkusu” ile isyan edip evlerinden kaçan bu çocukların oldukça mazbut ailelerin çocukları olması da tatil baskısının boyutlarını ele veriyor.
Velhasıl deniz, kum, güneş temalı tatil baskısı giderek şiddetini arttırıyor.
E. Morin, “Büyük tatilin önemi, büyük değerlerin tatil edilmesidir” der.
Velhasıl biz tatilde değerlerin tatil edilmesini değil, tam tersine insan olma şuurunu pekiştiren eylemler yapılmasını istiyoruz.
Sonuna kadar tüketim sarmalının içinde olunan, ama kadınlar ve erkekler ayrı plajda denize giriyor diye “helal” sıfatı ile pazarlanan tatil anlayışının sorgulanmasını istiyoruz.
“Ellerin tatili haram bizimki helal” yaz boyunca elinizin altında olsun, dostlarınızla paylaşın ve tartışın. Çünkü tatil meselesi yaz rehavetine kurban edilmeyecek kadar mühim bir mesele.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum