Musul Operasyonu’na Ülkücü bakışı

Musul Operasyonu’na Ülkücü bakışı
Ülkücü yazar Orhan Karataş, Musul Operasyonu ve Türkiye’nin durumunu “Türkiye 2002 öncesindeki pozisyonu ve kırmızı çizgilerine sahip çıkmış olsaydı bugünkü kuşatmaya mahkum kalmazdı” şeklinde değerlendirdi.

Amerika ve kuklası Irak yönetiminin önderliğinde, Peşmerge ile birlikte sözde DAEŞ’e karşı başlatılan Musul Operasyonu’na Türkiye dahil edilmek istenmiyor. Peki Türkiye bu noktada neyi ne kadar yapabiliyor? Her kesimden değerlendirmeler gelirken, Ülkücülerin yaşananlara bakışı nasıl?

Ortadoğu gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Karataş, Musul Operasyonu ve Türkiye’nin durumunu “Türkiye 2002 öncesindeki pozisyonu ve kırmızı çizgilerine sahip çıkmış olsaydı bugünkü kuşatmaya mahkum kalmazdı” şeklinde değerlendirdi.

“Kan ve gözyaşı Müslümana, petrol Coni'ye “ başlıklı Yazısının başında “Misakı milli sınırlarımız içinde olmasına rağmen, içimizdeki hainlerin kullanıldığı kalleş bir İngiliz oyunu ile ayrı düştüğümüz Kerkük ve Musul, bugün bir defa daha yüreğimizi sızlatıyor. Bu iki güzide şehir, sahip oldukları doğal zenginliğin bedelini, yeni bir emperyalist planla ihanet, kan ve gözyaşı olarak ödüyor” diyen ülkücü yazar, şunları kaydetti:

“BİZ NE YAPIYORUZ?

Geldik yine, en can alıcı yere. Düşman düşmanlığını, hain hainliğini, kalleş kalleşliğini yapıyor, peki biz ne yapıyoruz? Vicdanlara bir soru daha soralım: Türkiye 2002 öncesindeki pozisyonunda olsa, kırmızı çizgilerine sahip çıksa ve her ne pahasına olursa olsun bunun gereğini yapsaydı, bugünkü kuşatmaya mahkum kalır mıydık? Bu soruyu daha uzatmak ve çoğaltmak mümkündür. PKK ile müzakere, PYD'ye Cumhuriyet bayramında topraklarımızdan yol verip lahmacun ısmarlama, IŞİD'i yıllarca görmezden, anlamazdan gelip burnumuzun dibinde büyümesine göz yumma fasıllarını da akla getirirsek; halının altına süpürmek yerine kullanılmak için verilen garantileri de içine alan, başka sorular sıraya girer. 

B VE C PLANLARI           

Ne yazık ki, bize düşen yine kayıp, yine bedel ödemek, yine yeni külfetlere katlanmak olacaktır. Başika'daki varlığımız şu ana kadar bir avantaja dönüştürülememiştir. Keşke bu fırsat kaçırılmasaydı. A planı ne yazık ki havada kalmıştır. B ve C planlarının neler olduğunu ve ne işe yarayacağını görmenin zamanı gelmiştir. Umarız ve dileriz ki, hiç olmazsa bundan sonra bir sonuç verecek, gerçekten böyle planlarımız vardır. Bugünkü şartlarda, operasyonu yapanların kimlikleri dikkate alındığında Musul IŞİD'den temizlense dahi, yeni gerginliklere, yeni çatışmalara gebedir. Özellikle yeni ve çok daha kanlı bir mezhep kavgasının sıraya girmesi gibi bir tehlike baş göstermiştir. Bütün bunlara bağlı olarak, yeni bir göç dalgasının kapımıza dayanması an meselesidir. 

GÜVENLİ BÖLGE

Diğer taraftan Suriye sınırında başlatılan operasyonu hedeflediğimiz şekilde mutlaka tamamlamak ve güvenli bölgeyi oluşturmak bir mecburiyet halini almıştır. Dabık'ın temizlenmesi önemlidir, ancak yeterli değildir. Menbiç ve El Bab mutlaka kontrole alınmalı ve koridor tamamen kapatılmalıdır. Türkiye'nin huzur bulabilmesi için Suriye sınırının tamamında çok kapsamlı ve kararlı bir mücadele vermek mecburiyetini bugün nihayet iktidar sorumluluğu taşıyanlar da kabul ediyorlar. Bu hedeflere ulaşılması durumunda, Başika'daki varlığımız çok daha önemli ve anlamlı hale gelecektir.”

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.