İstanbul'un güvenliği sınırlar ötesinden başlıyor

İstanbul'un güvenliği sınırlar ötesinden başlıyor
Yeni güvenlik konseptinin ayrıntıları belli oldu. Sınırların ötesinde fiilen iki savunma kalkanı oluşturuldu.

Türkiye’nin Erdoğan Doktrini sonrası değişen savunma konseptinin askeri ve sivil unsurları da yeniden yapılandı. Önleyici konsept, sadece bir yöneticinin değil Türkiye’nin temel güvenlik unsuruna dönüştü. Türkiye’nin, sınırlarına yönelik tehditler için sınırlarının ötesinde fiilen iki önleyici savunma kalkanı oluştu. Musul-Dabık hattındaki askeri üsler terör örgütleri PKK ve DEAŞ’ın sınırına yaklaşmasını engellerken Afrika, Avrupa ve Asya’daki üsler ile uçak gemisi, tanker uçak ve erken uyarı sistemleri ise DEAŞ’ın Afanistan ve Somali’den başlayıp Rakka-Musul üzerinden Gaziantep’te bombalı saldırı düzenlemesini engelleyecek.

KAYNAĞINDAN ÖNLEM

BM Barış gücü çatısı altında bugüne kadar çok sayıda ülkede görev alan Türkiye, son bir kaç yıldır ilk defa ‘kalıcı üsler’ ile BM’den bağımsız olarak üç kıtada boy göstermeye başladı. Afrika’nın kritik ülkesi Somali, Ortadoğu’nun diğer iki önemli ülkesi Katar ve Irak’ta da üsleri bulunan, Avrupa’da Arnavutluk, Kafkaslar’da Gürcistan ve Azerbaycan’da da üs kurulması gündemde olan, Afganistan’da ise NATO kapmasında karargahı olan Türkiye, bu yolla El Kaide veya DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı, Irak ve Suriye üzerinden Türkiye’yi hedef almadan önce daha ‘kaynağında’ önlem alıyor.

BATI ÜLKELERİNDEN FARKLI

DEAŞ’ın bu ülkelerdeki hücre yapılanması, eğitim ve silahlanmasına yönelik önleyicisi ve istihbarat faaliyeti yürüten Türkiye, aynı zamanda TİKA, AFAD, Kızılay, Yunus Emre Enstitüsü, STK’ları üzerinden hiçbir karşılık beklemeden yaptığı yıllık 4 milyar doları aşan insani yardımlarla, teröre kaynak oluşturan yoksulluk ve radikalizm ile de mücadele ediyor. Bu yönüyle, gittikleri ülkelerde sosyal karışıklık çıkararak veya üretimini durdurarak kendine bağımlı yaparak yöneten Batılı ülkelerden de ayrılıyor.

TEHDİDE YERİNDE DARBE

Genelkurmay Başkanlığı eski İç Güvenlik subayı emekli Tuğgeneral ve Kemerburgaz Üniversitesi güvenlik uzmanı Doç. Dr. Fahri Erenel,  Türkiye’nin değişen savunma konseptine ilişkin şu bilgileri verdi: “Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi, artık sınırlarımız ötesinde önleyici güvenlik alma dönemindeyiz. Tehlike neredeyse, vatanına gelmeden bulunduğu topraklarda imha edeceğiz. BM’nin ne dediğinin de önemi yok, bu Türkiye’nin uluslararası hukuka uygun hakkı.

ÜÇ ÖNEMLİ ARAÇ

MGK’ta hükümetçe sınırları çizilen Kırmızı Kitap işin siyasi kısmıdır, ona uygun olarak   Türkiye Milli Askeri Stratejisi de (TÜMAS) şekillenir.  TÜMAS’taki askeri stratejimiz, önleyici. Savunmanın içinde taarruz var. Toprağını korumak için, gerektiği yerde operasyon yapacaksın. Bunun için üç önemli araç gerekiyordu. Erken uyarı sistemleri, tanker uçaklar ve uçak gemisi. Türkiye, şu anda havada istediği noktaya yakıt tankeri ve uçaklarıyla ulaşabilecek noktada ama uçaklara bomba ikmali için uçak gemisi de gerekiyordu. O da tamamlanıyor.

İSTİKRAR SAĞLIYOR

Halep, Musul, Bakü, Batum’daki güç değişikliği, Türkiye için tehdittir. Bu yüzden Türkiye buralarda askeri faaliyette bulunuyor. El Kaide veya DEAŞ gibi örgütlerin yeşerdiği yerler de Somali ve Afganistan hattı. Türkiye orada da üs kuruyor. Türkiye, terörü önleyici stratejisinin parçası olarak Suriye’de DEAŞ, YPG’yi vuruyor, Katar ve Somali’de üs kuruyor. Bunu yaparken, ABD’nin Marshall yardımları adı altında Türkiye’deki uçak fabrikasını kapatması, iç karışıklık yaratarak yönetmeyi de yapmıyoruz. Türkiye, gittiği ülkelerde açtığı okul, hastane ve üretim tesisleri ile de istikrarı sağlayarak terörü de kurutuyor.”

SÖMÜRMEK YOK YARDIM ETMEK VAR

Ortadoğu uzmanı ve Sakarya Üniveritesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, Türkiye’nin durumunun Rusya’nın Yeltsin başkanlığı döneminde iflasını açıklaması ve Putin döneminde yeniden süper güce dönüşmesine benzediğini söyledi. Sofuoğlu: “Erdoğan döneminde, Türkiye gücünün farkına vardı. Türkiye, savunmasını Musul ve Halep hattında kurmasaydı, bugün yine Kilis ve Hatay’a bombalar düşüyor olacaktı. Dabık DEAŞ’tan temizlenince, Türkiye onların füze menzilinden çıktı. Türkiye sadece askeri olarak değil, sivil ayağı ile de terörle mücadele ediyor. Türkiye,  dünyanın en çok yardım eden ülkesi. Bunu yaparken, gittiği ülkelerin etnik ve dini yapısını değiştiremeyi, iç karışıklık yapmayı veya yer altı kaynaklarını sömürmeyi de düşünmüyor. ABD, baba Bush yönetiminde 5 bin Kürdü Irak’tan alıp ABD’ye götürdü. Eğitim sonrası yine Irak’a gönderdi. Şimdi, Irak bu ülkenin sömürgesi gibi olacak.” 

KRİTİK İKİ ÜS

Türkiye, imzaladığı savunma anlaşması kapsamında enerji havzasının kritik ülkesi Katar’da Ortadoğu’daki deniz, hava, kara unsurlarını içeren çok amaçlı ilk askeri üssünü kurdu. Somali’deki üs ise, dünyanın en kritik ve önemli dar su yolu geçitlerinden biri olan Bab el-Mendeb boğazına yakınlığıyla dikkat çekiyor. Tüm Ortadoğu petrolünün yüzde 30 buradan geçiyor, AB’nin, Çin, Japonya, Hindistan ve Asya’nın geri kalan ülkeleriyle yaptığı ticaretin neredeyse tamamı buradan sağlanıyor. Türkiye’nin, Somali’ye yönelik insani diplomasi girişiminden rahatsız olan Eş Şabab, 2013 yılında Türkiye’nin Mogadişu Büyükelçiliği’nin ek binasına bombalı saldırıda bulunmuştu.

Star

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.