Meğer hepsini Ahmet Yaşar amca yapıyormuş!

Meğer hepsini Ahmet Yaşar amca yapıyormuş!
Keçe ustası Ahmet Yaşar Kocataş, Yeni Zelanda'dan getirilen yünle "Diriliş Ertuğrul", "Yunus Emre" gibi televizyon dizilerinde kullanılan başlıkları hazırlıyor

Afyonkarahisar'da 60 yıldır sanatını icra eden keçeustası Ahmet Yaşar Kocataş, Yeni Zelanda'dan getirilen ince yünü işleyerek, televizyonlarda geniş izleyici kitlesi olan dizilerde kullanılan kıyafetleri hazırlıyor.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünce (UNESCO) "Yaşayan İnsan Hazineleri" listesinde yer alan 66 yaşındaki Kocataş, keçeciliğin 4 kuşaktır devam ettirdikleri bir aile mesleği olduğunu söyledi.

Keçe yapımının unutulmaya yüz tuttuğu görüşüne katılmadığını, keçeciliğin değil kendisini yenilemeyenlerin yok olmaya mahkum olduğunu vurgulayan Kocataş, "Ben diyorum ki keçecilik bitmez. Belki biz biteriz ama başka yerden gelir yine satılır. Ne olursa olsun yeni şeyler düşünmek, güzel şeyler yapmak lazım." dedi.

Son yıllarda tarihi dizilerin artmasıyla geleneksel kıyafetler yapmaya başladıklarını belirten Kocataş, şöyle devam etti:

"1999'dan beri İstanbul'dan tarihi diziler için sipariş edilen fes gibi başlıkları yapıyorum. Bir dönem en çok izlenen dizilerden Muhteşem Yüzyıl, günümüzün sevilen dizisi Diriliş Ertuğrul ve Yunus Emre gibi çalışmalarda kullanılan başlıkları ben yaptım. Kapalı Çarşı'dan sipariş geliyor, Yeni Zelanda'dan getirilen özel, ince yünlerden işleyerek istenilen ebat ve renkte yapıyorum. Ayrıca başka aksesuarlar da talep ediyorlar. Aslında hala kendime usta diyemiyorum. Çünkü daha iyisini yapmak, kendimi hep geliştirmek için uğraşıyorum. En büyük idealim; en iyisini yapmak."

Ailecek keçe yapıyorlar

Kocataş, keçeden yapılmış geleneksel başlıkların, mehter takımı veya halkoyunu ekipleri tarafından da talep edildiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Onları da yeşil, siyah veya pembe, hangi renk istiyorlarsa ona göre hazırlıyoruz. Bursa'ya kılıç kalkan ekibine kıyafet gönderiyoruz. Yeniçeri başlıkları talep ediliyor. Mehter takımlarının başlıkları var. İşimde en büyük desteği ailemden görüyorum. Dikişleri evde yapıyoruz. Ben keçeyi hazırlıyorum, evdekiler dikişleri hallediyor. Çocuklarım öğretmen, tatile geldiklerinde hepsinin gönlü keçecilikte. İyi kötü bana yardım etmeye çalışıyorlar."

Keçe yapımının zor ve meşakkatli bir iş olduğuna işaret eden Kocataş, "Bu sanat 60 yıldır benim hayatımın bir parçası olmuş. Bana zor gelmez. Ben en iyisini yapmak, işimin hakkını vermek için uğraşıyorum. Bu iş için beni tercih ettilerse, hakkını vermem, daha iyisini yapmam lazım. Ben 45 yaşıma kadar babamla çalıştım, hiçbir şeyimi beğendiremedim. Şimdi anlıyorum ki babam benim işimi beğenmediğinden değil, daha iyisini yapmam için 'beğenmedim' diyormuş." ifadelerini kullandı.

"Türkiye'deki yünler ince iş için uygun değil"

Mevlevi kültüründe de keçeden yapılan ve "destar" adı verilen feslerin minyatürlerini yapmaya başladığını anlatan Kocataş, şöyle konuştu:

"Türkiye'deki yünler yaptığım işlere elverişli değil. Yeni Zelanda'dan gelen yünü kullanırsak, keçe daha ince oluyor. Eğer o yünü kullanmazsam bu işleri çıkaramam. Mevlevi topluluklarında bir tane sarıklı var. Onun kafasındakine destar denir. Benim dedem de Mevlevi olduğu için bu işi çok seviyorum. Biz bu destarı minyatür şekle soktuk. Afyonkarahisar'da Mevlevi dergahı var ama hediyelik eşya yok. Gelen turistler hiçbir şey bulamıyor. Hakikaten bu da güzel bir hediyelik eşya oldu."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.