Cumhurbaşkanı Danışmanları bakanlık bekliyor

Cumhurbaşkanı Danışmanları bakanlık bekliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarının, Başkanlık sisteminin Meclis’ten geçmesiyle heyecanlarının iyice arttığı, pek çoğunun bakanlık beklediği yazıldı.

Milli Gazete’den Ahmet Yavuz yine birbirinden ilginç kulis bilgiler aktardı.

Ahmet Yavuz, “Başkanın Adamları” başlıklı köşe yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarının, Başkanlık sisteminin Meclis’ten geçmesiyle heyecanlarının iyice arttığını, pek çoğunun bakanlık beklediğini yazdı.

Yavuz “Meclis, siyaset, millet yeni anayasayı, referandumu tartışadursun… Külliyedenin başdanışmanları bugünlerde çok heyecanlı… Çünkü Başbakanlık kalkacak, Cumhurbaşkanı Kabineyi dışarıdan atayacak! En yakın çevresinde ise onlar var” dedi.  

Ahmet Yavuz’un yazısının tamamı şöyle:

“Başkanın Adamları

Meclis, siyaset, millet yeni anayasayı, referandumu tartışadursun… Külliyedenin başdanışmanları bugünlerde çok heyecanlı… Çünkü Başbakanlık kalkacak, Cumhurbaşkanı Kabineyi dışarıdan atayacak! En yakın çevresinde ise onlar var.

 

Şu anda yaklaşık 35 danışman var. Hepsinin uzmanlığı ayrı. Hukuk, siyaset, anayasa, içişleri, emniyet, askeriye, dış politika, ekonomi, tarım, eğitim, kültür, ulaştırma, haberleşme, siber alem vb. Konularıyla alakalı Beyefendiye brifing veriyorlar, istediğinde rapor hazırlıyorlar. Bakanların sunduğu bir konuda, onların bilgi, rapor veya görüşüne göre kararlar şekilleniyor. FETÖ'cü diye gelen ihbarlarla ilgili inisiyatif alıp kurumlara görüş bildiriyorlar. 

***

Türkiye yönetimde makas değiştirirken, söz konusu başdanışmanlar kendi aralarında bakanlıkları paylaşmışlar. Şu, şu bakanlığa, falan, filan bakanlığa diye! Hatta bakanlara çıkışıyorlarmış! “Şu ismi şuraya nasıl atar? Bunlar nasıl bakan diyorlarmış!” Zaten bazıları mevcut bakan gibi geziyorlar. Altlarında son model Mercedes’ler, eskort araçlar, sekreterler, danışmanlar, basın ofisleri, basınla buluşmalar…

***

Hatta içlerinden bazıları bürokrasideki atamalarda o kadar etkinlermiş ki, istemediklerinin atamalarını bekletiyor, istediklerini öne alıyorlarmış! Öyle ki, son zamanlarda bakanlara ulaşmak, danışmanlara ulaşmaktan daha kolay! Danışmanlar yerine göre bakanlardan daha yetkili, etkili… Anlayacağınız, daha başkanlığa geçmedik ama bakanlıklar paylaşılmış bile… Vekillere geçmiş olsun!    

O istifa, revizyona etki edecek mi?

“Siyasi ayağın tasfiyesi” ve “MHP ile anayasa ittifakının gereği…” Geçen hafta Başkanlığa geçiş kadar Meclis kulislerinde “Kabine Revizyonunun” bu iki gerekçesi konuşuldu. Belki yarın, belki Mayıs’tan da yakın! Başarısızlık, bölge dengeleri, taze kan ihtiyacı gibi her daim geçerli gerekçelere bir ilave de bizden olsun! Şöyle ki; Önceki haftalarda bir kabine üyesinin çok önemli bir bürokratı istifa etmişti. Kulisler, “Acaba ne oluyor” diye çalkalanmıştı. Bu istifanın arkasında, söz konusu bürokratın, yüksek mercilerden birilerine “Komisyon Teklifi” yatıyor. Bu teklif, zirvelerin kulağına gider ve istifa kaçınılmaz olur! Bu “Önemli iddia” revizyona da yansırsa yazacağım, söz!

Beşik ulemasından Babalar demokrasisine!

Kudret Emiroğlu’nun “Kısa Osmanlı-Türkiye Tarihi- Padişahlık Kültürü ve Demokrasi Ülküsü” isimli ilginç kitabını gördünüz mü? İşte “Çok tanıdık gelecek” bir bölüm:  “Kadro darlığına karşı ulemanın kaymak tabakası “Beşik uleması” düzenini yaratarak, yani çocuklarına küçük yaştan ilmiye rütbeleri verip kısa sürede terfilerini sağlayarak onların geleceğini güvence altına aldı.” 

Şeyhülislâm Dürrizâde Mustafa Efendi’nin (öl.1775) oğlu Ataullah, yedi yaşında aldığı icazetle böyle müderris olur. Ulemanın devletleşmesi süreci de bu topraklarda öyle başlar! Üst düzey ulema adeta tekelleşir! Devletluların etrafında “Fır dönen bilim adamları”, ekransever ulemalar…

Etrafınızdaki kurumlara bakın. Cümleler ne kadar da tanıdık değil mi? Baba, oğul, evlat, yeğen, eş, dost… Ülkenin, milletin evlatlarından ziyade; zaten “Bir eli yağda, öteki balda olan evlatlarını” daha üste çıkarmak için çırpınan babalara ithaf olunur!

Hollywood ‘Hibrit’leri

 Asimetrik, siber derken şimdi de bulunduğumuz coğrafyada Hibrit savaşları çıktı başımıza! Hibrit Savaşı kavramı, konvansiyonel, nizami, gayrinizami ve siber harbe ait tüm unsurların aynı noktada tatbikini içeriyor. Aklınıza gelen değil de gelmeyen tüm karanlık savaş hileleri yani. Elektrik sabotajı gibi enerji sevkiyatlarının kesilmesi bunlardan mesela. Halkı kışkırtma, ekonomik saldırılar,kaotikadımlar..Hedef ülkeye istihbarat elemanları ve gayri nizami harp unsurları sızdırılması da Hibrit savaşta kullanılıyor. Bu sızanlar ne mi yapıyor? “Film gibi” diyeceğiniz kirli işler. Karlov suikastı ya da Reina katliamı… Ne dersiniz yeteri kadar «Hollywood filmi gibi» değil miydi? Bu Hibrit denen savaşın karşı olduğu şey Milli olan her şey. Milli şuurun, görüş ve duyuşun yok edilmesi ilk hedefleri…

Kenar mahallenin kanaati!

İktidarın önemli ve etkin bir ismi ama “Biraz kenar mahalleden!” Hukukumuz var. Görünce koluma girdi…  “Yav ne kadar da etkiliymişsiniz.” “Hayırdır!” deyince…

“Temel Bey, ‘teklife hayır diyeceğiz’ dedi. Cumhurbaşkanı, aynı gün Şevket Kazan’ı ziyaret etti!” demesin mi! “Bir puan evet’ten gidecek, bir de o tarafı artıracak. En az iki puan!” Daha önce de birkaç kez ifade ettiği şu tespitini de ilave etti. “Çünkü bizim partinin ana omurgası Milli Görüşten gelenler, bizler değil!” Tam da o şeref salonundaki masonik büyülü sembollerin üzerine basarak yürürken, güç bela şu cümleyi kurabildim:

“O sadece nicelik boyutu. Esas Milli Görüşün tavrı, sizin partinin tabanında adeta maya etkisi yapar!” Gülüştük!

Başbakan, bu kadar erken beklemiyor!

Geçen hafta birkaç gazeteci arkadaş, Gaziantep Milletvekili Şamir Tayyar’la sohbette dalmıştık ki… Ortalık birden hareketlendi! Sayın Başbakan Binali Yıldırım bizim oturduğumuz bölüme teşrif etti. Yaklaşık 1 saat bizlerle sohbet etti. Önce hal hatır, havadan sudan, ikramlar… Sonra az biraz siyaset! Milli Gazete adına bulunduğumuzu öğrenince konu bizim cenaha döndü. “Son zamanlarda biraz sert gittiğimize” dair latife vari kanaatini ifade etti. Bendeniz de, “Sayılır Efendim, biraz” dedim. Ankara’nın sıkı gazetecilerinden Deniz Güçer orda bırakmadı, “Saadet hayır diyor” diye konuyu ilerletince... Sayın Başbakan’ın, Saadet’in Anayasa tavrına dair kanaatine de orada öğrendik.  “Biraz erken oldu!”

1-336.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.