Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

FETÖ ile mücadelede yeni bir yöntem

FETÖ ile mücadelede yeni bir yöntem

Ankara’nın FETÖ ile mücadelede yeni bir yöntem benimsemesi gerek.

Dikkat ederseniz, bu davanın dış bağlantıları üzerinde fazla durulmuyor. Sadece yurtdışına kaçanların iadeleri ve elçiliklerin bu çevrelerle olan ilişkilerinden duyulan rahatsızlığın ifadesi ile sınırlı bir politika izleniyor.

İşin bu ayağı hukuki olmaktan çok siyasi.

Öncelikle bu örgütün faaliyet gösterdiği ülkelerin hükümet, muhalefet, STK’ları, anayasal kurumlarına örgütün yapısı ve Türkiye’deki faaliyetleri, örgütün diğer ülkelerdeki faaliyetleri ve örgütün o ülkedeki faaliyetleri konusunda, 3 bölümden oluşan bilgi notları gönderilmesi gerekir.

Bunlardan daha fazla bilgi talep edenlere yeni bilgi ve belgeler gönderilebileceği gibi, bu kişi ya da kuruluşlar davet edilebilir ya da ziyaret edebilerek bilgi alışverişi sağlanabilir. İşbirliğini kabul eden kişi ve kuruluşlardan da ek bilgi talep edilerek, bunlar üç ayda bir yayınlanacak bültenler akredite kişi ya da kuruluşlara gönderilmelidir.

Tabii bu arada, üniversitelerimizin birçok fakültelerinin bu konu ile ilgili yaptığı çalışmalar ve bilimsel makaleler, basın-yayın özetlerinin de, aynı şekilde Türkiye ve dünyadaki yargı sürecine ilişkin bilgilerin bu raporlarda özet olarak verilmesi gerekir.

Bu bilgi akışından sonra, ilgili ülkelerde başlaması sözkonusu olan hukuki süreçlere çok yönlü destek sağlanması ve bir adım sonra bunun uluslararası divanlara taşınması gerek.

Dikkat ederseniz, Türkiye’deki en basit olaylar karşısında batıdan gelen siyasi, akademik, sivil kuruluşlar ve media bu konuyu araştırmak için çok istekli değil. Türkiye’nin bu konuyu bu yapıların gündemine bir şekilde sokması gerekiyor.

Bu konuda dünyada varolan erdemli kişi ve kuruluşlar ya da iktidar ve muhalefet kanatlarından kişilerle temas sağlanabilir..

AB ülkeleri, NATO çevreleri, BM çevreleri, ABD’de eyaletlere varana kadar, her yerdeki, iktidar, muhalefet, yasama, yürütme, yargı, STK ve Media aktörleri, Üniversitelere ulaşarak bu meselenin o ülkelerin iç politikaları ve yargısında tartışılan bir konu haline getirilmesi gerek.

Eğer bu işin üzerine ciddi bir şekilde gidilecek olursa, bu işten bir düzine İrangate, Watergate çıkar. En iyi savunma taarruzdur. Bu işin kendilerine pahalıya patlayacağını anlarlarsa bunların feda etmeyecekleri şey yok.

Bakın FETÖ projesi çeyrek asırlık bir proje. Bu örgüt uğruna yüz milyarlarca dolar para harcanmış. Bu işin iç politika, dış politika, mali, iktisadi ayakları var. Hukuki boyutu var. Adi suçlar var.

Bu işin peşine düşerseniz, arkası çorap söküğü gibi gelir. BM’ye, NATO’ya, uluslararası örgütlere ve birtakım batılı fon, vakıf ve örgütlere kadar uzar işin ucu. Darbe, terör, savaş, silah ticareti, ne dersen hepsi var. Yok yok. İşin ucu PKK-PYD, DAEŞ’e kadar uzanır. Bu pisliğin altından, bu işin arkasındaki hiçbir ülke kalkamaz. ABD de, AB de, NATO da, İsrail de, Vatikan da bu işin altına ezilir.

Bu rezillik yaşandı bitti değil. Hâlâ suç devam ediyor. Suçlular himaye ediliyor, hainler suç işlemeye devam ediyorlar.

Türkiye idam cezasını getirirse, üyelik hayal olurmuş! Yok canım! O zaman idam cezasına hazır olun!. Himayenizdeki hainler, yasalar geçmişe dönük uygulanamayacağı için idam cezasından kurtulma umutlarını da kaybederler, Türkiye’ye karşı casusluk faaliyetinden dolayı, özellikle yurtdışındaki hainler belalarını bulurlar. FETÖ o zaman kurtarabiliyorsa kurtarsın adamlarını.

Ada operasyonunda yakalanan provokasyon hazırlığındaki elemanlarla ilgili ABD elçisi bu çevrelere destek ziyaretinde bulunuyor. Tabii işin resmi adı bu değil. Bilgi almak için gitmiştir. Ama bu iş böyle değil. Bunu herkes biliyor. Bu işler dün de böyle yapılıyordu, ama bundan sonra böyle olmayacak. Bayan Mitterand katır sırtında PKK kamplarını ziyaret edemeyecek. Siz hem PKK’ya gösteri izni verecek, hem Cumhurbaşkanımızın konuşmasını engelleyeceksiniz, hatta referandum öncesi, bir bakanın elçiliğe girişini engelleyeceksiniz, sonra da gidip haklarında adli işlem yapılan çevrelerle görüşmeler yaparak basına servis edeceksiniz.

Bakın elçiliklerinizde ne haltlar yeniyor, kimler ne yapıyor, biliniyor olsa gerekir. Halk arasında müttefiklerimizin elçilik, konsolosluk, diplomatlar tarafından kiralanan gaybubet evlerinde arananlar olabileceği endişesi yaygın bir kanaat haline geldi. Bilgilerin, belgelerin buralarda saklandıkları, ulaşım, konsolosluk hizmetleri gibi yerli personellerin çalıştığı birimlerde “özel” elEmanlar istihdam edildiği söylentileri yayılıyor. Bunlar şüyuu vukuundan beter hadiseler. Yani diplomatik merkezlerde FETÖ ve PKK temizliği yapılmadığı gibi, bunlar özel görevler üstlenmiş olabilir deniyor.

Ankara, ilgili hükümetleri uyardıktan sonra, karşı taraf gerekli adımları atmıyorsa, bu ülkelerle olan diplomatik ilişkiler en aza indirilebilir ve şüpheli personeller istenmeyen adam ilan edilebilir. Aynı durum uluslararası örgütler için de geçerli.

Bu ülkeler sadece batılı ülkeler değil, söylenen bu işin içinde bazı İslam ülkeleri ve tabii Arap ülkelerinin de olduğu.

Bu arada şunu da not edelim: FETÖ ile mücadele eden Türkiye’nin diplomatik merkezlerinde görev yapan FETÖ’cüler yok mu? Tabii ki bu konuda da ince eleyip, sık dokumak ve diplomatik merkezlerin bu anlamda bir an önce kesin olarak bu riskten arındırılması gerek.

FETÖ ile mücadelede kesinlikle yeni bir yöntem benimsenmesi gerek.

Unutmayalım ki, sorun görevden atılanlar ya da tutuklananlarla sınırlı değil. Bunların aileleri var. Hiçbir sorunla karşılaşmayanların bile yaşadıkları teolojik ve sosyolojik bir travma var. Bu  insanların rehabilite edilmesi ve geri kazanılması sorunu var..

Mevcut soruşturma devam ederken bunları da düşünmemiz gerek. Yargı sürecinin sulandırılması, istismarına yönelik girişimlerin sıkı bir şekilde takibi şart. FETÖ’cü olmayanları FETÖ’cü gibi göstererek kendini aklamaya çalışan, ya da FETÖ’cüleri aklamaya çalışanlar, ya da bu fırsatı ganimet bilip bu insanlar üzerinden vurgun yapmak, süreci sulandırmak isteyenlerin sıkı bir şekilde takibi şart. Eğer en az ceza ile kurtulmak istiyorlarsa yol açık, etkin pişmanlık! İtiraf. Yoksa “Hero” yazılı gömleklerle gösteri yapmak değil. Sonra adama turuncu gömlek giydirirler, bir ahmağın ahmaklığının bedelini hepsi birden öder. 

15 Temmuz’un yıldönümü anma toplantılarını gördünüz, Pensilvanya’dan gelecek haberlere kulak kabartarak, Kılıçdaroğlu gibi adamların peşine takılıp, bu milletin sabrını daha fazla zorlamayın.. Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi