Kerime Yıldız: TGRT’den özür bekliyorum

Kerime Yıldız: TGRT’den özür bekliyorum
Ülkücü kökenli yazar Kerime Yıldız, muhafazakar TGRT’de Cem Küçük ile Fuat Uğur’un programında hakkında ortaya atılan iftiralara sert cevap verdi, “kanaldan özür ve açıklama beklediğini” söyledi.

Yazar Kerime Yıldız, AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’a yakınlığı ile bilinen haber sitesi enpolitik.com’da kaleme aldığı “TGTR’DEN ÖZÜR VE AÇIKLAMA BEKLİYORUM” başlıklı yazıda, muhafazakar camiada önüne gelen hakkında akıl almaz iddialarda bulunmasıyla tanınan Cem Küçük ile Fuat Uğur’un hakkındaki iftiralarına çok sert bir dille cevap verdi.

Milliyetçi-Muhafazakar camianın cesur kalemlerinden Kerime Yıldız, aleyhindeki yayının asıl nedeninin “Reis Reis” diye bağıran kimi isimlerin aslında kripto FETÖ’cü olduklarını gözler önüne sermesi olduğunu kaydetti.

Yıldız “Bunların hepsi hikâye… Ben, suçumu iyi biliyorum. Sen misin şimdi, “Reis reis!” diye bağıran kripto fetöcülerin geçmişini didikleyen? Hele de Erdoğan’a “Ölülere işkenceyi meşrûlaştırıyor” deyip, Gülen’e şiir yazanı ifşâ eden?” diye yazdı.

Kerime Yıldız ardından da “TGRT’den, âile şerefime leke sürmeye çalışan bu yayınla ilgili bir düzeltme ve özür açıklaması beklediğimi belirterek gerekli hukûkî süreci başlattığımı kamuoyuna saygıyla duyuruyorum” diye ekledi.

Kanal 7 gibi medya gruplarınca da ripto FETÖ'cü olmakla itham edilen bir isim olan Cem Küçük, Baykal kasedi soruşturması kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Yener Dönmez'in çıkardığı Vahdet gazetesinde de bir süre köşe yazarlığı yapan Kerime Yıldız hakkında  "FETÖ'cü" iftirası atmıştı.

Bir dönem Habervaktim.com'da da köşe yazarlığı yapan Kerime Yıldız enpolitik.com'daki yazılarında, Cem Küçük’ün vaktiyle FETÖ’ye yaptığı güzellemeleri hatırlatmış ve “Artık su kirlendi. Suyun değişmesi şart. Cemaat bu suyu değiştiriyor. Pisliğe alışmış olanların veryansını bundandır” şeklinde ifadeler kullandığını aktarmıştı.

Kerime Yıldız’ın enpolitik.com’da yayınlanan cevap yazısının tamamı şöyle:

Cem Küçük’ün saldırısını haber veren arkadaşım rahat vermedi. “Seyretmelisin. Israrla geçmişinin karanlık olduğunu söylediler.” dedi.

Allah Allah! Geçmişimde ne gibi karanlık olabilir ki? Yoksa terlikle sivrisinek öldürdüğümü mü öğrendiler?

14 Ağustos târihinde TGRT’de yayınlanan Medya Kritik programını bulup seyrettim.

Ana! Meğer ben neymişim? Yener Dönmez’in tetikçisiymişim.

“Boşver, bu adamlara kimse inanmaz.” diyenlere Mimar Sinan’ın ip dolayıp eğri minâreyi düzeltmesini hatırlatırım.

Cem Küçük ve Fuat Uğur, sanki çok gizli bir şey bulmuşlar gibi Yener Dönmez gazeteyi sattığı zaman yazdığım teşekkür yazımı ekrana sürmüşler. Anam babam, yazı internette var. Gazete deseniz, kütüphânelerde… İsteyen ulaşabilir. Öyle fetö gazeteleri gibi ulaşım yasağı da yok.

Suçuma bakar mısınız? Gazete el değiştirince her medenî köşe yazarı gibi teşekkür yazısı yazmışım. Bizi incitmedikleri için patronlara teşekkür etmişim. Yâni üç ortağa. Sâdece Yener Dönmez’e değil. Ayrıca gazeteye fetöcü diyenlerin cemaatle iç içe olduklarını bildiğimi de yazmışım. (Bunlardan birisi bir düşünce kuruluşuydu ve şu anda ortada izi yok.)

Karanlık geçmişimi nasıl da ballandıra ballandıra anlattılar. Ben bile benden tırstım. Tamam ikizler burcuyum ama teessüf ederim, o kadar da değil yâni!

Acaba Cem Küçük’ün söylediği paralar vardı da patronlar, biz yazarlara niye koklatmadılar? Hele de bana… Bana bana! Bihterlerine! Aşkolsun, ben niye hâlâ kirada oturuyorum? Niye bir dikili ağacım yok?

Yener Dönmez’i, Yeni Akit Ankara temsilcisi olduğu günlerde medyadan tanıdım. Vahdet gazetesinde yazmaya başlamam bundandır. Yâni Yeni Akitle olan bağına duyduğum güven. Dikkat lütfen! Zaman veya Taraf değil, Yeni Akit! Ayrıca o sırada Habervaktim yazarıydım. Teklif alınca kabul ettim. Habervaktim’in de konuya dahli vardı. Bu site, hâlen yayında olan yasal bir sitedir.

Yener Bey’i, rûberû üç kere gördüm. Son derece nâzik ve kibar bir insandı. Yazılarımıza hiç karışmadı. Cemaat bağlantısıyla ilgili herhangi bir şeye rastlamadığım gibi cemaat aleyhindeki yazılarımıza destek verdi. En ufak bir şey söylemedi. Benim cemaat karşıtlığımı çok iyi biliyordu.

Okuyanlar bilirler, yakın olduğum ülkücü câmiâ tarafından hâin i’lân edilecek kadar Erdoğan taraftarıyım. Ama kalem nâmusum gereği, Ak Parti’nin yanlışlarını eleştirmeyi ihmâl etmedim.

Çok sinsi bir fetöcü olmalıyım ki seçim zamanlarında oyumun Ak Parti’ye olduğunu da yazdım. Hem de cemaat, CHP’ye, HDP’ye oy verdiği zamanlarda… Acaba, “Oyum Ak Parti’ye” derken nasıl bir subliminal mesaj vermiş olabilirim?

Çok merak ediyorum Fuat Uğur, program esnâsında gene gâipten dâvûdî sesler duyuyor muydu acaba? Hakkını vereyim, ekranda fetöcü olduğum yazınca “Kaldırın!” diye uyardı. Adam, akılllı! İşin hukûkî boyutunu biliyor ama öteki ağız ishâline yakalanmış. Dur, durak bilmiyor.

Bunların hepsi hikâye… Ben, suçumu iyi biliyorum. Sen misin şimdi, “Reis reis!” diye bağıran kripto fetöcülerin geçmişini didikleyen? Hele de Erdoğan’a “Ölülere işkenceyi meşrûlaştırıyor” deyip, Gülen’e şiir yazanı ifşâ eden?

Elhamdülillah hayatım boyunca kimsenin tetikçisi olmadım ama tetikçinin kokusunu iyi alırım. Çok pis bir koku yayıyorlar. Hele de ağız ishâli olanları…

Maalesef kalem, ferman dinlemiyor. Eee yazmanın da bir bedeli var. İşte böyle Matahariymişim gibi ekranda anlatırlar. Belli ki bütün yazılarımı didiklemişler. Beyhûde gayret! Tek bir satır fetö güzellemesi bulamazlar. Karanlık olduğumu söylüyorlar ama bal gibi her şeyimi biliyorlar. Benim de beş çocuğumun da okuduğu okullar, dersaneler belli. Onlar gibi yabancı malı değiliz. Yüzde yüz yerliyiz. İsteyen araştırsın. Zâten en ufak bir delil bulsalar döndüre döndüre anlatırlardı.

Bu memlekette muhâfazâkar bir âilenin beş çocuğu, cemaatin en güçlü olduğu zamanlarda dersaneleri ve okullarının önünden geçmemişse bu bile başlı başına bir başarı hikâyesidir.

TGRT televizyonunun 007’leri bir şey daha dediler. Karşı mahallenin gazetelerine ve yazarlarına hiç dokunmuyormuşum. Fetöcü olduğumun bir ispâtı da buymuş.

Câhilller!

Okumayınca nereden bilsinler?

Can Dündar’ı, Bekir Coşkun’u, Yılmaz Özdil’i, Uğur Dündar’ı, Emin Çölaşan’ı, Soner Yalçın’ı, Nihat Genç’i… eleştiren yazılarımdan bir kitap çıkar.

TGRT’den, âile şerefime leke sürmeye çalışan bu yayınla ilgili bir düzeltme ve özür açıklaması beklediğimi belirterek gerekli hukûkî süreci başlattığımı kamuoyuna saygıyla duyuruyorum.”

 
 
 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.