"Eşimi katalogdan seçmedim"

"Eşimi katalogdan seçmedim"
Sanık eski Yarbay Aslan, "Terör örgütü ile en küçük bir bağlantım söz konusu olamaz. ByLock kullanmadım, Bank Asya'ya para yatırıp çekmedim. Eşimi de katalogdan seçmedim" dedi.

Erzurum'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan, örgütün sözde Erzincan Sıkıyönetim Komutanı Ekrem Çağlar'dan aldığı darbe talimatlarını Kars ve Iğdır'daki örgüt mensuplarına ilettiği belirtilen eski 109. Topçu Alay Komutanı Albay Oğuz Çobanbeyli'nin de aralarında bulunduğu 7 eski subayın yargılanmasına başlandı.

Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanık 1. Tabur Komutanı eski Yarbay Ramazan Kayacı ile tutuksuz sanıklar eski Üsteğmen Onur Vahap Aslan ve eski Astsubay Soner Kurtkaya hazır bulundu.

Diğer sanıklar 109. Topçu Alay eski Komutanı Albay Oğuz Çobanbeyli, 2. Tabur eski Komutanı Yarbay Serkan Aslan ve eski Binbaşı Kadir Aluç, Ağrı Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan, eski Üsteğmen Cemal Doğan da tutuklu bulunduğu Van Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumundan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi üzerinden duruşmaya katıldı.

Sanık eski Binbaşı Aluç, savunmasında, 15 Temmuz'daki darbe teşebbüsüne hiçbir şekilde destek vermediğini, dönemin 9. Kolordu Komutanı Şeref Öngay'ın emir ve talimatıyla görev yaptığını söyledi.

Bir tanık ifadesiyle tutuklandığını öne süren Aluç, "Aleyhimde olan şeyler dikkate alınıp işleme konulmuş, lehteki hususlar dikkate alınmamış. Benim o gece herhangi bir eylemim söz konusu olmamıştır. Hakkımdaki iddiaların hepsi boş ve asılsızdır." dedi.

Aluç, darbe teşebbüsünü evde dinlendiği sırada eşinin akrabaları vasıtasıyla öğrendiğini öne sürerek, şunları söyledi:

"Ben de Oğuz Çobanbeyli'yi arayarak, 'böyle bir durum var, haberiniz var mı?' dedim. O bana nerede olduğunu söylemedi. Haberinin olduğunu ve kolordu komutanının emrine girmemi istedi. Ben de 23.30 sıralarında karargahtaki odama gittim ve Evrak Yönetim Sistemi'ne baktım. Gelen yazıyı gördüm. Gelen sıkıyönetim emrinden çıktı alarak alay komutanının gelmesini bekledim. Bu sırada yanımdaki iki subay da 'böyle saçma bir emir olabilir mi?' diye tepki gösterdi. Akabinde alay komutanımıza gelen yazıyı ilettim. O da 'bu nasıl bir iş, kesinlikle bununla ilgili bir işlem yapmıyoruz.' karşılığını verdi. TRT'de bildiri okunduğu zaman korktum ve hala bunun etkisi altındayım. Ardından odama geçtim ve bazı subaylarla televizyon izlemeye başladık. Helikopter ve uçaklardan halkın üzerine atılan silah ve bombaları görünce yanımdakiler sinkaflı küfürler etti. Ben de buna katıldım. Geceyi bu şekilde geçirerek sabah ettim."

"Eşimi katalogdan seçmedim"

Sanık eski Yarbay Aslan da 15 Temmuz'da alayın nöbetçi amiri olduğunu ve görevinin başında bulunduğunu dile getirdi.

Alay komutanını arayarak, sistem üzerinden "sıkıyönetim direktifi" başlığıyla bir yazı geldiğini aktardığını belirten Aslan, şöyle devam etti:

"Saat 23.05'te beni arayan rütbeli personel, bütün birlik komutanı ve rütbeli personelin kışlaya gelmesi konusunda talimat verdi. Akabinde alayda birim sorumlularının katıldığı 7-8 dakika süren bir toplantı yapıldı ve gerekli tedbirleri almak için çıktık. Sistem üzerinden gelen evrakı da ilk gören bendim. Altında bir albay ve tuğgeneral imzası vardı. Ben de 'böyle bir evrakı bunlar imzalayamaz' düşüncesiyle bir gariplik olduğunu farkettim. Darbeye karşı durma yönünde aldığımız talimata rağmen, teşebbüs içinde yer aldığımız iddiası son derece anlamsız. Biz, birlik emniyeti ve verilen emir doğrultusunda hareket ettik. Teşebbüs başarılı olsaydı yine burada hesap verecektik. Geçen yıl 19 Ağustos'ta tutuklandım ve 12 aydır tutukluyum. Terör örgütü ile en küçük bir bağlantım söz konusu olamaz. ByLock kullanmadım, Bank Asya'ya para yatırıp çekmedim. Eşimi de katalogdan seçmedim. Bir arkadaşımın eşinin vasıtasıyla tanıştık ve evlendik. Örgüt üyeliği suçlamasını da kesinlikle kabul etmiyorum."

"Evimde bulunan dolar yurt dışı görevinden hatıra"

Sanık eski Yarbay Kayacı ise sadece şüphe üzerine tutuklandığını ve bir yıldır cezaevinde olduğunu söyledi.

Halka bomba atan ve kurşun sıkan vatan hainleriyle yan yana anıldığı için çok üzüldüğünü ifade eden Kayacı, "Ne FETÖ ne de başka bir örgütle bağlantım olmamıştır. Himmet vermedim, bankada hesabım yoktur. ByLock indirmedim ve kullanmadım." diye konuştu.

Kayacı, iddianamede, oğlunun FETÖ'nün kapatılan Aziziye Kolejinde eğitim gördüğü bilgisine yer verildiğini belirterek şunları kaydetti:

"Görevim dolayısıyla sürekli yer değiştirdim. Bu nedenle oğlum da eğitimini farklı okullarda sürdürmek zorunda kaldı. 6'ncı sınıftan itibaren çocuğumun bu okulda eğitim alması yönünde eşimle karar kıldık. Diğer oğlum ise devlet okulunda eğitimini sürdürüyordu. Bu okuldan binlerce kişi mezun olmuş. Çocuğumu bu okulda okuttuğum için örgüt üyesi olmakla suçlanıyorum. Gözaltına alındıktan sonra evimde yapılan aramada, oğlumun odasındaki kitap içinde ' 1 dolar' bulunmuş. Ben 2005 ve 2015 yıllarında ailemle Kosova ve Bosna'ya geçici görevle gittim. Her iki görev sırasında bana verilen parayı dolar, avro ve ülkenin para birimine çevirdik. Son görev dönüşünde küçük bir miktar parayı hediye olarak çevreme dağıttım. Geriye kalan parayı habercime verdim ve tekrar Türk lirasına çevirmesini sağladım. Evimde bulunan dolar yurt dışı görevinden hatıradır. Oğlumun odasında bulunan dolar 'D' serisidir. Örgüt üyesi olsaydım bunun 'F' serisi olması gerekiyordu. Teşebbüsten, gözaltına alındığım 7 Ağustos 2016 tarihine kadarki sürede delilleri yok edemez miydim?"

FETÖ'nün darbe teşebbüsünde bulunduğu gece gittiği birlikte emir komutayı aldığını ve kışladan çıkma yasağı koyduğunu öne süren Kayacı, "Onlara kimsenin dışarı çıkmaması talimatını verdim. Zira birlik içinde DEAŞ, DHKP-C ve diğer terör örgütü sempatizanları olduğu istihbarat raporlarıyla bize iletiliyordu. Bunların da olası bir hareketlenmesini engellemiş olduk. Alay komutanımızın talimatıyla sandıklardaki mühimmatlar açılmamış ve gün ışıdığında tekrar cephaneliğe götürülmüştür. Tüm askeri araçların anahtarları da muhafaza altına alınmıştı. Benim hiçbir örgüt ve yapıyla bağlantım bulunmamaktadır." dedi.

Eski Üsteğmen Onur Vahap Aslan da dosyada kendisiyle alakalı herhangi bir dijital delil olmadığını ileri sürdü. Aslan, gizli tanık ifadelerini de kabul etmediğini söyledi.

Duruşmaya, diğer sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediliyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.