Çobanlıktan 'balıkçı krallığa' uzanan hikaye

Çobanlıktan 'balıkçı krallığa' uzanan hikaye
Yıllık 4 bin ton alabalık üretimi yapan Mustafa Özpek, bir zamanlar "otobüs parası biriktirmek için" gittiği Avrupa ülkelerine milyonlarca avroluk balık ihracatı yapıyor.

Denizli'nin Güzelpınar köyünde keçi yetiştirerek geçinmeye çalışan bir  ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Özpek, balığı ilk kez askerlik görevi  sırasında İstanbul'da yedi. Askerlik dönüşü "otobüs parası biriktirmek için"  gittiği Almanya ve Avusturya'da işçi olarak çalışan Özpek, gerekli parayı  yaklaşık 5 yıl gece gündüz çalışarak denkleştirdi.

Yurda dönünce hayal ettiği otobüsü alarak yolcu taşımacılığına  başlayan Özpek, alabalık çiftliği kuran amcasına ortak oldu. Bir süre bu işle  yakından ilgilenmeyen Özpek, yatırım yaptığı balıkların ölmeye başlamasıyla  soluğu veterinerde aldı.

O dönemde bilmediği bir işe para yatırdığı için pişmanlık duyan Özpek,  Almanya'da biriktirdiği paraların bitip yeniden çobanlığa başlayacağını düşünerek  sıkıntılı günler geçirdi.

Kullandıkları alabalık yeminin yetersiz olduğunu gören Özpek, yem  sorununu çözünce işini hızla büyütmeye başladı ancak bu sefer de pazarlama  sıkıntısı ile karşılaştı.

"DELİ DANA HASTALIĞI" İLE BAŞLAYAN İHRACAT

Anadolu insanı yeterince balık tüketmediği için bu işte gelecek  görmeyen Özpek, beyaz eşya ticaretiyle uğraşmaya başladı. Balıkçılığı mazide  bırakan Özpek, bir gün oğlunun dereden tuttuğu balığı heyecanla göstermesi  üzerine, aslında bu işi çok sevdiğini hatırladı ve tekrar bu alanda uğraş  göstermeye karar verdi.

"Bu işi en iyi ben yapmalıyım" diyerek alabalık tesisleri kurmaya  başlayan Özpek, Ege ve Akdeniz Bölgelerini dağ tepe dolaşarak dereleri ve temiz  su kaynaklarını tespit etti.

İngiltere'de ortaya çıkan "deli dana hastalığı" sonrası Avrupa'da  beyaz et talebindeki hızlı artışı iyi değerlendiren Özpek, Türkiye'den balık  ihraç etmek isteyen Alman firma yetkilisinin çiftliklerini ziyaret etmesiyle yeni  bir döneme adım attı.

Bu ziyaret sonrası kapasitelerinin çok üzerinde sipariş alan Özpek,  kiralık bir tesiste işçileriyle 15 tonluk ilk partiyi yetiştirmek için 2 gün  uyumadan çalıştı. Gönderilen ilk ürünlerin o dönem alabalıklarıyla ünlü olan  Kuzey Avrupa ülkelerinden çok daha kaliteli olduğunun görülmesiyle siparişler  birbirini kovaladı.

İhracat fırsatından daha iyi yararlanmak isteyen ve fuarları gezmeye  başlayan Mustafa Özpek, Avrupalıların alabalığı en fazla füme olarak tükettiğini  gördü ve ülkenin o dönemdeki ilk balık işleme tesislerinden birini kurdu.

RUSYA PAZARIYLA BÜYÜMEYE DEVAM

Mustafa Özpek, ilk başladıkları  dönemde yabancı alıcıların Türklerin bu işi yapabileceğine inanmadığını, kısa  sürede en iyisini yaparak kendilerini kanıtladıklarını belirterek, Kuzey Avrupa  firmalarına karşı rekabette başarılı olarak kısa sürede Avrupa geneline satış  yapmaya başladıklarını anlattı.

Alabalığa 15 senedir durmadan yatırım yaptıklarını, gelinen noktada  Denizli'nin de aralarında bulunduğu şehirlerde 10 çiftlikte yıllık 4 bin ton  alabalık ürettiklerini dile getiren Özpek, geçen yıl 14 milyon avro değerindeki  balığı füme olarak Almanya, Hollanda, Danimarka gibi Avrupa ülkelerine ve  Rusya'ya ihraç etmeye başladıklarını ifade etti.

Yeni devreye aldıkları yem fabrikasıyla entegre zinciri  tamamladıklarını, bundan sonra Rusya'da büyümeye hız vereceklerini belirten  Özpek, dünya genelinde yeni pazarlara açılmaya çalışacaklarını bildirdi.

Özpek, 1974'de başladığı alabalık serüveninde geldiği noktayı başarılı  bulduğunu ama yeterli görmediğini kaydederek, şöyle konuştu:

"Ben inanıyorum ki büyük olan Allah, çalışıyorsan, doğruysan,  dürüstsen senin yollarını açıyor. Bunlar hep benim başarım değil, iyi niyetimin  karşılığını gördüm. Herkesten yardım gördüm. Ben 71 yaşındayım, Sabah namazından  sonra işimin başındayım. Bazen yorgunluktan evimin merdivenlerini çıkamaz duruma  geliyorum. İki oğlum var, halen gece gündüz çalışıyoruz. 240'a yakın çalışanımız  var, daha da artırmak istiyoruz. Allah müsaade eder de yaşımız yeterse bu çobanın  hikayesi devam edecek. Daha çok üretmek daha çok döviz getirmek daha çok insana  ekmek kapısı açmak istiyorum."

Balıkta en büyük üretici ülkelerden birisi olmasına rağmen Türkiye'de  tüketimin düşük kaldığını vurgulayan Özpek, özellikle çocukların daha fazla  alabalık yemesi gerektiğini, bu hedefi para kazanmaktan daha önemli gördüğünü ve  ileriki dönemde bu soruna odaklanacağını sözlerine ekledi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.