Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

20. gün

20. gün

Bugün, “Zeytin dalı”nın 20. günü..

Geçen gün, Afrin’e gitmekte olan bir tankere gizlenmiş, onlarca roketatar ve antitank füze ele geçirildi..

Yeni bir haber ise, Membiç’teki PYD birliklerinin rejimin kontrolündeki bölge üzerinden Afrin’e doğru ilerlemekte oldukları yönünde. PKK da bölgedeki teröristleri Afrin’e yönlendiriyor. Terör örgütü, PKK’nın ABD’den aldığı silahları Nubul el-Zehra bölgesinden geçirerek Afrin’e sokmak istiyor.

Afrin’deki teröristler, artık PYD armalı parkalarını çıkartıp, sivil elbiseler giyiyorlar. Çünkü verdikleri kayıplar karşısında bunu bir sivil katliam olarak dünyaya sergilemek istiyorlar. Afrin’deki PYD direnişini sivil bir direniş olarak takdim etmek istiyorlar.

20. günde TSK ve ÖSO’nın kaybı 20 civarında. PYD’nin kaybı ise 1000’in üzerinde.

Bu arada, Esed rejimine bağlı bir Suriyeli komutandan, Suriye ordusunun Halep ve İdlib bölgelerinde cepheye yeni hava savunma unsurları ve uçaksavar füzeleri konuşlandırdığına dair haberler geliyor. Bunun anlamı şu, topyekûn bir savaşa hazırlanıyorlar. Bir yandan da Türkiye ile Rusya arasında sorun çıkarmaya çalışıyorlar. TSK’nın tankını vuran füzenin Rus malı olması ilginç. ABD’nin PYD’ye verdiği bazı silahların Rus malı olması da dikkat çekici. Bunun taktiksel bir anlamı var.

Ankara’da konuşulan bir konu var: PKK/PYD’ye silah yardımında bulunan ABD’nin Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanması.  Halbuki, ABD Türkiye’yi  teröre destek veriyor diye Lahey’de yargılatmak istiyordu. MİT TIR’ları operasyonu bunun için FETÖ üzerinden tezgahlanmaya çalışılmıştı. Bu konuda 1979 yılında Amerika, Nikaragua tarafından  “terör örgütlerine destek” vermekle suçlanmış ve Lahey’de ABD mahkûm edilmişti.

Tabii böyle bir durum NATO için de bir skandala dönüşecek. Çünkü bu suçlama sadece ABD ile sınırlı kalmayacak, diğer birçok AB ülkesi için de emsal teşkil edebilecek. Çünkü bu ülkelerin çoğu savaş, terör ve darbe suçlusu. Türkiye’de yaşananlar bile bu suçlamanın muhataplarının mahkûmiyeti için yeter. Eğer bu Türkiye gibi bir ittifak üyesi ülke tarafından yapılıyorsa ve batılılar bunu kendi müttefiklerine karşı yapıyorsa, ötekilere ne yapmazlar ki!

Afrin’de TSK’ya ait bir tankın vurulmasıyla 6 askerimiz şehit düşmüştü. Bu olaydan sonra gözler terör örgütü PYD/YPG’ye verilen ve Türkiye’ye yöneltilen silahlara çevrilmişti. Son gelen haberlere göre örgüte 19 ülkeden silah gidiyor. Bir kısım silahların ise üretici ülke ve seri numarası silinmiş. Ama yine de uzmanlar bu silahların hangi ülkeye ait olduklarını ve örgütün eline nasıl geçtiğini biliyor, buluyorlar. Bu konuda çok ciddi itiraflar ve istihbarat bilgilerine de sahip Ankara!

ABD Suriye’de bir terör kuşağı kurmak istiyor. Onun için bölgede 30.000 kişiyi eğitti ve donattı. PKK’nın Suriye uzantısı PYD’yi öne çıkarsalar da, arkasında bölgedeki Hristiyan unsurlar, ezdiler ve diğer unsurlar da var, paralı askerler de. Bu süreçte ABD, PKK/PYD’ye tam 5 bin TIR ve 2 bin uçakla silah, gıda, sağlık malzemesi ve her türlü destek malzemesi ve mühimmad yağdırmış.. Şimdi bu silahların önemli kısmı Azez’de Mare ve Burseya, İdlib’de ise Kubtan Cebel, Atme ve Salve güzergahları üzerinden Afrin’e gönderilmeye çalışılıyor ve tabii teröristler de.

Önce zannettiler ki, Türkiye ABD ile karşı karşıya gelmek istemez. Cesaret edemez. Ama olmadı, girdik. Sonra zannettiler ki, PYD dağlık bölgede TSK’yı sıkıştırır. O tüneller onun için kazıldı, o kuleler onun için yapıldı. Olmadı. Aslında bir ara Afrin’i gözden çıkarır gibi oldular. Hani Membiç’e girmeyecek olsak, Fırat’ın Doğusuna geçmekten söz etmesek, sanki Afrin’i feda edecekler gibi idi. Çatışmasız terk edip, silah bırakıp, daha sonra TSK çekilince tekrar harekete geçmek. O zamana kadar silahları gömerek, tünelleri kapatarak geri çekilmek. Bu da olmadı. Çünkü Afrin bitecek, Membiç başlayacak. Membiç bitecek Fırat’ın doğusuna geçilecek. O zaman Afrin’de TSK’yı durdurmak gerekiyor.

Dikkat! Topyekûn saldıracaklar. İçeride uyuyan hücreleri de harekete geçirecekler, dışarıdan militan da girdirecekler. Doğudan batıdan, güneyden, her yerden. CHP, İyi Parti, AK Parti içindeki AKP’liler, küskünler de boş durmayacaklar. Ekonomik manipülasyonlar, siyasi tartışmalar. Sınır tacizleri, sansasyonel açıklamalar, ne isterseniz var.

Diyarbakır’ın, Lice, Hani, Kocaköy ve Hazro ilçelerine bağlı 60 köy ve mezrada ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi boşuna değil.

STK, basın, iş dünyası, daha doğrusu tüm gezi bileşenlerini harekete geçirmek için karanlık bir el düğmeye basmış durumda.

Bütün bunlar olurken, Ankara da boş durmuyor. Bütün bu gelişmeler an be an izleniyor. FETÖ’cüsü, PKK’sı, PYD’si içerideki ve dışarıdaki işbirlikçilerinin ne yaptıkları biliniyor. Düne göre bugün, içeriden daha fazla bilgi akışı var sanki. Çünkü o birileri de oynanan kirli oyunun farkına varmaya başlamış olmalılar. Hepsinden önemlisi toplum bu oyunun farkına varmaya başladı.

Görmüş olmalısınız, birkaç gün önce basında şöyle bir haber yer aldı: “ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) bağlı Savunma Lojistik Ajansı yüz milyonlarca dolarlık harcamayı nereye yaptığını belgeleyemedi. Pentagon toplamda 800 milyon doların izini kaybetti.” İşin aslı daha vahim, ne 800 milyonu çık yukarı çık, çık! FETÖ’sü, PKK’sı derken, milyarlarca dolar buharlaşmış. Bu mızrağın çuvalın dışında kalan kısmı. Yani kılıf bulamadıkları kısım olsa gerek. Bir inceleme, bir soruşturma başlatılsa, yüz milyarlarca dolarlık usulsüz hesap çıkar. Bu gerçekler ortaya çıktığı gün CIA da, Pentagon da, FED de ağır bir yara alır. Ve tabii Kongre de, Temsilciler Meclisi de, Beyaz Saray da, Amerikan yargısı da. ABD 11 Eylül’den, Watergate’den, İrangate’den daha ağır bir darbe yer.

Aslında ABD yönetimi, Irak ve Suriye politikası ile kaçtığını sandığı şeye doğru koşuyor.

Aslında ABD’nin tasallutundan, onun tetikçiliğini yapan taşeronlarından kurtulmak için bugün yaşanan süreç önümüze tarihi bir fırsat sunuyor. Zor bir süreç ama bir o kadar da anlamlı ve önemli bir süreç.

Emperyalizmin ölümü elimizden olacak. Kapitalizm, ölmek için, en çok kan döktüğü topraklardan biri olan bu kadim coğrafyayı seçmişse, ona “hoşgeldin” diyecek halimiz yok. Cehennemin dibine kadar yolunuz var, İla cehennemüz zümera. Canınız cehenneme!

Arkanda kan ve gözyaşı bırakarak, işbirlikçilerinizle birlikte, bölgemize düşen bir meteor gibi arkanızda parlak bir ışık bırakarak yok olacaksınız, tıpkı Duvarmish Kızılderililerinin lideri Seatle’nin dediği gibi. Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi