Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bütün aşklar böyle başlar

Bütün aşklar böyle başlar

“Cilalı adam devri”dir yaşadığımız devir. “Taş adam”lar devri.

İnsanoğlu böyledir; “Putunu kendi yapar, kendi tapar”. Sevgi haddi aşınca sevdiğini “İdol/Put” edinir. Zira “aşk” ve “öfke” aklı zail eder. Aşk ve öfke ile sadece “kahramanlar” ve “hainler” üretirsiniz. İşin kötü yanı birinin kahramanı ötekinin hainidir. Sakın sevdiklerinizi (Bu dini bir önder, siyasi bir önder, bir sanatçı, bir kanaat önderi de olabilir) put edinmeyin. Onları mutlaklaştırmayın. Bilmediğiniz bir şeyin peşine düşmeyin. Hiçbir insan mutlak anlamda masum değildir, Peygamberler müstesna.

Mesela F. Gülen bir PUT’dur bugün! Daha onun gibi niceleri var. Birileri de “Allah aşkı”na bunların ağına takılıyor. “Sakın, Şeytan sizi Allah’la aldatmasın”. “Din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin” denmedi mi bize. Şeytan zaman olur, sarık sarar gelir yanınıza..

Geçen gün İstanbul AK Parti’nin 15 Temmuz’da darbeciler tarafından işgal girişimi ile ilgili davanın gerekçeli kararını okudum da, FETÖ’nün insanları nasıl manevi bir baskı ile mankurtlaştırdığı çok güzel özetlenmiş. Aslında işin bir tarihi arka planı, bir de esoterizmi var.. Bakın, “siyaset” insan öğüten bir değirmene dönüşür bazan. O peşinden koştuğumuz, servet, şöhret, makam da öyle. Herkesi içine çeken bir kara deliğe dönüşür.. O makam bir “ilahlık” ve “Rablik” makamına dönüşür. İnsanlar önce devleti kutsuyorlar, sonra da kendilerini “Tanrının gölgesi” olarak görmeye başlıyorlar. “Kutsal devlet” kıralın şahsında “kutsal kıral”a dönüşüyor.

Keşke siyaset adamları 1. Derece yakınlarını o işe fazla bulaştırmasalar. Bazı gerçekleri göremezler o zaman. Ama kendilerini çeken bir cazibe yanında onları merkeze iten bir çevre de vardır. Hani “Raina” demeyecektik, “Unzurna” diyecektik. Şimdi herkes yüzünü Ankara’ya döndü ve “Raina” diyor..

Geçenlerde İyi Partili Melda Yelda Doğan açtı ağzını, yumdu gözünü. Akşener’i yerden yere vurdu! Akşener ablamız “vatanı kurtaracaktı”. Herkesten fedakarlık istiyordu.. Barış, Demokrasi, Din, Milliyet, ne ararsan vardı söylemlerinde. “Demir Leydi”nin kendine güveni tavan yapmıştı. “Abla” diyince akan sular duruyordu. Doğan bu durumu şöyle anlatıyor: “Bir Abla miti yayılmıştı ülkeye; abla sözünün eridir, abla merhametlidir, abla dürüsttür, abla vefalıdır, abla insan sarrafıdır, abla vicdanlıdır, abla kültürlüdür, abla zekidir, abla milliyetçidir, abla ülkücüdür, abla laiktir, abla demokratiktir, abla Atatürkçüdür.... Yani abla her şeydir.” Hani “Şeyh uçmaz, mürid uçurur” derler ya, işte öyle. Hele arkanızda bir de CIA afsunlu Pensilvanya rüzgarı varsa. FETÖ MHP’yi istedi, Bahçeli vermeyince eline vurup partisini almaya kalktılar Bahçeli’nin. Bir “Proje” olarak “İYİ” parti doğdu. Görünen o ki, Akşener bu projenin sadece taşeronu. İş ortaya çıkınca şimdi “aceba” soruları gelmeye başladı. Toplanan kalabalıklar artık dağılıyorlar. Hem de bir oyuna / satışa  geldiklerini düşünerek.

Şimdi o çevre şöyle düşünüyormuş: “Abla aslında hep aynı ablaydı da biz mi ona bir mitolojik kadın kahraman gibi davrandık? Yoksa O mitolojik kahraman özelliklerine sahipti de bir takım nedenlerle çok büyük bir hızla özelliklerini mi yitirdi? Ya da bizler boş bir hayalin peşinde koşan üç beş hayalperest miydik?”

Bana sorarsanız “Abla” projesi, yeni bir “Cem Uzan’ın Genç Parti”si vakasından başka bir şey değil. O sipariş edilen kamuoyu araştırmaları filan hikaye. Bir şey olduğu yok. İyi Parti sonuçta barajı aşamaz. CHP ve HDP’de oy kaybına sebeb olur ve bu iş AK Parti’nin işine gelir. Bu saatten sonra geri adım da atamazlar..

“Abla projesi” olmayınca “Abi projesi” gündemde şimdi. “Gül”ün kapısını aşındırıyorlar. Eski siyasi, eski bürokrat birileri üzerinden yeni bir hamle, olmadı, Abla ile abiyi bir araya getirip bir ittifak, bir cephe oluşturma gayreti.

“Etik” ile “estetik” arasında bir bağ olduğu gibi “Poetika” ile “Politika“ arasında da bir bağ kurmamız gerek. Bakın, siyaset ile İlahlık ve Rablik arasındaki derin bağın yanında siyaset şirazesinden çıkarsa, sadece insanları kandırmakla kalmaz. Kendini İlah konumuna yükselterek kutsala da ihanet eder.

Allah iradesini gerçekleştirmek için kimseye muhtaç değil. Haşa, Allah’ın yetmeyen aklına akıl, yetmeyen gücüne güç yetirecek, Allah’ı bir işe mecbur edecek ya da onu engelleyecek kimse yoktur. Kimseye, FETÖ’cüler gibi “öl de ölelim, vur de vuralım” demeyin. FETÖ’cüler işte böyle “Haşhaşi” oluyorlar. Peygamberler müstesna hiçbir insan masum değildir. Kimse mutlak anlamda gaybın tasarrufuna sahip değildir. Yedi yıl bolluk olurken de 7 yıl kıtlık olurken de işbaşında olan aynı Hz. “Yusuf”tu! Allah (cc) bizi mallarımızla, canlarımızla, sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Yarın memleketimizde işler tersine gidecek olursa yoksa davanızdan ve desteğinizden vaz mı geçeceksiniz! Hz. Ali üstün bir insandı ve doğru şeyler yaptı. O ilmin kapısı, Allah’ın arslanı idi ve ama Allah ona iktidar vermedi. Hz. Lut hep doğru şeyler yaptı, ama yapayalnızdı. Hz. Yakub’un çocuklarının hemen hemen tamamı, kardeşleri Yusuf’u kuyuya attılar. Ne yani, Hz. Yakup çocuklarına iyi bir terbiye vermemiş mi idi.

Kim neyi ihtirasla istiyorsa bilsin ki, o şey onun bu dünyada imtihanı olur, makam, para ve kadın, ya da o her ne ise, mal, can ve sevdiğiniz, arzuladığınız her şey, sizin için bir “fitne”ye dönüşebilir.. Ve siyaset bu anlamda bir bakmışsınız, “dua ile istenen bir bela’ya dönmüş. Hani seçimler var ya ufukta, bir hatırlatayım dedim.

Sahi, insan kendi nefsi, aile ve akraba ve komşuları, iş arkadaşları ile bile geçinmekte zorlanırken, bütün bir toplumun sorumluluğunu üstlenmeyi niçin ister ki! 

Cahillik başa beladır. Hani derler ya “cahillik başa bela”dır ve “bütün cahiller cesurdur”. 

Bu siyaset denen şey içimizden birilerinin yapması gereken zor bir iş. Bu işe girecek herkes için söylüyorum, hangi partiden olursa olsun, keşke bu kadar çok yasa yapmasak, keşke devleti bu kadar büyütmesek, keşke siyaset yapacak olanların ehliyet ve liyakatına baksak da, daha bilgili, daha dürüst ve daha cesur, daha merhametli, adalet duygusu daha yüksek birileri o makama gelse, makam, para ve kadına zaafı olan “müstekbirler” değil. Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi