İncil'de geçen 'Fahişe Babil' New-York mu?

İncil'de geçen 'Fahişe Babil' New-York mu?
Araştırmacı-yazar İlhan Akkurt’un yakında yayınlanacak “Armagedon Savaşını Kim Başlatacak?” isimli eserinde, İncil’de “fahişe Babil” şeklinde bahsedilen şehrin hangi ülkede olduğuyla ilgili ilginç bilgiler yer alıyor

New York Times Meydanı Kilisesi Evanjelik Rahibi David Wilkerson, New York şehrinin Vahiy-18 ‘de “bir saat içinde viraneye döneceği” yazılan Babil olduğunu söylüyor. Yazarın iznini alarak alıntıladığımız bu bölümde “fahişe Babil”in suçu ve nasıl cezalandırılacağı ayrıntılı bir şekilde şöyle anlatılıyor;

“İncil’in Vahiy kısmı 17 ve 18. bölümlerde fahişeye benzetilen Babil şehrine ait kehanetler ve Babil şehrinin yıkılışından bahsedilir;

“20 Ey gök, kutsallar, elçiler, peygamberler! Onun başına gelenlere sevinin! Çünkü Tanrı onu yargılayıp hakkınızı aldı.”

21 Sonra güçlü bir melek değirmen taşına benzer büyük bir taşı kaldırıp denize atarak şöyle dedi: “Koca kent Babil de İşte böyle şiddetle atılacak Ve bir daha görülmeyecek.” (Vahiy-18)

Bu kehanetten hareketle, Bağdat şehri eski Babil’e, Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin’i de eski Babil Kralı Nebukadnessar’a benzetilerek, Irak’a 20 Mart 2003′te ki ABD müdahalesi, Mesih öncesi beklenen bir kehanetin gerçekleşmesi olarak değerlendirilmiştir. Şimdi Vahiy kitabı 17 ve 18. bölümler iyi okunursa, burada sembolize edilen Babil yanında Irak ve lideri Saddam’ın çok masum kalacağı kolayca anlaşılır.

“1 Yedi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: “Gel!” dedi. “Sana engin suların kenarında oturan büyük fahişenin çarptırılacağı cezayı göstereyim.

2 Dünya kralları onunla fuhuş yaptılar. Yeryüzünde yaşayanlar onun fuhşunun şarabıyla sarhoş oldular.”

3 Bundan sonra melek beni Ruh’un yönetiminde çöle götürdü. Orada yedi başlı, on boynuzlu, üzeri küfür niteliğinde adlarla kaplı kırmızı bir canavarın üstüne oturmuş bir kadın gördüm.

4 Kadın, mor ve kırmızı giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.

5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: BÜYÜK BABİL, DÜNYA FAHİŞELERİNİN VE İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.” (Vahiy-17)

Tevrat ve Yahudi tarihinde yeryüzündeki en önemli yer, şüphesiz Kudüs ve Süleyman Tapınağıdır. Yahudi tarihinde Yahuda isimli Yahudi devletini, M.Ö. 586 yılında, ilk defa yerle bir eden ve buradaki Yahudileri sürgün eden Babil Kralı Nebukadnessar’dır. Babil, Tevrat’ta Kildanilerin ülkesinin başkenti olarak geçer. Tevrat’taki İşaya, Hezekiel, Daniel ve Yeremya kitaplarında hep Babil’in yıkılıp perişan olacağı hakkında kehanetler doludur. Babil ismi, Babillilere göre Tanrı kapısı, Tevrat’ta göre karışıklık ve karmaşa demektir. İncil’de Babil, dini, siyasi, ekonomik olarak yozlaşmış bir yönetim manasındadır. Kudüs Tanrının diyarı ise, Babil’de kötülüğün, fuhşun ve şeytanın diyarıdır. Yani fuhuş, büyücülük, cincilik, falcılık, her türlü iğrençlik, dinsizlik ve bunlara dayanan ayinler Babil’e dayanır. Ayrıca İncil’den ayrılmış her türlü sapkın tarikat, kilise ve oluşumla Babil’e benzetilir. Bu yolda olmayan krallar, devletler ve hükümetler Babil fahişesiyle zina eden güçlerdir. Bütün bu gerçeklerden Vahiy kitabında anlatılan Babil kerametlerinin Irak ve Saddam olamayacağı açıktır. Dünyayı etkileyen daha büyük bir oluşum olduğu ortadadır. Bu konudaki kehanetleri başka anlamlarda verenler vardır. Babil’i tanımlayan kehanetlerden bir şey çıkması çok zor. Çünkü kehanetler bir çok zıtlıklar ve çelişkiler içermekte. Buna rağmen bazı ip uçlarından bir sonuca varmakta mümkün.

“3 Çünkü bütün uluslar Azgın fuhşunun şarabından içtiler. Dünya kralları da Onunla fuhuş yaptılar. Dünya tüccarları Onun aşırı sefahatiyle zenginleştiler.”

5 Çünkü üst üste yığılan günahları göğe erişti, Ve Tanrı onun suçlarını anımsadı.

9 “Kendisiyle fuhuş yapan ve sefahatte yaşayan dünya kralları onu yakan ateşin dumanını görünce onun için ağlayıp dövünecekler.

10 Çektiği ıstıraptan dehşete düşecek, uzakta durup, ‘Vay başına koca kent, Vay başına güçlü kent Babil! Bir saat içinde cezanı buldun’ diyecekler.

11 “Dünya tüccarları onun için ağlayıp yas tutuyor. Çünkü mallarını satın alacak kimse yok artık.

15 Babil’de bu malları satarak zenginleşen tüccarlar, kentin çektiği ıstıraptan dehşete düşecekler. Uzakta durup ağlayacak, yas tutacaklar.

16 “‘Vay başına, vay!’ diyecekler. ‘İnce keten, mor ve kırmızı kumaş kuşanmış, Altın, değerli taş ve incilerle süslenmiş Koca kent!

17-18 Onca büyük zenginlik Bir saat içinde yok oldu.‘ “Gemi kaptanları, yolcular, tayfalar, denizde çalışanların hepsi, onu yakan ateşin dumanını görünce uzakta durup, ‘Koca kent gibisi var mı?’ diye feryat ettiler.

19 Başlarına toprak döktüler, yas tutup ağlayarak feryat ettiler: ‘Vay başına koca kent, vay! Denizde gemileri olanların hepsi Onun sayesinde, onun değerli mallarıyla Zengin olmuşlardı. Kent bir saat içinde viraneye döndü.” (Vahiy-18) 

Eğer zamanımızda bu kehanetlere uyan bir Babil tanımlamak gerekirse, bu tanıma en çok uyan ülkenin, herkes tarafından ABD olduğu açıktır. Aynı zamanda ABD, yeni kurulan Roma İmparatorluğuna da daha fazla uymaktadır. AB’nin henüz Roma İmparatorluğu gibi, dünya üzerinde bir hakimiyeti yoktur.

Bu hakimiyet ABD’nin elinde olduğundan, hem Babil, hem de Roma tanımına uyan ve denizden çıkan, engin suların kenarında oturan, 11 Eylül saldırılarıyla sarsılan ABD, günümüzde bu tanıma en çok uyan ülkedir. Ayrıca Amerika ismi dişil bir isimdir. Aslında bizim gibi ayni tespiti yapan ABD’li Evanjelik Hıristiyan din adamları da var. Çünkü mızrak çuvala sığmıyor. New York Times Meydanı Kilisesi Evanjelik Rahibi David Wilkerson, New York şehrinin Vahiy-18 ‘de anlatılan Babil olduğunu söyler. Hem de Tevrat ve İncil’den 11 tane kanıt vererek…”

Rıfat Yörük/habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.